bugün
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır20
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt10
- uzağı göremeyen insan10
- istanbul suriyenin başkentidir9
- anın görüntüsü18
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- boşuna yaşıyorum hissi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası38
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler9
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- evlilik17
- ali erbaş9
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu24
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
Yeni bir sözcük kazanmışız da haberim yokmuş; netkolizm. Çok çarpıcı değil mi, insan hele de günde sekiz saatini bilgisayar başında geçiriyorsa, efendime söyleyeyim, üç dakikada bir elektronik postalarını kontrol ediyorsa –çoğunluğu çöp üstelik, çöp ayıklamak için harcanan vaktime bir ara kesinlikle acımalıyım- ve de mesela bilgisayar kilitlenince karalar bağlıyorsa, ‘netkolizm’ denen bu çağın kavramına iyi bir bakmak lazım. Babam bizi bundan beş-on yıl önce “telefonkolik evlatlarım” di- yerek severdi anımsıyorum, hey baba, artık abi kardeş netkolik olduk ne haber?
Netkolik olup olmadığınızı anlamak için sorular var. Erdal Kaplanseren yazmış. ilk soru şu; bir günü bile e-postalarınıza ve düzenli ziyaret ettiğiniz web sitelerine bakmadan, sanal arkadaşlarınızla sohbet etmeden geçiremiyor musunuz?
Hayır, geçiremiyorum vallahi. Ancak o arkadaşlar sanal değil, gerçekler ve fakat onlar da bilgisayarın başındalar, bir türlü toplaşamıyoruz, hava da sıcak zaten, herkes kendi konforunda, kendi hayatını yaşayıp bilgilendiriyor birbirini, ikonlar, fotoğraflar, şarkılar, doğum günü kartları yolluyor, öyle geçiyor günler…
Arada da çalışıyoruz, iş de yapıyoruz tabii, o kadar da değil…
ikinci soru da şu; bağlı olduğunuz e-gruptan ve online topluluktan kopma endişesi mi taşıyorsunuz? Hayır, bu yok bende. Yarı netkolik olsam da sizi daha da bilgilendirmek boynumun borcu tabii. Bakın ne diyor Erdal Kaplanseren; “Monitörün kapama düğmesine basıp camdaki yansımanıza bir bakın. Sonra, gününüzün ne kadarını bu şekilde geçirdiğinizi düşünün. işyerinizde mesai boyunca online olduğunuz yetmezmiş gibi eve girer girmez bilgisayarın açma düğmesine basıyorsanız kritik seviyeye gelmiş bulunuyorsunuz demektir.” Camdaki yansımaya bakma fikri bana çok acıklı geldi, uygulama konusunda hiçbir istek duymuyorum ancak neredeyse 7 Eleven kadar açık olan bir bilgisayarım olduğundan evet, kritik bir noktaya gelmiş olduğumu kabul etmem lazım galiba.
Erdal Bey bu bağımlılığın çeşitlerini de yazmış, bazı ‘kritik noktayı çoktan aşanlar’ mesela çılgınca veri topluyor, bilgisayarında bunları biriktiriyormuş. Okumak için değil yani, sırf bütün bilgiler onda bulusun diye.
Hani bazı kadınlar vardır hiçbir kavanozu atmazlar, yüzlerce kavanozla öylece otururlar evlerinde, öyle gibi yani. Kimi siberseksüel bağımlı oluyorlarmış, nette cinsiyet değiştiriyorlarmış yani. Bir diğeri de siber ilişki bağımlılığı…
Evden çıkmayıp, aileyi de ihmal ederek, bilgisayar başında dostluk, aşk yaşayanlar yani. Bu aşamaya gelenler rehabilite edilmek zorunda tabii, durumları iyi değil.
Ben kendi adıma içim ferah olarak devam edeyim netkolikliğime en iyisi!
Hem böylesi telefonkolik olmaktan çok daha ucuz…
Ece Arar
Netkolik olup olmadığınızı anlamak için sorular var. Erdal Kaplanseren yazmış. ilk soru şu; bir günü bile e-postalarınıza ve düzenli ziyaret ettiğiniz web sitelerine bakmadan, sanal arkadaşlarınızla sohbet etmeden geçiremiyor musunuz?
Hayır, geçiremiyorum vallahi. Ancak o arkadaşlar sanal değil, gerçekler ve fakat onlar da bilgisayarın başındalar, bir türlü toplaşamıyoruz, hava da sıcak zaten, herkes kendi konforunda, kendi hayatını yaşayıp bilgilendiriyor birbirini, ikonlar, fotoğraflar, şarkılar, doğum günü kartları yolluyor, öyle geçiyor günler…
Arada da çalışıyoruz, iş de yapıyoruz tabii, o kadar da değil…
ikinci soru da şu; bağlı olduğunuz e-gruptan ve online topluluktan kopma endişesi mi taşıyorsunuz? Hayır, bu yok bende. Yarı netkolik olsam da sizi daha da bilgilendirmek boynumun borcu tabii. Bakın ne diyor Erdal Kaplanseren; “Monitörün kapama düğmesine basıp camdaki yansımanıza bir bakın. Sonra, gününüzün ne kadarını bu şekilde geçirdiğinizi düşünün. işyerinizde mesai boyunca online olduğunuz yetmezmiş gibi eve girer girmez bilgisayarın açma düğmesine basıyorsanız kritik seviyeye gelmiş bulunuyorsunuz demektir.” Camdaki yansımaya bakma fikri bana çok acıklı geldi, uygulama konusunda hiçbir istek duymuyorum ancak neredeyse 7 Eleven kadar açık olan bir bilgisayarım olduğundan evet, kritik bir noktaya gelmiş olduğumu kabul etmem lazım galiba.
Erdal Bey bu bağımlılığın çeşitlerini de yazmış, bazı ‘kritik noktayı çoktan aşanlar’ mesela çılgınca veri topluyor, bilgisayarında bunları biriktiriyormuş. Okumak için değil yani, sırf bütün bilgiler onda bulusun diye.
Hani bazı kadınlar vardır hiçbir kavanozu atmazlar, yüzlerce kavanozla öylece otururlar evlerinde, öyle gibi yani. Kimi siberseksüel bağımlı oluyorlarmış, nette cinsiyet değiştiriyorlarmış yani. Bir diğeri de siber ilişki bağımlılığı…
Evden çıkmayıp, aileyi de ihmal ederek, bilgisayar başında dostluk, aşk yaşayanlar yani. Bu aşamaya gelenler rehabilite edilmek zorunda tabii, durumları iyi değil.
Ben kendi adıma içim ferah olarak devam edeyim netkolikliğime en iyisi!
Hem böylesi telefonkolik olmaktan çok daha ucuz…
Ece Arar
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar