bugün

paşa suikastinin iskender büyük tarafından muroya ihale edilmesinden sonra muro g.tüne kaçan yılanı çıkarabilmek için leylek konusunda taktik ve statejik çözümleme yapmaya başlamıştır. ilerleyen bölümde muro yılanı çıkaracak leyleği bulabilmek için kuzey afrika'ya leylek bulmaya gidecektir.
saçma dizinin saçma karakteri. Anladığım kadarıyla karakter PKK üyesi olarak dizide başlamıştır fakat reklamlardaki repliklerden PKK ile olan bağını kuramadım. Karakter PKK'dan çok sosyalistlerle alay edilmek üzere diziye sokulmuş gibi geliyor. Sol kavramlarla alay eden, alay ederken gerçek anlamda hiç bir eleştiri barındırmayan, boş filmin boş karakteri olmuş. Üstüne bir de teröristleri sevimli gösteriyor gibi eleştiriler karşısında daha da şaşırıyorum. Karakterle baştan sona dalga geçiliyor.

Kapitalizm, egemen sınıflar, emperyalizm gibi marksist kavramları alakasız şekilde kullanan karakter. Belki çok sloganvari konuşanlar için bu karakterin bir eleştiri olduğu düşünülebilirdi ama bu kadar ön plana çıkarılmasıyla amamcın farklı olduğu anlaşılıyor.

Dizideki müthiş sahnelerden biri şuydu:

Alemin delikanlısı, yüzünde hiç bir mimik olmayan büyük oyuncu! Polat ve malum karakter konuşuyorlar. Bu karakter her zamanki gibi bazı kavramları alakalı alakasız ortalığa saçıyor. Emperyalist lafını ağzından bırakmıyor. Kahramanımız! Polat ise "emperyalist diyorsun ama senin kullandığın jargon emperyalistlerin jargonu değil mi, bunlar milletimizin jargonu mu?" diyor. Bu mucize ötesi laftan sonra büyük sosyalist düşünür, devrimci muromuz dut yemiş bülbüle dönüyor ve muromuzun yoldaşları Polat'a hayranlıkla bakıyorlar. Artık sosyalistlerimiz doğru yolu bulmanın eşiğine gelmişlerdir, öğretmenleri Polat sayesinde.

Polat abimizden sınıf, kapital, emek gibi kavramların emperyalistlerin lafları olduğunu, aslında Marks, Engels, Lenin'in emperyalist ajanı olabileceğini öğrendik. Böylece emek, sınıf, artı değer, kullanım-değişim değeri gibi emperyalist lafları bırakıp, milletimizin jargonuna dönebiliriz: Allah büyüklerimize zeval vermesin, onların sayesinde ekmek yiyoruz.
kurtlar vadisi pusu'nun son dönem en sevilen iki karekterinden biri; farklı kesimlerin farklı okumalarına uygun biçimde kotarılmış bir anti kahraman; kendi adıyla aınlan bir filme de sahip artık *

feodalizmle, radikalizmi; içi boş sosyalist kalıplarla çocukluk dönemi devrimci jargonunu karıştırıp ortaya çıkarılmış sahici tipleme;

bir kısım insanı kızdırıyor çünkü gerçekten yaşayan, sağımızda solumuzda gördüğümüz, devrimcilik oynadığını farketmeyen, milliyetçilik ve feodal zihniyetle devrimci olduğu söylenen kalıp sözlerden yapılmış sos kıvamındaki konuşmalarıyla tanınan etkili bir karakter;

kimisi gerçekten devrimci diyerek seviyor, kimisi hem kürt hem devrimci diyerek beğeniyor, kimisi ironisine tapıyor, kimisi saflığını seviyor, kimisi kendini beğenmişliğine sempati duyuyor, kimisi onun taptığı güce, şiddete özeniyor;

kimisi de bir dönem bir yandan da eleştirerek içinden geçtiği bir söylemin 30 yıl geçtiği halde hiç değişmemiş gibi, birisinde vücut bulmasının, bünyede yarattığı karikatürle yüzleşmenin tanıdıklık hissini ve iç sıkıntısını yaşıyor.

kızgın olanlar aslında ona değil onun karikatürleştirdiği duruşa kızmalılar; karikatür, karikatür olmasa gerçeklerle bizi belki bu denli çarpıcı biçimde yüzleştiremezdi.

o bir terörist, bu nedenle ondan aslında nefret edilmelidir, diye düşünenler, niyeyse eskinin uyuşturucu tüccarı halo'ya aynı nefretle yaklaşmıyorlar.

ha, peki muro gbi olmayıp da hala devrimci ve sosyalist olanlar ne mi olacak? devrimcilik nedir, sosyalistlik nedir, sorgulayacaklar elbette. bu sorgulamayı yaptıkları için muro'ya teşekkür borçlu olacaklar çünkü muro'nun her hareketinde, duruşunda, soruşunda, esprisinde ve büyük lafında yanlış devrimciliklerin ip uçlarını da bulacaklar.

üstelik bu tipi yaratanların başka niyette olmaları, muro'yu sevdirip, pkk'nın temsilcisi gibi yapıp sonra onu ister cani, ister acıma hissine sahip bir insan ister yanlış yapan ama kiminde doğruları da olan bir militan, ister itirafçı olarak göstersinler, kürt sorununa böylece çare bulamayacaklarına göre, murolar hep yanıbaşımızda yaşamaya devam edecek... yaşayan karekterler herkesten güçlüdür. dizinin başarısı, terörist denilenlere ilk kez başka türlü bakılmasını sağlayıp, sorunun arkasındaki insani dramı ortaya çıkarmaya niyetlenmesidir.

polat: - sorunu şiddetle mi çözeceksiniz?
muro: - bize şiddetten başka yol mu bırakıyorsunuz?

dizinin dün akşamki bölümündeki bu sözler, bir halkın dilinin, kültürünün 80 yıldır yok sayılması gayretinin, kanlı çatışmaların tarihinin, toprağa gömülen 400 milyar doların, yanlış ulusçulukların içinden çıkılmaz duruma soktuğu anadolu kardeşliğinin, partileri durmadan kapatılan ve dağa çıkmaktan başka hiç bir "meşru" yol bırakılmamış kürtlerin dramını ortaya sermiştir. politik kördüğüm gibi görünen sorunların da aslında bir adet doğru soru ve bir adet içten yanıt ile nasıl billurlaştığını da gösteren çarpıcı bir örnek aslında. elbette görmek istemeyenlere değil sözümüz çünkü görmek istemeyenden daha körü yoktur!

muro, bu toplumun yarattığı bir şiirdir. kurtlar vadisi'nde yazılmış belki de en içten şiirlerdendir. kıro diyerek kürtleri, tavşan geliyor diyerek alevileri, ermeni dölü diyerek ermenileri, tüm azınlıkları aşağılayarak yıllarca 'mutlu' yaşadığımız bu coğrafyada birilerenin mutlu olmadığını söylemesine kızıyoruz, anlamak istemiyoruz. onlara zorla mutlu olduklarını söylüyoruz, söylemezlerse okul yoluyla, disiplinle, silah zoruyla, cop zoruyla kışla terbiyesi, hapishane hücresi vererek söylettiriyoruz. oysa muro'ya ön yargısız baksak bir çok sorun çözülecek ve rahatlayacağız. bu toplum da rahatlayacak. o zaman türk milliyetçiliğinin şiddet tutkusunu, kendi beğenmişliğini, bundan dolayı yol açtığı, kördüğüme çevirdiği sorunları daha net göreceğiz. üstelik buna çözüm diye kimi kürt milliyetçilerinin önerdiği bir diğer kendini beğenmişlik ve şiddet sarmalını da görme, eleştirme ve aşma şansımız olabilecek. unutmayalım ki milliyetçilik milliyetçiliği doğurur.

iyi şiirler katmanlıdır, her dizesi birilerine seslenir mutlaka ya da her isteyen kendine göre bir şeyler bulur oradan. o yüzden çok seveni vardır. nefretler de aslında sevgi katmanı içinde anılabilir, ya da tersi...

muro'nun da hem çok sevilmesinin hem de ona kızılmasının altında belki de toplumumuzun naifliği, çocuksuluğu, içtenliği vardır ve türk milliyetçilerinin okulla, kışlayla, kahveyle; kürt milliyetçilerinin de silahla, şiddetle bozma çabalarına rağmen belki de anadolu kardeşliğinin, bölünmeden bu topraklarda barış içinde yaşamasının tek yolu da bu naif sevgiye tutunmaktır.

muro bu saflığın şiiri oldu belki.
kürtçüleri, pkk'cıları kamuoyu önünde şirin, komik, sempatik göstermek için ortaya bilinçli olarak sürülmüş şebekvari karakter. siz istediğiniz kadar sempati süslü karakterleri medyadan poh pohlayın, bilen biliyor kimin ne b.k olduğunu. bu lavuğun oynadığı filme gidip, bu orangizasyona para kazandıranları allah'a havale ediyorum!
gençlik sendikası genç-sen'in gösterimden kalkması için eylem yaptığı film.

--spoiler--
Genç Sen: 'MURO' saçmalığı gösterimden kalksın

iSTANBUL (05.12.2008)- Öğrenci Gençlik Sendikası Genç Sen vizyona yeni giren ve 'devrimcilerin hayatlarını ti ye alarak dalga geçen' Muro adlı sinema filmini Beyoğlu SinePop sineması önünde yaptığı eylemle protesto etti. Genç Sen'liler Muro'ya, 'Nalet olsun içinde olmayan insan sevgisine' dedi.

Genç Sen üyeleri bugün Beyoğlu Sinepop sineması önünde yaptıkları eylemle Muro adlı filmin devrimcileri ve devrimciliği yansıtmadığını ilan etti filmin vizyon kaldırılmasını istedi. Açıklamayı yapan Genç Sen üyesi Mehmet Arda Özdal, Kurtlar Vadisi dizisinin senarist, yapımcı ve yönetmenlerin dizi filmle derin devlet gerçeğinin gerçek çözümünün mafyada ve çetelerde aranması gerektiğini anlattığını ve insanlara milliyetçiliği şovenizmi ve homofobiyi aşıladığını vurguladı.

Özdal, " Kurtlar Vadisi yetmiyormuş gibi Kurtlar Vadisi Pusu ve şimdi de Muro filmiyle de devrimciliğin dalga konusu haline getirilmesi ve Kürt halkının aşağılanması da eklenmiş" diyerek filmin vizyondan kaldırılmasını istedi.

Devrimciler geçmişte de var şimdi de

Devrimcilerin geçmişte olduğu gibi bugün de var olduklarını belirten Özdal, "Devrimci olmak bugün Amerika'da bir siyah, Türkiye'de bir Kürt, Filistin'de sapanıyla direnen bir çocuk, köleliğe karşı savaş veren bir Spartaküs, darağacına gözünü kırpmadan giden Deniz olmaktır " dedi.

Muro adlı saçma karakterin devrimciliği ve devrimcileri yansıtmadığı belirten Genç Sen üyeleri "Bugün gösterime giren bu kepazeliğe itiraz ediyor ve buradan Muro'ya 'Nalet olsun içinde olmayan insan sevgisine' diyoruz" dediler. Genç Sen üyeleri eylemlerini Ahmet Telli'nin soluk soluğa isimli şiirinden bir bölüm okuyarak bitirdiler.
--spoiler--
http://www.atilim.org/hab...gosterimden_kalksin_.html
yaptığı çözümlemelere hayran bıraktıran kişilik.
aha lan bu karakter tuttu. hadi bunu film yapalım paraya para demeyiz ekolünün son örneği.
çeto ve yıldırım arkadaşla çok güzel bir üçlü oluşturan, kurtlar vadisinin insanı gülmekten yoran karakteri.
Devrin, değişmeden, devirdaim döndüğü bu günlerde, devre uygun benim kafamın basmadığı, devrimcisi.

NALET OLSUN iÇiNDE OLMAYAN iNSAN SEVGiSiNE
Sapa mahalleleri, arka sokakları unutulmuşların içinden geçmeyi ve oraların loş ışıklarında birbirine karışmış yemek kokularını solumayı severim. Üstümde Sümerbank yapımı palto, birikmiş çöp yığınları arasında yürürken, Sümerbank işçileri falan şöyle bir gözümün önünden geçiyor, lakin aklımdaki asıl mesele az önce izlediğim film; Muro ve devamında gelen uzun ismi ile beni öyle endişelendirdi ve sarstı ki anlatamam. Derken eve geliyorum kapı önünde mahallenin asi gençleri, aşırı milliyetçiler ancak saçları punk tarzında olduğu için, ne haber punkçılar diyorum. ilk zamanlar hoşlarına giderdi. Bu kez ağabey sen bize pançu diyorsun ama ben nette araştırdım. Ee diyorum. Üzüldüm biz onlar gibimiyiz? Diyor. Tamam, sizin tarzınızı araştıracağım diyorum. Gülümsüyor. Merdivenlerden çıkarken yazıyı nasıl yazacağım konusunda kafamda bir biçem beliriyor.
Filmi izlediğim salonda öyle bir izleyici kitlesi vardı ki; her sahnede yüksek sesle yorum yapıyor ve Muro ile arkadaşlarını mahalleden dostlarıymış gibi sahipleniyorlardı. Bu durum film izleyicisi olma durumu değil elbette, buradaki durum çok daha uzun bir konu, ancak yinede kısa bir şekilde açıklamak gerekirse; ortada kalmış ve söz sahibi olmaktan sistemli bir şekilde uzaklaştırılmış bireylerin, kendini ekranda görme durumu diyebilirim. Bir eleştiri üzerinden başlamak gerekirse '' çok ucuza çekilmiş bir film tıpkı Recep ivedik gibi'' bakış açısına, yüz milyon dolar harcanan filme de çok anlamsız dediğini hatırlatır, filmin bütçesinin eleştiri noktası olmayacağını vurgulamak isterim. Film olarak baktığımızda, senaryo berbat, hem teknik olarak hem diyalog olarak. Ortaya konulan karakterlere baktığımızda ise daha korkunç bir durum var. Muro, insan sevgisi filme slogan olmuş biriyken, filmde herkese bağıran, saygısız, kaba bir biçimde gösteriliyor. Filmin son kısımlarında "elaleme karısını almak için öldürdü dedirtmem" diyerek çocukluk aşkını reddeden Muro hem bu derece gururlu, hem de fahişelik yapan Rus kızla bu sorunları dert etmeden birlikte olacak kadar çelişkilerle dolu. Yardımcısı Çetin ise devrimciliği içselleştirememiş, Muro sev dediği için devrimi ve savunduğu idealleri seven bilinçsiz bir devrimci. Böyle olunca birine âşık olduğunda devrimciliği, yani Muro'yu terk etmeyi düşünmesi de gayet normal. Tabii bu noktada başka soru ise neyin devrimi, ne devrimi nereye bağlı kimler durumunda ise; ''Onları boş ver. Perşembe günleri çok izlenen bir dizinin karakteri işte gelsinler izlesinler.'' Cevabına yakın bir durum var ortada.
Çok daha kolay bir dille, bana göre filmin asıl derdi. Var olan bir kitleye, düşünceye geçmişi olan insanlara yönelik bir gönderme. Aynı cevabı arkadaşıma verdiğimde nasıl yani diye kükremişti. Şöyle ki, devrimcinin hali budur tip olarak yaşam olarak içler acısıdır. Ancak aptal gururu vardır. Başlarında ki üç beş kelime bilir tekrar eder durur. Yanlarındakini hiç sorma, onlar özenti, ağzının salyaları akarak dışarı bakarken ne olduğunu ne anlama geldiğini bilmedikleri bir yerde boyun eğip dururlar. Arkadaşım, film şirketi üzerinden nasıl böyle fikre ulaştın dediğinde ona '' bkz. Caferi Tayyar Şaşmaz, Abdülkadir Şaşmaz, Mücazoğlu(tanıtım ve reklam şirketi), Muhammed Necati Şaşmaz, Hilmi Zübeyir Şaşmaz, Tayyar Raci Şaşmaz, Takva( tam adı, Tasavvuf kültürünü araştırma ve geliştirme vakfı, Abdülkadir Şaşmaz da bu derneğin başkanıdır.) Ömer Lütfi Mete, Pana elektronik, Osman Sınav, Bahadır Özdener, Çağrışım( Takva'nın yayın organı), Ahmet Tezcan, Hasan Kaçan ve Kadiri tarikatı dedim. Bu isimler sonrasında arkadaşım için devrim kavramını testislerden daha yukarı çıkarmayan filmin durumu daha anlaşılır olmuştur. Bir başka noktada Pana film gene Pana film iken ve dizinin izlenme gücü, etkisi daha yerindeyken, dizide fena halde sivrilmiş karakterlerin filmi değilde, Muro gibi tam olarak ne olduğunu anlayamadığımız bir karaktere ''komik ya ondan canım'' diyerek film çekilmesinin altında, sadece ticari kaygı görmüyorum. Bu arada, ticari kaygı kavramına en çok yakışan filmlerin listesinin başında Recep ivedik, ikinci sıraya ise bu filmi koyabiliriz.
Film için başka bir konu ise dizinin reklam aralarında verilen parça durumu,filmin aşağı yukarı hepsi orada gösterildi. Hatta fazla gösterilen yerler vardı sanırım. Ki ben filmde fragmanlarda görünen bir sahneyi göremedim. Bunlar bir tarafa illa paranın dibine vuracağız hırsı içinde 4 Aralık Perşembe günü, kurtlar vadisi dizisinde bir gün sonraki filmin reklamını dizi içinde çok anlamsız bir diyalogla anlatmanın ne anlama geldiğini, ne demek olduğu konusunda konuşmak bile istemiyorum.
Film içinde Muro'nun beraber olduğu Rus kadın ve diğeri üzerinden işte devrimin kralı yapılan bir ülkenin insanları buralarda orospuluk yapıyor bakış açısından başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Film deki bir diyalog ile örneklemek gerekirse, Muro nun yanındaki Rus kadın''Lenin Şerefsiz ''diyor. Ki; bu çok nadir duyulan bir cümledir;(Rus halkını kastederek)
Şirketin ve içindeki insanların zihniyetini en güzel anlayabileceğimiz bir başka nokta ise Kurtlar Vadisi dizisinde Polat Alemdar karakterinin bir sözüdür. Sizin devriniz bitti. Bize biat edeceksiniz. Buradaki biat kelimesinin anlamı bir kişinin egemenliğini tanıma durumudur. Bunun nasıl bir zihniyetin ve nerelere gönderme yaptığının anlaşılması zor değildir. Biat kelimesini çok sık kullanan isimlerden biride RTE dir. Ki onun film şirketi ile olan ilişkisi ve özel olarak konuşmaları çok iyi bilinir.
Kısa kes artık diyecek olursanız, film değeri taşımayan, içi akılarınca doldurulmaya çalışılmış bir yapım. Ancak son olarak üzüldüğüm bir noktayı dile getirmek isterim. Mustafa Üstündağ'a '' Devrimci jargon ti ye alınmıyor mu?'' sorusuna ''Şimdi geçmişe dönüp baktığımız da bu tip sözlerin bizim topraklarımıza ait olmadığını, dış güçler tarafından ezberletildiğini görüyoruz.'' Cevabı ???? hmmm dediğim bir cevaptır. Yazı bittikten sonra Elia Kazan'ı Hem şehrimi düşündüm. Viva Zapata' yı izleyerek sızmışım.
Sinemanın dilini, geliştirmeye çalışmış yönetmenlere selam olsun.
gerçek ismi mustafa üstündağ olup hayatımıza neşe ve izlerken keyif veren yetenekli bir tiyatro oyuncusu.
kurtlar vadisi yapımcılarının(isimleri lazım değil) kendileriyle çeliştikleri karakterdir. Sözde çok vatansever olan bu yapımcılar kurtlar vadisi terörü yayınlamayıp bu diziyi yaptıktan sonra bu pkk lı karakteri çıkartıp sevilincede film işine falan girmişlerdir burda kendileriyle ciddi manada çelişirler.
tamamen geyik, âtıl ve genel konsepte uyumsuz bir kurtlar vadisi pusu karakteri.

pkk'lı imajı ve kendine has tripleri idare eder bir karışım olmuştu eski bölümlerde ama tadında bırakılması gerekirdi. şimdi iyice şaşkın şamar oğlanına döndürülmüş haliyle diziye olumsuz etki yapıyor. hatta o kadar dandikleşti ki, artık neredeyse göründüğü her sahnede bir osmanlı cumhuriyeti kalitesizliği yahut bir maskeli beşler kıbrıs'ta kıvamı yakalamak mümkün.
solcu pkklı diye bir karakter üretip bununla dalga geçmeye çabalayan, bunun değer yargılarının ne kadar esnek olduğundan dem vurup, karı-kız-nataşa üçgenlerine, diskolara sokan, uyuşturucu işiyle ilintilendirip, işte gördünüz mü yaşadığımız tüm olumsuzlukların altında solcular ve onların kandırdığı kürtler yatar diyerek oturma organlarını yırtan senaristler ve işbirlikçileri yönetmenler tarafından haftada bir gün sahnelenmekle yetinilmemiş bir de filmi çekilmiştir. komedi dedikleri şeylere de gülemedim doğrusu.
Dün akşam yayınlanan bölümde , yanındakilerin durmadan 'ya polat öldüyse abi ' demesi üzerine ' lanet olsun içinizdeki negatif kocakarıya ' demesiyle bende bir gülme yaratan kurtlar vadisi karakteri.
yakın zamana kadar dizinin tadını kaçıran mal tiplemesiyken, özellikle 56. ve 57. bölümlerde yavaş yavaş konseptte yerini bulmaya başlayan, hafiften eski kurtlar vadisi tadını veren karakter.
lanet olsun içinizdeki köpek ruhuna! denilecek hıyarların yarattığı dizi film karakteri.
ülkedeki sol görüşe yapılan saldırının sinema versioyonudur, o karakteri canlandıran adamında sinema ülkücülerinin oyuncağı, kuklası ve sistemli saldırının bir parçası olduğunu farkedememesi durumunda kişiliğini para ile satmış oyuncunun ! canlanırdığı karakterdir.
sempatik gösterilmeye azmedilen bildiğin terörist tiplemesi
filmi izlenesi. * show tv sağolsun sinemeya gitmeye üşenenler için tekrar yayınlıyor.
kurtlar vadisini komedi kuşağına çeviren tipleme,sağkolu ile replikleri yarmıştır.

(bkz: çeto)
son bölümlerde maganda profili çizmektedir.daha iyisini bekliyoruz muro.
kurtlar vadisi pusunun en komik ve en tehlikeli efsane olacak karekteri.dizideki ağırlığı 27.bölümden sonra artmıştır
kurtlar vadisi pusu'nun 65. bölümünde, memati'nin hapishanede kazım'ı üstüne dövmek için yollaması üzerine muro şu tarihi sözleri söyledi: "80 yıldır aynı taktik! bir kere de başka bir açılım yapın"

doğru söze ne denir?
(bkz: devrimci stresi)
(bkz: başkanım)
güncel Önemli Başlıklar