bugün
- selahattin demirtaş adam gibi adamdır10
- hacca gitmek çok mu önemli15
- astrolojiciler bi bitmediniz amk8
- karınızın mini giymesine izin verir misiniz20
- hacda cesetlerin çöpe atılması14
- gideon reid morgan jj23
- sözlüğün en hanımefendi yazarı18
- anın görüntüsü9
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması9
- arabaya temmuz zammı10
- ülkücülerin ülkeye katkıları23
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek34
- 2 kişilik yiyorum hihihi diyen hamile11
- elazığ da sokakta çırılçıplak namaz kılan adam12
- sahip olunan ilk otomobil12
- kimseyle konuşmak istememek16
- 24 haziran 2024 hırvatistan italya maçı11
- diyarbakırda şeriatçıların şubelere saldırması12
- galatasaray lobisi14
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi17
- güzellik algınızı tam karşılayan ünlü18
- hava grubu burçları9
- true'nin gay olması29
- yaşamak için geçerli sebepler8
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl20
- ismet gürbüz9
- kasap dükkanına saldıran koyun10
- kadınlar tipe bakmaz25
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı87
- ilim vs bilim11
- düğmeye basıldı silik olması an meselesi8
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir19
- kedimin boğazımı sıkması18
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar10
- hazal kaya10
- en nefret ettiğiniz ülke12
- paraya ihtiyacım var8
- müstakil eve asansör koymak10
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi9
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası11
- israil lübnan savaşı8
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz17
- köşeyi dönmek için yapılacaklar10
- erkek dediğin efendi olmalı10
- manyak olmaya karar verdim13
- sözlükte erkek sanılmak10
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- samet akaydın21
- bir hatundan istemek9
yeni şafak gazatesi yazarı hayrettin karamanın dün yazdığı yazsında değindiği konudur. yaısının tam metni şu şekildedir.
--spoiler--
Bir Müslüman imkanlar ve şartlar elverdiği takdirde islam ahkâm ahlak ve âdâbının hakim olduğu, kimsenin aleni olarak bunları çiğneyemediği bir toplumda yaşamak ister. Yine imkan bulduğunda, şartlar müsait olduğunda, düzelteyim derken bozma ihtimali bulunmadığında, daha büyük sakınca doğurmadığında her Müslüman, aleni (açıkça, kamuya açık yerde) dine, ahlaka, âdâba aykırı bir davranışa -engellemek veya ıslah etmek maksadıyla- müdahale etmekle yükümlüdür.
islam'a inanmayanlar kendi inançlarını serbestçe uygulayabilirler; ama bu uygulama Müslümanların hayat, ahlak ve dindarlıklarını, nesillerin eğitimini olumsuz etkileyecekse -islam toplumunda- "onların aykırı filleri için özel mekanlar ihdas edilmek gibi" tedbirlere başvurulur.
Bir Müslüman yukarıda özetlediğim imkanlardan mahrum ise, çok dinli, çok kültürlü, çok ahlak anlayışlı bir toplum içinde yaşamak durumunda kalmış ise ne yapacaktır?
Şartlar müdahaleye ve düzeltmeye müsait olmadığına göre bunu yapamayacaktır.
Şartlar, ötekilerden ayrı bir mekana yerleşip orada kendi inancına göre yaşamaya elverişli değilse bunu da yapamayacaktır.
Geriye beraber, yan yana yaşama şıkkı kalıyor.
Şimdi bir apartmanda, bir sokakta, bir mahallede eşcinselinden sarhoşuna, nikahsız birlikte yaşayanından (zina edenlerden) kumarcısına, Müslümanları sevmeyenlerden düşmanına, sokakta sevişenden çıplağına... kadar birçok insanla yan yana yaşıyoruz. Peki dindar Müslümanların bu insanlara karşı iç ve dış tavırları ne olacaktır?
iç tavırdan başlayalım:
Müslüman bu davranışları asla beğenemez, bu fiillerden nefret eder, imkan bulsa düzeltme ve engelleme niyetini muhafaza eder.
Dış tavır olarak da dine, ahlaka ve âdâba aykırı davranışı çekinmeden, gözünün içine baka baka, meydan okurcasına sergileyen insanlara cesaret verecek, davranışlarını meşrulaştıracak tavırlardan sakınır. Onlar kötü halleri içinde iken en azından tebessümünü esirger.
Durum böyle olunca çoğulcu bir toplumda yaşayan Müslümanın farklı olanlarla zorunlu ilişkisinin adına ben ısrarla "hoşgörü" değil, "tahammül" diyorum.
Bu yazıma tepki gösterecekler, "bu ayrımcı, bölücü, birlik ve beraberliği zedeleyici" bir yazı diyecekler olacak; bunu biliyorum. Ama bir Müslüman, farklı olanlarla arasındaki farkın "farkında olmak" mecburiyetindedir ve dindarlık bakımından en önemli tehlike bu "farkında oluşun" ortadan kalkmasıdır. Şartlar öyle getirdiği için farklılığa tahammül ederek, kimsenin -düzen tarafından verilmiş- hak ve hürriyetine müdahale etmeden yaşamak başkadır, hoş olmayanı hoş görmek başkadır.
--spoiler--
yorum sizin tabi ama çoğu müslümanın söyleyemediği düşüncelerini yazmış aslında.
--spoiler--
Bir Müslüman imkanlar ve şartlar elverdiği takdirde islam ahkâm ahlak ve âdâbının hakim olduğu, kimsenin aleni olarak bunları çiğneyemediği bir toplumda yaşamak ister. Yine imkan bulduğunda, şartlar müsait olduğunda, düzelteyim derken bozma ihtimali bulunmadığında, daha büyük sakınca doğurmadığında her Müslüman, aleni (açıkça, kamuya açık yerde) dine, ahlaka, âdâba aykırı bir davranışa -engellemek veya ıslah etmek maksadıyla- müdahale etmekle yükümlüdür.
islam'a inanmayanlar kendi inançlarını serbestçe uygulayabilirler; ama bu uygulama Müslümanların hayat, ahlak ve dindarlıklarını, nesillerin eğitimini olumsuz etkileyecekse -islam toplumunda- "onların aykırı filleri için özel mekanlar ihdas edilmek gibi" tedbirlere başvurulur.
Bir Müslüman yukarıda özetlediğim imkanlardan mahrum ise, çok dinli, çok kültürlü, çok ahlak anlayışlı bir toplum içinde yaşamak durumunda kalmış ise ne yapacaktır?
Şartlar müdahaleye ve düzeltmeye müsait olmadığına göre bunu yapamayacaktır.
Şartlar, ötekilerden ayrı bir mekana yerleşip orada kendi inancına göre yaşamaya elverişli değilse bunu da yapamayacaktır.
Geriye beraber, yan yana yaşama şıkkı kalıyor.
Şimdi bir apartmanda, bir sokakta, bir mahallede eşcinselinden sarhoşuna, nikahsız birlikte yaşayanından (zina edenlerden) kumarcısına, Müslümanları sevmeyenlerden düşmanına, sokakta sevişenden çıplağına... kadar birçok insanla yan yana yaşıyoruz. Peki dindar Müslümanların bu insanlara karşı iç ve dış tavırları ne olacaktır?
iç tavırdan başlayalım:
Müslüman bu davranışları asla beğenemez, bu fiillerden nefret eder, imkan bulsa düzeltme ve engelleme niyetini muhafaza eder.
Dış tavır olarak da dine, ahlaka ve âdâba aykırı davranışı çekinmeden, gözünün içine baka baka, meydan okurcasına sergileyen insanlara cesaret verecek, davranışlarını meşrulaştıracak tavırlardan sakınır. Onlar kötü halleri içinde iken en azından tebessümünü esirger.
Durum böyle olunca çoğulcu bir toplumda yaşayan Müslümanın farklı olanlarla zorunlu ilişkisinin adına ben ısrarla "hoşgörü" değil, "tahammül" diyorum.
Bu yazıma tepki gösterecekler, "bu ayrımcı, bölücü, birlik ve beraberliği zedeleyici" bir yazı diyecekler olacak; bunu biliyorum. Ama bir Müslüman, farklı olanlarla arasındaki farkın "farkında olmak" mecburiyetindedir ve dindarlık bakımından en önemli tehlike bu "farkında oluşun" ortadan kalkmasıdır. Şartlar öyle getirdiği için farklılığa tahammül ederek, kimsenin -düzen tarafından verilmiş- hak ve hürriyetine müdahale etmeden yaşamak başkadır, hoş olmayanı hoş görmek başkadır.
--spoiler--
yorum sizin tabi ama çoğu müslümanın söyleyemediği düşüncelerini yazmış aslında.
evet laik bir devlette bunun olması imkansız ama hiç kimse müslümanlardan eş cinselliğe zinaya kumarcıya falan hoş görü göstermesini de beklemesin. zaten bunu yaparsa o kişi dinden çıkar.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar