bugün

denizli anadolu lisesi'nin tombul yanaklı zehir matematikçisi. Kalemi üç parmağı ile tutmak gibi tatlı-garip huyları vardır.
en ciddi haliyle söylediği birtakım sözlerle bizi bizden alan sevgili hocamız. zehir zemberek sınav sorularıyla değil dalda belki de türkiye çapında pek fazla rakibi olmayan şahsiyet. simetri hastalığı olduğundan şüphelenilen, tek sorusu bir koca tahtayı kapladığı için nöbetçi öğrencilerin dersinde ortalama 17-18 kez tahta silmeye kalkmaları artık olağandan sayılmaktadır. sınavından yüksek alan öğrencilere kendisi bile uzaylı gözüyle bakmaktadır. ve hatta bu yıl sınav sonucunu öğrenmek için peşinde koşturan bir arkadaşımıza "bu öğretmenlik hayatımda ilk defa başıma geliyor." demişliği de vardır. ee o zaman da işin rengi değişir.

(bkz: işin renginin değişmesi)
denizli anadolu lisesinin vazgecilmez matematik ogretmenlerinden biridir. biz ogrencileri onu hep ciddi gorduk. espri yaparken bile o ciddiyet eksik olmamistir bir turlu. ve hep oyle hatrimda kalmisti kendisi. ta ki birgun babalik tarafini gorunceye kadar. konusma firsatimiz olmadi. ama o gun madalyonun arka tarafini hatirlatmisti bana.
o zamanlar o kadar kazik sorular soruyor diye az soylenmiyorduk. ama mumla ariyor insan bazen o kadar donanimli hocayi. universiteye geliyorsunuz bir yanda idealist hocalar ideallerinizi pekistiriyor obur tarafta da içi bombos olup bir orencinin suratina bakmayacak, selamini almayacak, odasina soru sormaya gittiginde ne istiyorsun diyecek kadar konusma ozurlu ve kompleksli hocalara docent diyorsunuz saygi duyuyorsunuz.
sozun ozu etinden sutunden misali bol bol yararlanilmasi gereken kiymeti bilinesi hoca. ozluyorum keratayi...
DAL denizli anadolu lisesi ın en sevilen matematikçilerindendir.*
neyse efenim bu ciddi görünen, dersinde çıt çıkmasın isteyen, konuşanları sürekli uyaran az biraz despot öğretmen , aslında dünya iyisidir , hiç kızamaz, en sinirlendiği anlarda bile kendini tutmayı başarmıştır vakti zamanında.

bir de bizim zamanımızda bir huyu vardı hala devam eder mi bilmem :sıranın yanlarına yere bırakılan çantaların aynı hizada olması gibi bir takıntısı vardı, hizada olmayanları düzelttirirdi hiç teklemeden. sınıftaki sevimli haşarılar kasten yamuk yumuk bırakırlardı çantalarını ki metin balın uyarsın!

bir de tabi sevimli tombul el parmakları vardı ki sosis mübarek.tebeşiri çok kibar tutup. usul usul tahtaya yazmaya başladığında, biz de sevimli parmakları seyre dalardık.