bugün

chp genel başkanı baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerin medyada yer bulmasıdır. çekimin gizli yapılması özel hayatın gizliliğinin ihlali olduğu tartışmasız olmasına rağmen medya kanalları bu görüntüleri yayınlamakta hiç bir beis görmemiştir. bunun yanında bir şekilde elde edilmiş bir bilgi var ise ve ilgili kişi kamuya mal olmuş ise bu bilgiye ulaşmada kamunun da hakkı olduğu tartışmasızdır. Fakat ceza kanunlarının kişiyi, hakkında hüküm verilene kadar masum olduğunu kabul etmesine ve yargıçların dahi o kişiye suçlu gözüyle bakmasını yasaklamasına rağmen medya bu hakkı nereden almaktadır?

deniz baykal ile ilgili bu haberin kamuya ulaştırılmasına rağmen, ilgililerin kişilik haklarını zedelemeyeceğimiz bir yol vardı diyebiliyorsak, medyanın kasketini önüne koyup düşünme zamanı çoktan gelmiş demektir.

(bkz: Medya Etiği)
Edit:

28 Şubat döneminde ismi geçenler şu aşamada örgüt kurma suçlamaları ile yargılanmaktadırlar ve medya o dönemde de aynı etik kurallarını ihlal etmiştir. Buna göre dahi medyanın iktidarla (hükümet demek istemiyorum) ilişkilerinde nerde duracağı konusunda şüphesi dahi olmaması gerekir. Medyanın iktidarla el ele vermesinin sakıncası, medyanın en azından otokontrollerle, halkın muhalif hiç bir bilgiye erişememesine neden olacaktır.

evet efendim 28 şubatta medyanın ve iktidarın tutumu yanlıştı, fakat bu yanlışı işleme sırası ve hakkı bize gelmiştir, diyebilir miyiz.
(bkz: medya etiği ve baykal ın görüntüleri)
(bkz: Yeter lan)
bu etik sadece baykal a işliyormuş bunu gördük.
keşke tüm komplolara aynı titizlik gösterilse dedirten bir tavır sergilendi.
28 şubat sürecinde, müslüm gündüz, fadime şahin baskınında hiç bahsedilmeyen etiktir.