bugün

Yıllar geçse de unutulmayacak ufak detaylardır.
Ilk oyuna bakarsak;
-satanistlerin mekanında adamın birini molotof ile yakıyorlardı. Siz de tepeden izliyordunuz.
- captain baseballbat boy Karikatürleri.
- düşmanın Max payne'i fark edince "it's payne. Get him/ kill him" gibi tepkileri.
- barmene oral seks yapan kadın (zamanında ergenliğin getirdiği duygular sayesinde unutulmadı)
- metroda diğer parmaklıklı kapının arkasında Alex'in vurulması ve bir şey yapamamak çok koymuştu.
- o kan izlerini bebek ağlamasını dinleyerek izlemek
- pembe dizi izleyen kötü adamlar çok hoştu. Biraz beklerdim bazen son keyiflerini yaşasınlar diye.
- lokantada tuzağa düşüp o yangından kaçmak çok zordu.

Ikinci oyuna gelirsek;
- inşaatlı bölümde mona ile oynamak keyifliydi. Ama max'in kıçını kurtarmak zordu o bölümde.
- vinnie gognitti' nin aşırılık derecesine kaçan captain baseballbat boy fanatikliği. Ama eğlenceliydi tabii.
- bir yerde Max yanında 3 adamla birlikte ilerliyordu. Ne güzel beraber hallediyorduk ama bir yerden sonra satıyorlardı ibneler.
- oyun sonu spoiler oynamayan bakmasın bu maddeye.

"mona'nın ölümü çok sarsmıştı sonda. "

- Max payne'in evinde saldırıya uğraması. Bir huzurlu uyku vermemişti ibneler max'e.
- en Güzeli de karakolda pizzacının ve Karısının adama komplo kurduğunu anlattığı hikaye. ingillzcesi olanlar baksın. Oldukça keyifli bir hikaye.
http://m.youtube.com/watch?v=NUzyCNlZIWI
Üçüncü oyuna gelirsek onu sevemedim maalesef.
Haydarinda rinda rinda rinanay...
Max payne'in matrix havasında sağa sola ağır çekim uçarak yaptığı atışlar.
Matrixten araklamalar. .
-Late goodbye şarkısı
-max'in rüyaları
-Mona
-baseball batboy mu öyle bi herif vardı, mal geberip sinir ediyodu insanı.
birinci oyundaki o müthiş karanlık atmosfer. o gotik havanın bünyeme yaşattığı hazzı başka ne bir oyunda ne de filmde bulabildim. bu konuda tavsiyelere açığım.

ikinci olarak hikayeyi çizgi roman tekniğiyle vermesi. diğer oyunlarda görülmeyen bir özelliktir bu . sırf o sahneleri tekrar tekrar görmek için bile oynayabilir insan.

üçüncü olarak o müthiş senaryosu. ailesinin intikamını alırken adeta siz de kendi yaşamınızdaki olumsuzlukların intikamını alır gibi olursunuz. bu yüzden bunaldığım zamanlarda açarım max payne ni rahatlarım. adeta antidepresan işlevi görür.

geri kalan her şeyi harfi harfine hatırlarım zaten. karakterleri, bölümleri adeta beynime işlemişim.
görsel
unutursak kalbimiz kurusun.
karısının ve çocuğunun intikamını almadan dakikalar önceki hali.

görsel
'a million dollar question' bölümü. o bölümde hastahaneyi basıyorduk. ve bize burada ne yapıyorsun diye soruyorlardı, ki anlaşıldığı kadarıyla karakterimizde bunu bilmiyor ve üstüne düşünmekle yetiniyordu.
ekşi sözlükten çalınan bir başlık daha.
Pezevenk vladimir lem'in sözleri.
(bkz: have no fear vlad is here)
kabus bölümüdür, uzun kanlı bir yol ve bebek ağlaması... dünya yansın diye isyan ettiren ve ağlamamak için kendimi zor tuttuğum anlar...