bugün

arizona çölünde tam akşam üstü, güneşin yeni battığı zamanda madonnanın "frozen " şarkısı eşliğinde ufka bakarak kafanı dinlemek.
(bkz: burası hep gülücük dolacak)
yıl 2050. kıvrıla kıvrıla gökyüzüne ulaşan dar bir yol. arabama binip yukarıya doğru sürüyorum. yol bitiyor. geri dönemem. 'o zaman sür' diyorum. uçuyorum. uçtuğumu izler gibiyim. belki de düşüyürom.

(bkz: trackmania fantezileri)
göreceli bir kavramdır. ancak kurulan hayaller, "hayal" tanımının dışına çıkıp bir gün gerçek olacakmış gibi beyne yerleştirilirse; içerde patlaması kaçınılmazdır.
tek başına latin amerikanın o güzelim dağlarının pasifiğe bakan yamaçlarında günbatımını seyretmek.
denize nazır, tepeden armut lambaların sallandığı salaş bir lokantada balık yemek.
(bkz: vur kadehi ustam)
(bkz: olay budur)
sahara çölünün ortalarında gece serin serin esen rüzgar ve 4-5 arkadaşla mangal keyfi yapmak. yıldızlar o kadar saf ki sanki dokunacakmışsın gibi...
hayal kurduğumuz için kurallar yok...

öyle hızlı uçarak pasifik okyanusunun derinliklerine hızlıca dalmak sonra yine hızlıca yükselerek uçmak bulutların üstüne. hava gece yıldızlar o kadar aydınlıkki dokunacakmışsın gibi...
muhteşem yıkıntılara sebep olacaktır.
beyninizin sağ tarafının fazlaca çalışmasıyla alakalı durum.
muhteşem düşüşler için en önden yer ayırtmaktır bu. kusurlu hayaller daha gerçeğe yakındır.
"olum barcelona'da falandım ben".
dünyada tek erkek kalmak.
(bkz: hayali kadınlar sevmek) muhteşemlik barındırır her zaman.
güzel ve büyük düşlere dalmaktır.
hem zaten kurulan her hayal muhteşem değil midir?
hayal olduğunu hele ki bi de gerçekleşmemeyeceğini fark ettiğinde göz yaşlarına sebeptir.