bugün

arif nihat asya nın bir şiiridir. şiirin asıl adı dua dır. tam şiir aşağıda verilmiştir.

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!

Çanakkale zaferinin 100. yılında türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı tarafından bizzat seslendirilip reklam olarak yayınlanmıştır. aşağıdan izlenebilir.

https://www.youtube.com/watch?v=3_3b3dmw194
memleketin müslüman fazlalığından sıkıntıya düştüğü şu günlerde gündeme getirilmesi pek komik olan şiirimsidir.
Bi ben mi mineral diye okudum la bunu.
memleketin tek derdi ezandı zati

yüzlerce senedir okunuyor

hiç okunmadığı günü duymadık

şimdi bunlar elektrik kesildiği günü falan sayarlar.

memleketin asıl eksiği adam gibi yönetici

bunları al, namuslu dürüst çalışkan olanını ver.
arif nihat asya'nın bayrak şiirini okumaya günümüzde çok daha ihtiyacımız vardır:

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Bir dilektir. Kiliseleri de çansız bırakma tanrım.
minareler zaten artık ezansız. müezzin aşağıda mikrofondan okuyor. dinci geçinirler, hayatlarında camiye gidip kimin ezanı nasıl okuduğunu görmemişler. hala müezzin minareye çıkıp ezan okuyor sanıyorlar. hoparlördür o dindaşlar.
minareler ezansız kalmaz ama arapça değil, türkçe olarak devam edecek ileride..

ayrıca o paylaştığın video geçen sene seçimlerden önceki 100. yıl videosu idi einstein in torunu güncel olanı burada (bkz: seçimlerden önce vs sonraki çanakkale reklamı)
günümüzde daha da önem kazanan şiir. minarelerden okunan ezanlar ve darbe girişiminin önlenmesi.
bugün de önemlidir.
Amin. dini kullanan kişileri fazla Yaşatma allahim dense daha mantıklı. anladınız siz. (;
hala mı din ve ezan? bıkmadınız mı bunları kullanmaktan?

çare sizce okunan ezanda mı? sorunlarımızı bitirecekse hepimiz minarelere çıkalım.

hadi biz dinsiz imansız kişileriz, peki siz inanan kişiler bunca dualarla acılarınız bitip ölümleriniz final mi yapıyor?

kalbinizde allah ve ezan sevgisiyle bu ölüm ve çaresizlikler hafifliyor mu gerçekten?

sela sesleri içinizi sızlatmıyor mu? daha çocukluğunu yaşamadan elinden tutan babasını kaybetmiş çocuğun, emziğini yitirmiş bebeklerin acısı, kimsesizliği, çaresizliği ne olacak?

kim tutacak onların elinden? kim silecek gözyaşlarını, kim geceleri yastığına düşen gözyaşlarını, acısızını kimsesizliğini bilecek, kim?

annelerin, babaların, eşlerin acıları ne olacak ezanların ışığında? kalplerini kim onaracak, kim?

parçalanmış, dağılmış ailelerin, yüreklerin çığlığına ezan ne çare?
Biz, kısık sesleriz minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!

Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!

Mahyasızdır minareler süngü göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!

Bize güç ver cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!

Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!