bugün

"yapıyorduu, gidiyorduu, vurma diyorduu, ağlıyorduu" şeklindeki kalıplarıyla katılımda bulunduğu derslerdir.

(bkz: nihat hatipoğlu nun past continuous takıntısı)
toplam 5 kur olan derslerdir. ilk dört kurda past kontinyus cümle nasıl kurulur onu öğreniyorsunuz, son kurda da olabilecek en yanlış şekilde nasıl kullanılacağınızı öğreniyorsunuz.

bu bizim ilahiyatçılarda bir tür "hitabet" takıntısı var. eski yunan filozoflarından gelen bir gelenek bu. anlattıkları şeylerin çoğunun kıymeti kendinden menkul olduğu için, daha inandırıcı bir tonla konuşmaya çalışıyorlar. hatipoğlu da onu yapmaya çalışıyor. görmediği şeyleri, görmüş gibi bir üslupla anlatıyor. sonra biz söyleyince kafir oluyoruz, zındık oluyoruz, deyyus oluyoruz. amaan, neyse. gelsin ramazan, gelsin oteller, yatlar, katlar.
yine de bir ibrahim tatlısesle ingilizce öğreniyorum değildir.

one,

two,

three,

foroo!!!

kop evladım, kop!!!
Müşrikler bir yandan şarap içip bir yandan Resulullah efendimizin ayaklarına mübarek başına bedenine taş atıyolarrdı, pislik atıyolaardı, dalga geçiyolardı.
Müslümanlar sayıca az, müslümanlar mahhzuun, birşey diyemiyolardı kiiii..