bugün

teyzelerdir.
böyle geçip karşılarına seyrediyorum bu teyzeleri. bence her masaj koltuğunun karşısında onları rahatça izleyebilmek için birer sandalye olması gerekiyor. işlerine gelmedi mi "ay ben yaşlıyım evladım" demesini bilen ama 30 tane poşeti cyborg gibi taşıyan bu teyzeleri, sabbbbbahtan akşama kadar alışveriş merkezlerini fink atmaktan dolayı hamlamış kaslarını dinlendirirken izlemek ne kadar süper bi duygu bilir misiniz? hep böyle onları izlerken dalmış bi vaziyette buluyorum kendimi. gözlerini kapatmış, ayırmış bacaklarını otururken diz kapağının altında rulolanmış kalın çorabını görüp hisleniyorum, annanemi hatırlatıyolar bana çünkü.

az önce bi sakız almak için gittiğim dev alışmerkezinde yine bunlardan bi tip vardı, o kendileri için sihirli ve de derin zevkler yaşatan masaj koltuğunun üstünde. epeyce bi süre dikilip karşısına seyrettim onun kendinden geçmesini. fakat bi gariplik olduğunu sezmek ve de etraftan sapık damgasını yememek için 3 dakikadan fazla beklememek lazım olduğunu okumuştum gazetelerden. usulca sokulurken yanına, poşetlerini çalacağım sanıp açtı gözlerini. heyecanlanmıştı, gözlerimin ona dikilmiş olduğunun farkındaydı;

-nabıyon teyze sen burda 5 dakikadır.
+oturuyorum evladım görmüyor musun?
-kaç dakika çalışıyo bu koltuk böyle?
+bilmiyorum evladım, ne istiyorsun, ne çalışması?
-sen para atmadın mı buna?
+ay ne parası evladım, oturamaya da mı para vericez artık. satılık mı bu, sen mi satıyosun

baktım ki bu teyze acemi, çalışması için gerekli parayı salıverip koltuğa, geçtim yine karşısına. ciyak ciyak bağırmasını izlerken, bir kez daha şükrettim allaha. şükürler olsun ki sana, ülkemde eğlence hayatı bu kadar ucuz.
her ne teyzesi olursa olsun hepsinin ellerinden öper, varlıklarıyla beni dünyanın en mutlu insanı yaptıkları için de teşekkürlerimi bi borç bilirim. allah hepinizden gani gani razı olsun.
(bkz: vibrasyonun etkileri)
(bkz: mutlu sonla biten masaj koltuğu)