bugün

1451. gülün kulağına bir şey söyledi, güldürdü. taşın kulağına bir şey söyledi, akik ve maden haline getirdi.
1452. cisme bir âyet okudu, can oldu. güneşe bir şey söyledi, parladı.
1453. sonra yine güneşin kulağına korkunç bir şey üfler, yüzüne yüzlerce perde iner.
1454. o kelâm sahibi tanrı, bulutun kulağına bir şey okur; gözünden misk gibi yaşlar akıtır.
1455. toprağın kulağına ne söyledi ki murakebeye vardı, dalgın bir halde kaldı!
1456. tereddüt içinde kalan, hayretlere düşen kişinin kulağına da hak, bir muamma söylemiştir.
1457. bu suretle onu iki şüphe arasında hapseder. "ey yardımı istenen tanrı! şunu mu yapayım, bunu mu?" der.
1458. iki şıktan birini üstün tutar, üstün tuttuğunu yaparsa o da yine hak'tandır.
1459. can aklının tereddüt içinde bocalamasını istemezsen o pamuğu can kulağına tıkma,
1460. ki tanrı'nın o muammalarını anlayasın, gizlice ve açıkça söylenen sözleri idrak edesin.

devamı için:

(bkz: mesnevi 1461-1470)

bir önceki için: (bkz: mesnevi 1441-1450)