bugün

Kofteburgerine yandigim kurulus. O ne guzel tat lan! Patates konusunda biraz daha iyi olabilirlerdi.
menüleri küçültüp, fiyatları ufaktan büyütüp bir de soslarını ücretli hale getirerek beni kendilerinden soğutmuş kuruluş.

zaten verdiğin soslar hem bit kadar hem de ne range sosun ne de buffalo sosun çok afedersiniz bir bk sosu değil.
üsküdar şubesi çalışanları tamamen skinin ucuyla iş yapan kuruluş... olay şöyle gerçekleşiyor:

bir adet big mac menü ve 2 tane tek tavuk burger sos olarak da buffalo sos istiyorsun, gelen sipariş, sıcak kola pipeti yok pakette sos yok peçete yok patates beklemiş bayat patates, tavuk burgerlerden birisi eksik big mac in içinde malzeme yok sadece köfte var... sipariş 30 dakika dendiği halde 40 dakkadan daha uzun bir zamanda geliyor.

geri arıyorsun şikayetini dile getirip siparişin yenisini istiyorsun bütün açlığına rağmen sakin kalarak... yeni siparişi alıp yine bir 30-35 dakika bekletiyorlar gelen siparişte yine bir tavuk burger eksik, kola hiç yok, sos hiç yok, sakinliğini yine koruyorsun küfür argo hiç bir şey yok paranın iadesini istiyorsun önce kırk dereden su getiriyorlar, biraz sesin yükselince kabul edip iade ediyorlar, sende 1 buçuk saate yakın aç kalmanın verdiği sinirinle baş başa kalıyorsun.

Lakin buna benzer şikayetler yukarıda da olmasına rağmen bu adamların bu kadar gevşek ve geniş takılması müşteri kitlesinin çok fazla oluşu günlük cirolarını sen ben rüyamızda göremeyiz, kısacası tuzları kuru... kötü davrandıkları tüketicileri kazanmak gibi bi dertleri yok bilinçli tüketici olduğumuz zaman bu muamelelerden kurtulacağımıza inanıyorum...
yumurtalı ekmek ye bundan daha iyidir.

bu kadar iğrenç sabah koyduğu yağ ile gece yarısı 3 de gelen müşteriye hizmet veren bir yer daha varsa borgır falandır herhalde.
Burger king i tercih ederim. Bikaus herşeyi daha kaliteli yapıyorlar
Kozyatağı metro şubesi haftaiçi öğle saatleri der kalabalık, kargaşa kavramına yeni bir tanım getiririm. Bütün plaza çalışanları orada. Kendini yenilemesi iyi olmuştur. Burger King den lezzet olarak iyidir. Hatalı sipariş alabilir eve kola isterken limonlu ice tea gelebilir. Çok önemli not: siparişte en az 2 kez "normal boy!!" deyin siz demezsiniz büyük boy getiriyorlar daha çok para alıyorlar.
patatesi güzel eti kötü olan restorant, net.
2.75 TL'ye orta boy filtre kahve içebileceğiniz mükemmel yer.
Double quarter pounder gibi hamburgeri olan mekan. Sadece bunu yiyin.
Burger King in iki menü kampanyalarına gereken zamanda karşı kampanya üretemediği için hitap ettiği kitleyi Burger King e kaptıran fast Food zinciri.
Tek yenilebilecek menusu bu olan yer.

görsel
Big mac'e deli fiyatlar isteyen fast food şeysi.

4 lira daha koyup carl's jr.'dan portobello yersin amk. Hiç değilse ekmeğin arasında güzel bir şeyler olur.
Uzak durulması gereken bir mekan..
Tesadüfen önünden geçerken 9.95 tl'ye iki tavuk burger, iki büyük patates ve iki büyük içecek verdiğini gördüğüm fast food şeysi.

Abi bundan at da çıkar eşek de. Normal yani.
Tavukla buffalo sos
PAtATESLE ranch sosunun GITTIGI fast foodcu.
(bkz: filtre kahve) si mükemmel olan (bkz: fast food) markası.
(bkz: dark roast) yani koyu kavrulmuş (bkz: arabica) çekirdekleriyle yapılır. 300 ml. lik büyük boy fiyatı 3.25 TL olan makul fiyatı da cezbeder insanı.

--spoiler--
reklam gibi oldu ama söyleyeyim ne bir mac donald's çalışanı ne de bir destekçisyim. sadece (bkz: sertbirkahvesevenadam) ım.
--spoiler--
Burada çalışan Arkadaşlarımın hiç tavsiye etmediği fast foodçu.
Güzel olmayan hamburger, şişirilmiş patates, ayrıca güzel kampanyaları olmayan fastfoodçu.

Burgerkingle kıyaslamak büyük bir hatadır.
sipariş tepsilerini dj setine dönüştürmüşler, müzik yapıyorsunuz. böyle de enteresan hamburgerci.

http://goo.gl/v0HsAH
görsel
siktir et abi muhattap olma sen de şunlarla ya.
"fastkanser" zincirlerinden biri. bu vb yerlerden yememenizi tavsiye ediyorum.
hala burada yemek yiyen enayi var mı çok merak ediyorum doğrusu. 15-20 liraya çük kadar menü yiyeceğinize, gidin kasaptan 10 liralık kıyma alın, sebze falan alın, ne bileyim patates falan alın götürün verin annenize, güzel kıymalı bi sebze yemeği yapsın. yanına da pilav ohh... veya ne bileyim, soslu tavuklar var güzel kemiksiz. yanına da güzel bi göbek alın, domates falan, başınızda ananız da yoksa misal veya yemeğinizi yapacak bi sevdiceğiniz yoksa, oturun kızartın tavukları, salatanızı yapın, zıkkımlanın abi. sağlıklı yemeğin tadını çıkarın, yemek yerken içinizde şüphe olmasın. eğer böyle yapmazsanız boku yersiniz söyliyim.

neden mi?

bundan 5 sene önce falandı, öğleden sonra civarı, felaket acıkmışım, izin günüm evde kimse yok, zaten evde biri olsa hayatta söylemem dışardan, evdekilere de söylemek icap eder çünkü, sonra girer köküyle. herneyse; düşünüyorum ne yesem acaba diye, bi yandan da götümü kaşıyorum. nette bakınıyorum google'a yazıyorum "ne yesem lan google bi tavsiye ver" diye. bütün yollar mekdanısa çıkıyor. menülere baktım falan, bi menüyle göz göze geldik.

dedim aha yıllardır aradığım aşkı galiba sonunda buldum...

adı double quarter pounder idi. gözleri koyu kahverengi, saçları sırma, bol peynirli, turşulu, kısacası tam aradığım şeydi. hemen sipariş verdim, seçeneklerden en bol ekstraları işaretledikten sonra kendimi psikolojik olarak ilk randevumuza hazırlamak için evde volta atıp sakinleşmeye çalışıyorum. hani bilindik menüymüş normalde ama ben bilmiyorum tabii, dışarıdan yemek söyleyen biri değildim çünkü.

40-45 dk sonra falan zil çaldı... bizim sipariş geldi, aşırı heyecanlıyım. eleman merdivenlerin aşağıdan kafayı uzattı, gel dedim birader burası. elinde double'ım ağır ağır çıkıyor merdivenleri, geldi. eleman bana bakıyor, ben elindeki pakede. suratında da "ağzının tadını biliyosun şerefsiz" ifadesi var. uzattım parayı, üstünü almıyo musunuz dedi. kalsın birader ayağına sağlık dedim. geçtim içeriye.

elimde paket, bi mutfağa bakıyorum bi salona. nerde yesem acaba diye. görmemişliğin vücut bulmuş haliyim. felaket şımarığım. neyse oturdum mutfağa, açtım pakedi. bi patatese abanıyorum, bi double'nin dışarıya taşmış köftesinin köşelerini kemiriyorum, gözler kan çanağı oldu, yanaklarım kıpkırmızı, nefes almadan yiyorum amk. arada koladan yudum alıyorum falan, sonra birkaç saniyelik özlemin ardından yine abanıyorum double'ye...

yemek bitti, doydum ama yine de kafamda soru işaretleri mevcut. karın doyunca cepten giden parayı düşünmeye başladım, paranın üstünü elemana nasıl verdiğim, hangi psikolojiyle o para üstünü almadığım geldi aklıma. sonra menüye suç atmaya başladım; "lan amk bu kadar paraya bu muydu yani değmezmiş ya pff" yaptım. ama aşık da olmuştum lezzetine. felaket bi tadı vardı, yerken insan dertlerini unutuyordu. işte ilk tanışıklığımız böyle başlamıştı double'la ve bu lezzeti bana sunan pezevengiyle, yani mekdanıs'la.

uzatmalı ilişkimiz yaklaşık 1 sene falan sürdü. gizli gizli iş çıkışları mekdanıs'ta yiyip, oturup bi güzel zıkkımlanıp eve öyle gidiyordum. içindeki bi madde, adı her ne ise artık bana o parayı sikeee sikee verdiriyordu. artık iyice yemeyi sıklaştırmaya başlamıştım ve kısa bir sürede kilo almaya başladım. vakti zamanında kilo almak için balık yağları içen bir kardeşiniz olarak, bu meretin nasıl böylesine kısa bir zaman dilimi içerisinde kilo aldırdığını merak ededurayım, kilosunu geçtim nefes darlığı da baş gösterdi bende. koskoca adamda sivilce mi ararsın, can simidi gibi göbek mi ararsın, nefes darlığı mı ararsın, hepsi 1 senede oldu amk.

velhasıl bu meretle ilk tanıştığım zamandan yaklaşık 1 sene sonra falan bir gün yine evde tekken sipariş verdim. her zamanki gibi oturdum yedim. bu sefer hem yalnızım hem de çıplağım ama. yaz ayıydı fena sıcaktı çünkü altta baksır var sadece. siparişi kapıdan sadece kolumu kullanarak aldığımı hatırlıyorum. vücudumun geri kalanı kapının arkasındaydı. ver parayı al double'ı. hikmet bu ya; meğer son siparişim olacakmış...

derken aradan bi 5-10 dk falan geçti... fenalaştım...

nefes alamıyorum bildiğin, midem mi desem göğsüm mü desem kalbim mi desem, tuhaf bi sıkıntı. ölüm korkusu bastırdı bi anda, volta atıyorum evde hızlı hızlı açılayım diye, yüzüme su falan çarptım ııh yok daha da fenayım. salondaki koltuğa uzandım, ihlas suresini okuyorum allah yardım etsin diye ama benim gibi şımarık bir öküze allah yardım eder mi? o an ecel korkusuyla aklıma nasıl böyle bir durum için dua edilir ki soruları geliyor. sen hem mekdanıs'tan köpek gibi evde kimse yokken gizli gizli menüler söyle, otur zıkkımlan ondan sonra da altta sadece don utanmadan allah'a dua et...

iyice fenalaştım...

ulan diyorum ambulansı arasam rezil olurum. aslında alakası yok ama o an öyle düşündüm nedense. adamlar sorucak "neden böyle oldun" diye, ben de dicem ki "mekdanıs sölemiştim, yedikten sonra böyle oldum" adam gülmez mi? gülmez amk ama o an öyle düşünüyor insan...

başım dönmeye başladı iyice, resmen bağırsaklarım ağzımdan çıkacak o haldeyim. gittim tuvalete hemen (bi filmden aklıma kalmıştı) son derece tecrübesiz ve amatör bir biçimde elimi soktum ağzıma, kusmak için parmaklarımı boğazımda gezdirdim. abi bir kusmuşum, yemin olsun resmen yemyeşil... sanki kaplumbağa yemişim öyle iğrenç bir şey.

açtım musluğu kafamı soğuk suya soktum, kendime geldim. kafamı havluya sarıp oturdum tekrar mutfağa. menüden arta kalanlara baktım, birkaç tane patates kızartması kalmıştı, "kesin köftesinden zehirlenmişimdir patates dokunmaz" deyip utanmadan o kalan patatesleri yedim ve o yediğim patatesler, dışarıdan yediğim son şeylerdi. bir daha asla güvenmediğim yerden yemek siparişi vermedim. mümkün mertebe dışarıdan yemek yemedim. hele ki mekdanıs... tövbe ettim.

o gün bugündür mekdanıs gördüğüm zaman içimden söverim. çünkü bu adamların sattığı şeyler bildiğin zehir. etin ne eti olduğu belli değil. bazı kafası güzel arkadaşların mekdanıs'ı savunduğuna çokça şahitlik etmişimdir.

"olur mu öyle saçmalık yaa bu adamlar uluslararası bi şirket, hiç bilinmedik şeyi koyarlar mı etlere" kafasını yaşıyorlar.

koymazlar mı amk. öyle de bi koyarlar ki, a.ına bile koyarlar adamın. ölüyordum lan. bildiğin ölümle cebelleştim.

yemeyin sakın, yedirmeyin. ev yemeği candır. yemin ederim dünyanın tüm güzel menülerini bir araya getirin, sağlam bi menemenin yerini tutmaz. emin olun bundan. menemen dedim de bak fena fikir geldi aklıma; mcmenemen diye zincir mi kursak acaba? onursal başkanımız da steve mcmanaman olur. menemen her daim yenir, cirosu sağlam olur. sucuklu, kıymalı, pastırmalı, peynirli, sade... bir sürü çeşit yaparız.

şaka bi yana yemeyin lan! valla yemeyin.
süper hamburgerci.

burada bi menüye 20 lira vereceğinize alın 10 liralık kıyma biraz da sebze annenize verin kıymalı sebze yemeği yapsın. çünkü beylikdüzü'de otururken taksime gezmeye gidince anne de mutfak tezgahıyla falan geliyor tramwayla füniküler ile taksime. acıktığınız anda arkadaşlarla mc donaldsa gireceğinize toplayın parayı alın malzemeleri gidin galatasaray lisesinin orada yapın yemeğinizi. sizce de çok mantıklı değil mi kardeşim? kazıklanmayın bunlara.
Burger MC donalds yerine nedense hep iskenderi pideyi tercih ediyorum. Arkadaşlar çok ısrar etmedikçe ( bok var amına koyım sanki neyine ısrar ediyonuz) gitmem de kolay kolay.