bugün

pascal mercier in türkçe ye lizbon a gece treni olarak çevrilmiş romanı.
kitaplığı gözden geçirirken bu kitabı zamanında aldığım ve ondan sonra okuyamadığım aklıma gelmişti (finaller + okunacaklar listemin kalabalık olması) hatta bu kitabı hiç okumadan eskişehirden istanbula getirmemde ayrı koymuştu. neyse hemen raftan aldım ve okudum. kitap okumayı seven birisi olduğum halde kolay olmadı çünkü başta akıcı gelmiyordu. sonra belki de gecenin sakinliği de işin içine girince konuya kendimi kaptırdım sabaha bitmişti. belki de ilk kısmın beni boğuşuna direnmeseydim bu kitabı okumadan bırakırdım ama gece faktör buna izin vermedi iyi ki de öyle olmuş. okuyalı bir seneyi geçmiş şimdi bakıyorum kitaplığa belki buralardan giderim diye dokunmuyorum kitaplara. bu kitapta yine aynı yerinde duruyor ve o geceyi hatırlatıyor nemli bunaltıcı istanbul gecesini ve ertesi gün uykusuz işe gidip kendime küfredişimi. (mart 2014)