bugün

Eli satırlı yerel kasapların felsefi olarak dahil olduğu akımdır.

Şöyle bir mantığı vardır:
Lan mına oim koca memlekette et fiyatları hala el yakıyor.
Kurban da geldi çattı.
Yedi kişi de girsen gene sana giriyor.
Koca reisler de kızıp kızıp eti ithal ediyor.
Bir danayınan geçinen mehmet emmide para bitiyor.
Ne yapacak o da gidiyor kasaba veriyor.

Efendiler son zamanlarda siyasetin bokunu çıkardığımız için götten ve memeden uzak farklı bir açılım yapma gereği duydum. Ortaya koyduğum bu yeni çözüm sürecinde, diyalog yollarını bir ineğin adım atarken bıraktığı tezeğin sıcaklığı gibi sıcak tutma gayretindeyim.

Nasıl bir memlekette yaşıyorsak hiç mi öngörüsü olup gelecekte milletin karnını doyuracak, cüzdanını ferahlatacak bir yatırım fikri ortaya atılmasın. Herşey koca inşaatlarla büyüyen bir Türkiye'yle malesef sağlanamayacak. Köylü hayvancılığı da, tarımı da bilinçsiz yapıyor. Köylü sadece köyde yaşamak zorunda kalan insanlarla boş. Gözü hep şehirdeki asgari ücrette köylünün. Köyde kazandıracak destekler ve keşiflerle uyandırılmadığı için hiçbir gelişim gösteremiyor. Besici desen bilincin bokunu çıkarıp hayvan sağlığının yanında insan sağlığını katlediyor.

Çare neydi? Bilinçlendirilmiş köylü müydü yoksa?

"Dana kaybetmektense, gelir seviyesi arttırılmış bir köylü olmayı tercih ederim."