bugün

türkiye'de artık pek çok şirkette her namaz vaktinde çalışanların karşılaştıkları soru.

iki eliniz kanda olsa da abdest tutmayacak olsanız da sorarlar ki namaz kılmazlık etmeyesiniz. gider, genelde şirketin çaycısının arkasında saf tutarsınız.

"arkadaşım o zaman girmeseydin o iş yerine" diyenler olacak. onlara bir çift sözüm var: aç mı gezeyim?

bu ülkede giderek artıyor bu tip baskıların olduğu şirketler. bir tür mahalle baskısı.
(bkz: saza niye gelmedin)
(bkz: çıkışta iki rekat atalım mı)
Tanım: Namaz kılmaya gidenlerin kılmayanları davet cümlesidir.

(bkz: sana ne)
mahalle baskısının hangi boyutlarda nüksettiğine cevap niteliğindeki sorudur. artık buna mahalle baskısı değil, mahalle terörü denir!

(bkz: gelmiyorum ulan)
(bkz: cuma günü seni camide göremedim muharrem)

işin şakası bir yana, ilk günden kendini nasıl gösterirsen öyle gidiyor. ilk işe başladığım zamanlar "cumaya geliyor musun?" diye soranlara "öyle alışkanlıklarım yok" diye ters bir cevap verince, ramazan ayında yemekhanede tüm bayanlarla birlikte yemek yiyen 1-2 kişiden biri bile olsan kimse gıkını çıkartamıyor.

ne olduğunu ilk baştan belli etmek gerek ki, baskı ile sana bir şey yaptırılamayacağı anlaşılsın.
cuma günlerinde lisenin okul çıkışlarında, üniversitede dindar dostlarınızın cuma günlerinde watsapp'dan falan yazdığı yahut ramazan aylarında teravih'e davet etme sorunsalı.

"Ben seni cem'e davet etsem gelir misin?"
"biz caferiyiz hacı bizde teravih yok"

ya da

"ben filankes hocanın arkasında saf tutmam" derseniz bir daha çağırmayacakları aşikardır.
Bir ülkücü ana sorusudur.
(bkz: ülkücü)