bugün

tutmayacak işi, olmayacak yerde yapmak, neticesinde yogun tepki görmek. salyangoz dükkanının yerle bir edilmesi.
(bkz: caminin önünde porno cd satmak)
ekmek arası satılması durumunda tutması mümkün olan meslektir...
müslümanlara haram olan ancak bazı gayrimüslimler tarafından bir besin maddesi olarak ailecek tüketilen salyangoz hayvanının,müslüman mahallesinde satılma durumudur.

satılamama durumudur da diyebiliriz.

nara şekli için;
(bkz: müslüman mahallesinde salyangoz sattırmam ulan)
yanlıs bir pazarlama stratejisidir. Kuvvetle muhtemel batıcak bir işletmenin ilk adımıdır. Yazıktır gunahtır.
Bursa Atatürk stadının önünde bjk forması satmaya benzer.
(bkz: eskimoya buzdolabı satmak) *
(bkz: pazarlama harikası)
ticaretten anlamamaktır.
yapıldığında tutacağına inandığım iş. bizim millete denizden taş çıkar olduğun yerde bağırmaya başla ''bu taş ağrıya sızıya ii geliyor'' bak bakalım kaç tane bu tür şeylere inanan insan geliyor. olur abi tutmaz diye bişey yok! önemli olan halkı can damarından vurmak. *
bakış açısına göre değişik algılanan deyimdir.
misal. bir ayakkabı firması afrikaya pazarlmacı gönderir. pazarlamacı 1 hafta sonra "aman bu piyasaya girmeyelim, herkes yalınayak" diye rapor gönderir. bir başka ayakkabı firması da aynı yere pazarlamacı gönderir. pazarlamacı yarım saat sonra "tüm stokları gönderin. burda kimsenin ayakkabısı yok" diye telefon açar.
eeee diyeceksiniz. ben de bağlayamadım. salyangoz hani böyle kabuklu değil mi? çok şirinler yahu...
taksim'de hepimiz kürdüz diye havlayan zavallıların yapmaya çalıştıkları zihinsel engelli davranışı.
(bkz: müslüman mahallesinde risotto satmak)
müslüman olan bir mahallede arabasıyla salyangoz satan satıcı.
avrupa yakası dizisinde sertaç* karakterinin projeleri arasindaydi, eski bölümlerde.
içinde bulundugu toplulugun degerleri ile ters, hatta % 100 ters istikamette, işler yapmak.
(bkz: musluman mahallesinde karides satmak)
serbest piyasa ekonomilerinde mümkün olan durum.
dışlanılacağını bile bile bildiğini yapmak.
genellikle bir kaç misyoner anadolu'nun bir şehrinde yakalandığı zaman linç etmek üzere toplanan güruhun bağırarak söylediği sözdür. bu sözün altındaki anlam şudur: "biz fazlayız ve güçlüyüz, bu nedenle burada biz haklıyız". ama gün gelir daha güçlüleri gelir ve aynı mantığı sana karşı kullanır. mesela şu anda ırak'ta olduğu gibi. eminim geçmişte salyangoz sattırmıyorlardı mahallelerinde. ama şimdi giren çıkan belli değil. sen kendi görüşlerine, inancına güveniyorsan zaten bunlardan rahatsız olmazsın. zaten senin allah'ın insanlara özgür irade vermiş olduğuna inanman gerekiyor. sen bu davranışınla aslında insanların iradesini de reddediyorsun. belki de o misyoner sizin inançlarınızı sınamak için gönderilmiş bir tuzak. nereden biliyorsun?
islama uygun olmayan bir söz yada davranisi islama mal etmeye calisma. örnegin haram olan bir seyi yiyip yada icip "bunda ne var bakin birsey olmadi sizde yapiniz" demektir.
hristiyan mahallesinde kurbanlık satmakla benzer bir durumdur.
'salyangozcuyu nasıl bilirdiniz..' sözünün çok da uzak olmadığı durumdur.
sivas katliamını körükleyen yerel gazetelerin attığı manşettir.
Müslüman bir ülkede kadınlar kendini pazarlayabiliyorsa neden salyangoz satılmasın.

-Burası türkiye müslüman ülke salyangoz satamazsınız!
-Ama her tarafta orospular var!
-Satamazsın kardeşim
-Ama içki içmek serbest!
-Sattırmam!
-Faiz herşeyde işliyor, şans oyunları var?
-Niye bu kadar uzatıyorsun salyangoz yasak dedik kardeşim!
-Anlaşıldı.
(bkz: zenci mahallesine solaryum merkezi açmak)