bugün

nepal monarşisinin gün itibariyle resmi olarak tarihe karıştığı ve nepal krallığının aldığı yeni isim. nepal komünist partisi( maoist)'in iktidar olduğu, nepal birleşik marksist leninist partisinin ise ana muhalefet olarak bulunduğu ülke.
devrimin nasıl tamamlanacağına dair fikir ayrılıklarının yaşandığı devrim ateşinin iyice güçlendiği ülkedir. bir yol ayrımındadır aslında: nkp ya silahlı mücadeleden vazgeçmeyecek ve böylece halk devrimi gerçekleşecek ya da reformist adımlarla burjuva demokratik cumhuriyetin kök salmasına izin verecektir. şu an eğilim silahlı devrim mücadelesi yönündedir; yani leninist bir çizgide hareket edilmesi kuvvetle muhtemeldir.

[alıntı]
nkp(m) içindeki fikir ayrılıkları
biplap* nepal devrimi'nin nasıl tamamlanacağına dair bir fikir ayrılığı olduğunu dürüstçe belirtmeliyiz. temel olarak, fikir ayrılığı parti çizgisine, politik programa ve partinin taktik hamlelerine dair. nepal devrimi'nden önce ciddi bir 'u' dönüşünü meşrulaştıracak bir durumdur bu. devrimi ileri taşıma sorumluluğu, nepal'in ve tüm dünyanın devrimci komünistlerinin omzuna yüklenmiştir. tüm dikkatimizi buna yöneltmeliyiz.

1) politik program üzerindeki fikir ayrılığı:

temel tartışma noktası, partinin halk cumhuriyetini kurmak doğrultusunda ilerlemeyi mi yoka demokratik cumhuriyet aşamasında kalacağı mıdır. 4-6 ekim 2008 tarihlerinde düzenlenen merkez komite toplantımızda parti başkanı prachanda yoldaş, demokratik cumhuriyetin sürdürülmesini öneren bir program ortaya koydu. konuşması, demokratik cumhuriyetin gerekli taktiklerini kapsıyordu; halk cumhuriyeti’ne dair ilerlemeyi gösterecek herhangi bir emare yoktu. tam aksine demokratik cumhuriyetle elde edilen kazanımların sentezinin oluşturulmasına gerek duyulduğunu belirtti. prachanda yoldaş'ın önerilerinin ardından, kiran, demokratik cumhuriyet programına karşı çıkarak halk cumhuriyeti yönünde bir öneri sundu. kiran yoldaş, demokratik cumhuriyetin döneme uygunluğunu, sona erdiğini ve partinin halk cumhuriyeti yolunda ilerlemesi gerektiğini belirtti.

başlangıçtan bu yana yeni bir halk demokrasisine işaret eden deklare edilmiş parti programımızın kimi yanlarını çok daha iyi anlamamız gerekiyor. marksizm-leninizm ve maoizm'i geçerliliğini göz önüne aldığımızda halk savaşı'nın temel meselesi, halkçı bir devlet iktidarı kurmaktı. bu amaç şimdiye kadar değişmedi. halk savaşı başladığında monarşik süreçte nepal kongre partisi'nin ve birleşik marksist leninistin devlet işlerinde bugünkünden daha az aktif olması ilginç bir konudur. parlamenter partiler bize barbarca baskılar uyguladılar. bu açıdan bakıldığında, halk savaşı aynı zamanda çok partili sisteme karşı yürütülen bir savaştı. bizim sloganımız, "parlamenter sistemin yanılsamalarına yenilmeyelim! yeni halkçı demokratik cumhuriyet için hazırlanalım!"

halk savaşı kendi doruk noktasına yaklaşırken, kral gyanendra, parlamenter partilerin elinden iktidarı bir darbe ile aldı. bunun parlamenter partilerin yenilgisi ile halk savaşı'nda nepal halkının kazandığı zaferin tersine çevrilmesine neden olan bir faşist adım olduğunu unutmayalım. gyanendra'nın 'darbe'si safları netleştirdi. demokratik cumhuriyet, bu kutuplaşmanın eseridir. o dönemde demokratik cumhuriyetin monarşiye karşı parlamenter partilerle birleşik bir cephe oluşturabilmek amacıyla ortaya atılan geçici taktiksel bir süreç olacağına dair net görüşlerimiz vardı.

demokratik cumhuriyet gibi kısa erimli geçişken taktikler halk cumhuriyeti ile yer değiştirebilecek taktikler değildir. bu taktikler daha çok monarşinin yıkılması ve ülkede cumhuriyetin kurulması için gereken ve halk cumhuriyetine giden yolu hazırlayan taktiklerdir.

demokratik cumhuriyetin sınıfsal karakteri burjuvadır. anayasa meclisi seçimlerinin ardından, monarşi yıkıldı ve cumhuriyet kuruldu, ancak demokrasinin sınıf karakterinde bir değişim olmadı. parti, devletin üst yapısına, anayasa meclisi hükümetine yerleşti ancak tüm altyapı halen eski sınıfsal karakterini korumaktadır. ekonomi, askeri örgütlenme, idari yapılar ve hukuksal kurumlar eski iktidarın kontrolündedir. bu temel yapıları barışçıl yollarla ya da basit süreçlerle ele geçirmek mümkün değildir. bu nedenle, halkın kabul edeceği yeni bir politik program geliştirilmelidir. halk cumhuriyeti’ne doğru ilerlemek yerine demokratik cumhuriyet aşamasında kalmakta ısrar etmek, proletaryanın liderliği altında marksizmle bağlantılı bir programa dayalı bir halk iktidarı kurmak hedefinden uzaklaşmak; burjuva sınıfının devlet iktidarının altında parlamenterizm bataklığında tökezleyip düşmek ve tıkanıp kalmak anlamına gelmektedir. demokratik cumhuriyet ile halk cumhuriyeti arasında üç temel farklılık daha vardır:

2) stratejik farklılık:

ikinci farklılık, nepal devrimi'nin nasıl tamamlanacağı üzerinedir; ayaklanma ile mi, barışçıl mücadele ile mi? partimiz bugünkü noktaya halk savaşı, silahlı mücadele ve ayaklanma stratejisi ile gelmiş olmasına rağmen iki yıl önce barışçıl sürece girdiğimizde devrimin gelişiminin barışçıl yollarla olmasının çok küçük de olsa bir olasılığı olduğunu söylemiştik.

belirli ve verili bir zamanda böyle bir olasılık olduğunu kabul etmiş olsak da bizimki gibi bir ülkede bu neredeyse imkansızdır. ancak, liderlik düzeyindeki kimi yoldaşlarımız barışçıl geçiş ve demokratik cumhuriyet savunusu yapıyorlar. bu eğilim, ayaklanma olasılıkları hakkında konuşurken aynı zamanda ayaklanmanın koşullarını/temel dayanaklarını ortadan kaldırıyor. (parti içinde halk kurtuluş ordusu'nun entegrasyonunu savunmak, profesyonel devrimcileri evlerine geri göndermek, onlara iş vermek ve yalnızca ekonomik reformlara ve bu konuda iradeye vurgu yapmak bunu göstermektedir). tüm bu tartışmalar, barışçıl geçişi pratikte gerçekleştirilmeden ortaya çıkarmıştır. biz, nepal devrimi'nin öznelliğinin mutlaka silahlı mücadele yolu ile devrime ulaşmak olduğunu düşünüyoruz.

bu nedenle, hko entegre edilmek yerine geliştirilmeli ve profesyonel kadrolar evlerine gönderilmek yerine politik görevlerde istihdam edilmeli.

bu stratejik mesele üzerine prachanda yoldaş ve bazı yoldaşlar, devrimin en tepeden başlayabileceğini ve yasal-parlamenter yollarla sürebileceğini söylüyorlar. ancak, bize göre, bu yalnızca tali bir meseledir; asıl mesele halk devrimi’dir ve öyle olmalıdır. hükümet ve yasal-parlamento neyi değiştirebiliyorsa değiştirmelidir ancak ordusu, idari kurumları, hukuki kurumları ve kapitalist sistemi olan eski devlet iktidarını alaşağı etmesi mümkün değildir. basit reformlar olasılığı vardır, ancak yeni bir iktidarın doğuşu basit bir reform meselesi değildir. bu nedenle tepeden darbe stratejisi barışçıl strateji ile bağlantılıdır ve basit bir taktik mesele değildir. bu ikinci fikir ayrılığıdır.

3) taktik farklılık:

üçüncü fikir ayrılığı, sınıf mücadelesi taktiklerini mi yoksa reform taktiklerini mi uygulayacağımız üzerinedir. prachanda yoldaş taktikleri dört noktada açıkladı; 1) yeni anayasanın yazılması, 2)iki ordunun birleştirilerek yeni bir ordu inşa edilmesi, 3)bütçenin halkçı yanının geliştirilmesi, 4) gelişme ve kuruluş. prachanda, ayaklanmanın ordunun entegrasyonu ya da anayasanın yazılması sürecinde olabileceğini söyledi. biz, tüm bu adı geçen noktaların taktiklerde kullanılan noktalar olduğunu ancak bu noktaların özde devrimci değil, reformist olduğunu düşünüyoruz. bu noktalar reformun ve uzlaşmanın maddeleri olabilir, ancak ayaklanmayı garantileyecek maddeler değildir. bu maddeler hükümete dair öznel durumlara işaret etmektedir ve partiye özel değildir.

bununla birlikte, hko'nun güçlenmesi için büyük ölçekte adanmış kadrolara ve net bir mücadele planına ihtiyaç vardır. bize göre, bu maddeler yalnızca göstermeliktir. oysa partinin devrimci taktiklerini sağlamlaştırmaya ve geliştirmeye ihtiyacı vardır. temel olarak taktikler komprador kapitalist iktidarın temelini ve tüm yapılarını vurmak amacını taşımalıdır. bunu yapabilmek için mücadele eski ekonomik temelin, komprador kapitalizmin tüm yaşam alanlarının ve eski kültürel yapının yıkılması gerekmektedir. eş zamanlı olarak, taktikler bir köylü hareketinin yükseltilmesi, eski ordunun içerden ve dışarıdan eritilmesi ve iktidarın halka teslim edilmesi noktalarını da göz önüne almalıdır. aynı biçimde, taktikler yurtseverler ve komünistler arasında ulusalcılığa en büyük öncelik verilerek kurulacak olan bir birliğe de uygulanabilir olmalıdır. bu maddeler ile devrimci taktikler rolünü oynamış olur. son zamanlarda, kimi taktik noktaların hükümet alanında kimi taktik noktaların ise cephede gerçekleştirebileceğini düşünüyoruz. yoksa, taktiklerin uygulanması devrimci taktiklerden ayrılarak uygulanması reformizme yol açacak ve bu da uzlaşmacılığı getirecektir. toplamda, prachanda yoldaş tarafından politik program, strateji ve taktiğe dair önerilen programın reformist olduğunu düşünüyoruz. partimiz, eğer bu taktiklerle ilerlemeye devam ederse, kafasına kadar reformizme batacaktır. buradan tek çıkış yolu halk cumhuriyeti programının, ayaklanma stratejisinin ve sınıf mücadelesi taktiğinin uygulanmasıdır. riskli olmasına karşın nepal halk devrimi'ni tamamlayacak olan yol bu yoldur.
[/alıntı]
*kızıl yıldız'ın 16-30 kasım tarihli sayısından çeviridir. yazarı netra bikram chand (biplap), nkp(m) merkez komitesi üyesidir.
maocu gerillaların mücadeleleri sonucu monarşinin yıkılması ve ardından cumhuriyetin kurulması ile gerçekleşmiştir.