bugün

cevabı kişilerin inancına göre değişen soru. şimdi benim açımdan cevap hayır. ben küçük yaşlarda kuran ilmi ile içli dışlı idim. bir gün aile sohbeti sırasında ortamda bulunan hoca olan akrabamız aleviliğin mezhep olmadığından söz etti. bende hangi mezhep geçerli dedim. ortamda derin bir sessizlik. sessizliği bozan anam başladı hak mezheplerini saymaya. ben şafi olmak istiyorum dedim. yok oğlum ne gerek var kal burada. hani dört mezhep haktı. kem küm. sen nerden çıkardın mezhepler yok diye. kuran da yazıyor dedim getirdim tek tek gösterdim. ee sen yanlış anlıyorsun bu ayetleri. neyi yanlış anladım gayet açık yazıyor mezhepler yüzünden müslümanlar birbirlerini öldürüyor siz hala mezhepleri savunuyorsunuz söyleyin bana peygemberimiz hangi mezheptendi. cevap yok derin bir sessizlik. sessizliği bozan babamın enseye attığı tokat oldu. iki kitap okudun diye alim mi kesildin başımıza çık lan odana. ondan sonra bu konuları konuşmamaya herkesin dini kendine lafını felsefe yapmaya karar verdim.
Dini yaşayış biçimine göre zaten belirli bir mezhebe mensup olunur.
Yüzyıllar geçtiği için bazı durumlarda görüş ayrılıkları meydana gelmiştir. Fakat bu genellikle siyasaldır. Hz. Ali yandaşları ve muaviye taraftarları gibi. Ama günümüdeki sünniler de Hz Aliyi sever. Muaviye de ileri geri konuşmazlar. bence doğru olan da budur. zira bazı şiiler hz. aişeye bile hakaret etmişlerdir.
Doğrunun tek olduğu yolundan çıkarsak. Ve mezheplerin içerisinde ayrılıklar olduğuna bakarsak. Hayır şart değildir. Dinen bir doğru varsa mezheplerin birisinde evet diğerinde hayır diyebiliyor. Peki bu kişi neye göre doğru veya yapmış olacak? Mezhebe göre mi, islamiyete göremi? Tabi ki islamiyete göre.
şart şurt değildir büyüüük büyüüük dedelerimizin siyasi mastürbasyonlarının ürünüdürler. takılmayın şunlara.
(bkz: Tabi lan manyak mısın)

Yoksa nasıl kavga edecek bu insanlar? Nasıl kutuplaştırılacaklar? Nefret tohumları nasıl atılacak sübyanların içine?