bugün

Nâzım HiKMET

Soyadı Ran'dır. 20 Kasım 1901 tarihinde Selanik'te doğdu; ancak ailesi 15 Ocak 1902 olarak kaydetmiş ve kendisi de bu durumu benimsemiştir. 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova'da öldü. istanbul'da Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi, ancak sağlık sorunları nedeniyle subaylık serüveni sona erdi. Kurtuluş Savaşı'na katılmak amacıyla Anadolu'ya geçti (1921). Anadolu'da Kurtuluş Savaşı için verilen her görevi yerine getirdi. Oradan Rusya'ya gitti. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) yüksek öğrenimini tamamladı. 1924 yılında gizlice Türkiye'ye döndü. Gazetelerde, dergilerde, film stüdyolarında çalıştı. Şiirleri nedeniyle birkaç kez kovuşturmaya uğradı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle kanıtsız, yasaya ve hukuka aykırı olarak 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. istanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa Cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ile öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Yurtdışında sürekli olarak Bulgaristan, Rusya, Polonya'da yaşadı; birçok uluslararası kongreye katılarak çeşitli ülkelere yolculuklar yaptı.1963 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü, Moskova'da Novo-Deviçeye Mezarlığına gömüldü.
piraye nin yerinde olmayı istettiren kişi.
senin yazarın kötü, benimkisi iyi muhabbetinin en güzel örneklerinden biridir.
Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanım da sırtımda paralandı çoktan,
şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktinda yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim...

Bu toprakların gördüğü en değerli şairdir. Yanlış anlaşılmış, yanlış tanınmış, çok büyük haksızlıklara uğramıştır. Ama bütün bunlara rağmen bu vatanı sevmiştir.
Bugün Nazım Hikmet'e çok kötü ithamlarda bulunduğu için öğretmenimle tartıştım. Sınıfın ortasında, bana Nazım'ı kötüleyecek, akıl almayacak şeylerle itham edecek kadar küçük insanlar eğer gelecek nesli yetiştirmek için görevlendiriliyorsa, ortada bir yanlış vardır.Hala vatan haini deniyorsa bu büyük şairimize, bu ayıptır, bu kafatasçı düşünce kesilip atılmalıdır. insanlar Nazım okumalıdır..

Bir vapur geçer Varna önünden
Uyy Karadeniz'in gümüş telleri
Bir vapur geçer Bogaz'a doğru
Nazım usulcacık okşar vapuru
Yanar elleri
Yanar elleri
Nazım Hikmet
duyguların şairi. o bir dünya şairi. akıcı türkçesiyle daha nice nesile ışık olacak, sevda olacak, yol olacak. bir ulu çınar çok görülerek memleketinden kopartılan memet memet.
(bkz: yoldaş)
sınırlı millet ve memleket sevgisinden söz edilebilir, milliyetçiliğinden söz edilemez...
bir ideolojinin küçük şeylerine bile tenezzül etmiştir...
güzel şiir yazmanın dışında gayet iyide şiir okuyan üstat.
ben her gün dinlemeden uyuyamıyorum.
milliyetçiliğinden söz edilmese de, yurtseverliğinden söz edebileceğimiz şair.
(bkz: nazim hikmet in ataturk e burjuva kemal demesi/#4065097)
gerçek şiirlerin sahibi gerçek komünist.bu ülkeyi gerçekten sevmiş gerçek duygularla bizim gerçeklerimizi yazmıştır.lakin insanlar her zaman gerçekleri duymak istememişler onu cezalandırmıştır.o ise hala aramızdadır.
son şiirlerinde ideoloji hastalığı iyice belli olan şair, büyük şair değildir...
şu dizelerin sahibi, büyük üstad, yoldaş.

ikimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğrettiler:
aç kalmayı, üşümeyi,
yorgunluğu ölesiye
ve birbirimizden ayrı düşmeyi.
henüz öldürmek zorunda bırakılmadık
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan.

ikimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğretebiliriz:
dövüşmeyi insanlarımız için
ve her gün biraz daha candan
biraz daha iyi
sevmeyi...
Şiirlerini ibadet eder gibi okuduğum, her şiirinin hikayesini bildiğim, yaşamını didik didik ettiğim adam... Kendi sesinden Kerem gibi şiirini dinlemeden geçip gitmeyiniz... Hiç önem vermediğim şiirlerini yıllar geçip de farklı bir gözle okuyunca tekrar hayran kalmışımdır.
vatan şairi memleket şairi olarak lanse edilen, ama bunu ispatlamak için örnek verilen Kuvay-ı milliye şiirind ebile inceden inceye alayların bulunduğu, o kadar çok sevdiği memleketinden rusyaya gittikten sonra daha uçaktan inerken iki dakikada memleketini satıp vatanıma kavuştum beyanı veren, edebi kişiliği yönünden beğenilecek bir yönünün olmadığı ancak edebi kişiliğinden ziyade siyasi görüşü ile putlaştırılmış şahsiyet.
o salkımsöğüttür.mavi gözlü devdir.güneşi içenlerin türküsüdür.ceviz ağacıdır gülhane parkının..o bitanedir,tektir,vazgeçilmezdir..
20 Kasım 1901 tarihinde Selanik'te doğdu; ancak ailesi 15 Ocak 1902 olarak kaydetmiş ve kendisi de bu durumu benimsemiştir. 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova'da öldü. istanbul'da Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi, ancak sağlık sorunları nedeniyle subaylık serüveni sona erdi. Kurtuluş Savaşı'na katılmak amacıyla Anadolu'ya geçti (1921). Anadolu'da Kurtuluş Savaşı için verilen her görevi yerine getirdi. Oradan Rusya'ya gitti. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) yüksek öğrenimini tamamladı. 1924 yılında gizlice Türkiye'ye döndü. Gazetelerde, dergilerde, film stüdyolarında çalıştı. Şiirleri nedeniyle birkaç kez kovuşturmaya uğradı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle kanıtsız, yasaya ve hukuka aykırı olarak 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. istanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa Cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ile öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Yurtdışında sürekli olarak Bulgaristan, Rusya, Polonya'da yaşadı; birçok uluslararası kongreye katılarak çeşitli ülkelere yolculuklar yaptı.1963 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü, Moskova'da Novo-Deviçeye Mezarlığına gömüldü.~http://siir.gen.tr/~
(bkz: nazim hikmet)
soyadı bulmacalarda en çok sorulan şair...
kimilerine göre şaçma şiirlerin sahibi 'usta' şair.
Irkçıların ve faşistlerin N.Atsız'dan duyupta hikmetof yoldaş dedikleri büyük şair. Ayrıca büyük şair demek için en az bir kitabını okunmalıdır veya birkaç şiiri.

-Lan bu Hikmetof var ya şerefsizin teki.
-Neden?
-Oğlum bir kere şiir yazmasını bilmiyor, zaten komünist, ne beklersin ki?
-Hiç bir kitabını okudun mu?
-Lan bırak bu adamın ne kitabını okuyacam. Gidip Atsız ustadan okurum daha iyi.
büyük adamlar hiç anlaşılamamış olanlardır denir ya bu söyleme en yaraşır örnekte nazım hikmet olsa gerek. öylesine dik duruşlu, kale gibi tek başına ayakta kalmış bir adam ki hala kendine hınç bileyeni, kin besleyeni çok. yaşıyorken bedenine ettikleri eziyetler yetmemiş az gelmiş, bitmek bilmeyen açlıklarıyla hala daha yanıp tutuşuyorlar. iştahla öclerini ruhunu rahata erdirmeyerek almaya çabalıyorlar, ancak yine başarısız oluyorlar.
ellerindeki balçık onun adını kirletmeye hiç bir vakit yetmeyecek.

''zavallı bir çingenenin kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma; mavi gözlerimde korkuyu görmek için boşuna bakacaklar nazım'a....''
(bkz: bir ad müzik ve evrene dönüşünce) *
CEViZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.


Nâzım HiKMET
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar