bugün

daha doğru düzgün hayatını, şiirlerini, yaptıklarını bilmeyen insanların gösteriş olarak kullandıkları adam. genelleme yapmam yanlış olur, ama facebook sitelerinde, oralarda buralarda bildiğin şov yapmaktadır bazı insanlar. tek cümle ile cevap vermek gerekirse; önce okuyun!
bilenler bilir varna'yı. o klasik lafla tabir edecek olursam hani, ''ya çok seversin, ya da nefret edersin''. öyle bir şehir bu şehir. beş yıllık bir mazim oldu bu toprakta. karadeniz'in her daim sinirli ve çığlık çığlığa olan o sularına karşı uzanan yeşillerinin arasında, az dert anlatmadım ama ona. az çekmedi sıkıntımı. hani bir şey de yapmadı aslında. sırtımı sıvazlamadı. ama elinin tersiyle de itmedi. ben her zaman, nefretle sevgi arasında kaldım bu şehirde.

duyguları donuklaştırır varna. hislerini öldürmek ister. hani canını yakacak olsan, ona dahi izin vermez. kendini unutur, sen sen olmaktan çıkarsın. kışın, soğuğuyla, ayazıyla öyle bir döver ki seni, kendine gelemezsin. ama uyumanın yolu olmaz geceleri varna'da.. ne yaparsan yap.

benim tek bir tutkum oldu varna'da. benim tek bir hayalim, tek bir hayali arkadaşım oldu. ben tek bir kişiye şiir okudum. tek bir kişi olmak istedim zaman zaman. karadeniz'e karşı sigara içerken ben, tek bir kişi olup o sigarayı öldürdüğümü düşündüm.

tek bir kişinin adımlarını hayal ettim. yıllar yıllar önce bastığı topraklara bastığını düşündüm. ve o adımların tam üzerine bastım sertçe. deniz kenarında yürürken ayakkabılarımın içi kum, ben tek bir kişiyi düşündüm onları temizlerken yere oturup.

nazım hikmet'i.

ben beş senemi, bir zamanlar varna'da gurbet çeken nazım hikmet'le geçirdim. onunla yatıp onunla kalktım. onun şiirlerini okudum, yazdım istanbul'u özlediğimde. her memleket dediğimde, şiirleri aklıma geldi. beni yalnız bırakmadı.

demiş ya hani, <<gurbetlik zor zanaat>>. öyle. çok zor. bunu da yaşayan bilir, yaşamayan bilir gibi yapar.

nazım hikmet, yaşarken hayatının önemli bir kısmını, gurbette geçirdi.

nazım hikmet öldü.

nazım hikmet, hala gurbet çekiyor.

nazım hikmet, ölürken de gurbet çekiyor.

son olarak, dediği gibi;

geldim
kaldım
güldüm,
öldüm.

toprağın bol olsun usta
" ölürsem, o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.. "
çok büyük bir beyindir. kıymeti bilinmemiştir.
bulmaca şairidir. *
''Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine'' dizelerinin sahibi şairimizdir.
3 haziran 2010'da antalya karaoğlan parkı'nda anıtının açılışı yapılan kişi. anıt, karaoğlan parkının orta miradorunda yer almaktadır. tasarım ve uygulama yönünden daha iyi olabilirdi dedirtir. ancak; yine de nazım hikmet gibi büyük bir ustanın anıtının yapılması da olumludur.
Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
ihtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin.
Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Nazım Hikmet Ran
siyasi görüşlerinden nefret ederim ama şairliğine de söyleyecek bir söz bulamam.
[http://tuccardegilimegiti...n-ustada-sayg-durusu.html
su başında durmuşuz
çınarla ben.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim.
suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

su başında durmuşuz
çınarla ben, bir de kedi.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim bir de kedinin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, bir de kediye.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
suda suretimiz çıkıyor
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

su başında durmuşuz.
önce kedi gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra ben gideceğim
kaybolacak suda suretim.
sonra çınar gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra su gidecek
güneş kalacak,
sonra o da gidecek.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
su serin,
çınar ulu,
ben şiir yazıyorum,
kedi uyukluyor,
güneş sıcak,
çok şükür yaşıyoruz.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye; işte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım...

Nazım Hikmet Ran
Türk edebiyatının en büyük birkaç şairinden biridir aynı zamanda Türk edebiyatını yurtdışında temsil edebilen nadir insanlardan biridir. Memleket hasretiyle yanıp tutuşmuştur. Ömrünü hapislerde sürgünlerde geçirmiştir. memleket hasretini konu edinmiş bir çok şiiri mevcuttur.
komünizmin en büyük şairidir. duvarlar içine kapanıp allaha peygambere övgüler düzen, -devlet maaşlı-lara pek benzemez.
şiirini afyon niyetine kullanıp insanları uyuşturanlara meşin kaplı kitap gibi birçok şiiriyle gerekli yanıtı vermiştir.
türkiye'de evrensellik açısından karşısına koyulabilecek adam pek yoktur. ne kadar çabalansa da...
arjantin'de bir gencin sevgilisine okuduğu şiirdir; yunanistan'da dizeleriyle isyana anlam katan şiirdir;
cesur şiirdir; hesap soran şiirdir onun yazdığı. anladığımızdır; dua değildir kuran kurslarında anlamını bilmeden sabah akşam ezberletilen.
ve yine öfke doludur duaların da "üstün insan"ına, "seçilmiş insan"ına; yani kendi deyimiyle düşmanıdır asaletin kelimelerde bile.
ömrünü memleketine adamış, memleket hasretiyle ölmüş büyük türk şairidir.
''Geliyor sıram
ansızın atlayacağım boşluğa
ne çürüyen etimden haberim olacak
ne gözlerimin çukurunda dolaşan böceklerden
durup dinlenmeden ölümü düşünüyorum
sıram yakın demek.''
1961'de yazmıştı bu satırları ölümünden 2 yıl önce büyük şair,ne denir ki arkasından en manalı sözleri hasan hüseyin korkmaz demiş zaten ''haziranda ölmek zor''
şaiirliğinin gelecek binlerce yıldaki gizini tarihde saklıyacak.şiirin son ustası.
Türk şairi ve oyun yazarıdır.
Lakabı '' Güzel Yüzlü Şair '' veya '' Mavi Gözlü Dev ''
Türkiye'de serbest nazımın ilk o kullanmıştır.
kadıköydeki nazım hikmet kültür merkezine adını veren büyük komünist şair. bizzat tiyatro atölyesinin oyuncusu olmak bile gurur vermektedir şahsıma. önünde saygıyla eğilmiyor arkasından düşünceleriyle yürümeye devam ediyoruz.
hele bir şiiri vardırki tadından yenmez

(bkz: hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin)
1940 senesi eylül ayı ortalarında başladığı kitabının ilk sayfalarına şu dizeleri yazarak eşi Hatice Piraye'ye ithaf etmiştir.


Hatice , Piraye , Pirayende
Doğum yeri neresi,
kaç yaşında
sormadım, düşünmedim,
bilmiyorum.
Dünyanın en iyi kadını,
dünyanın en güzel kadını.
Benim karım.
Bu bahiste
realite umrumda değil...
sevdalımız komünisttir. ayrıca çok iyi bir yazar ve şairdir. başında bir taş da olsa çınar da olsa fark etmez. nazım hikmet memleket, memleket nazım hikmet'tir.

sayılar bebelerin kundakları
sayılar tabutları şehirlerin
öldürülmüş
öldürülebilecek olan
sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir
sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri

nedir yaklaşan bize
bizden uzaklaşan nedir

dünya savaşı: I
dünya savaşı: II
14'ten 18'e 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü
49 milyon sakat
ölülerle sakatların memleketi
103 milyon nüfuslu bir memleket
ve ayrıca öksüzleri delileri yanık taşlarıyla

ve gidenlerden biri evimizdendi
gitti dönmedi bir daha
19'unda mıydı 40'ında mıydı aklımda kalmamış
döndü iki gözü kör
gök gözlü müydü kara gözlü müydü aklımda kalmamış
döndü dizkapağından kesik sol bacağı
döndü ve kapısını bulamadı evinin
14'ten 18'e 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü
49 milyon sakat

yeryüzünde yuvarlak hesap ve şimdilik 2,5 milyarız
% 80'imiz aç
dişlerimiz dökülüyor
dişetlerimiz yara içinde
ölü derilerimiz çatlak
hele çocuklarımız
sallanan koca kafaları
kırış kırış yüzlerinde kederli iri gözleriyle
ve eğri büğrü incecik bacakları üstünde karınları
davul gibi

yeryüzünde yuvarlak hesap ve şimdilik 2,5 milyarız
% 80'imiz aç
yıl 1962
62 yılında 2 avcı uçağını sofraya koysak
çevirsek ete ekmeğe şaraba salataya
40 milyon insan doyasıya yer içer
40 milyon kediye de artar ekmekten etten
kediler salata yemez şarap içmez
kedileri ben kattım ziyafete

balistik füzeleri filimlerde seyrettim
2 balistik füze yakıp kül eder 150 kitaplığı daha
kurulmadan onlar
belki benim kitabım da vardır içinde
62 yılında bombardıman uçaklarını gördünüz mü
son modellerini
2 bombardıman uçağı 4 sağlık evini yükler yanına
bombalarının
temeli daha atılmamış 4 sağlık evini koskoca
pırıl pırıl
ve yatakları röntgenleri umutlarıyla
62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 12 milyar
dolar yılda
10 yılda 120 bin milyar

yıldızların sayısına yakın mı bilmem
120 bin milyar
yahut 150 milyon yapılmamış ev
yapılabilecek ama yapılmamış ev
150 milyon ev hayaleti
5 odalı akarsulu elektrikli banyolu
kapıları merdivenleri pencereleri 150 milyon evin
güneş doğarken camları
gölgeleri akşamüstü
balkonları ayışığında

ayının ini var
sümüklü böceğin kabuğu
bizimse bu işte halimiz ortada
bir adam tanırım
iki elli iki ayaklı
kaytan kara bıyıklı
otuzuna bastı bu yıl
iki oğlundan biri yedisinde öbürü altı aylık
anası karısı kaynatası
ve bir fotoğraf askerlikte çekilmiş ya kendisinin ya
rahmetli babasının
ya kaynatasının
ve bir leğen
ve bir göz oda

150 milyon ev
bu evlerden bir teki
odaları kapıları akarsuyu ve yemek masası bu evin
62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 120 milyar
dolar yılda
10 yılda 120 bin milyar dolar
yahut 150 milyon yapılmamış ev
yapılabilecek ama yapılamamış
tanıdığım adamınki de içinde
balkonunda ayışığı
62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 120 milyar
dolar yılda
yahut yuvarlak hesap 1 milyar ölü adayı
ve ölüme hazır en azdan yarısı bütün toprakların
yarısı bütün ağaçların balıkların bütün yağmurların
ve ana rahmine düşenlerin en azdan yarısı ölüme
hazır
tepeden tırnağa silahsızlansak
63'de mi olur 65'te mi artık
atomlu atomsuz silahsızlansak bütün iklimlerde
ve insanca işlesek yeryüzü nimetlerini
çoğaltsak onları ¼
kazırdık açlığın kökünü üç ayda
dişlerimiz dökülmez olur
kanamaz dişetlerimiz
hele çocuklarımız
keder silinir gözlerinden
eğri büğrü bacakları doğrulur
iner şiş karınları

neyi bildirir sayılar
neyi bildirmeli
yaklaşan nedir size
uzaklaşan nedir bizden.

işte bu şiiri yazan şairdir.
(bkz: neyi bildirir sayılar)
nazım hikmet run' ın past hali. *
Kimselere anlatamadım ..
Kendime bile ..
Ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni
(bkz: saman sarısı)
şairliğine lafımız yok ama fena zamparaymış rahmetli. rusya'da kgb gölgesinde geçirdiği yıllarda bile ne kadar rus hatun varsa hepsini sıradan geçirmiştir. ee ne de olsa türk tohumu.