bugün
- diamond tema hakkında soruşturma açılması8
- kıbrıs ismailağa cemaati sayesinde alındı13
- michy batshuayi17
- bı erkeğin sevdiğini anlamanın yolları12
- anın görüntüsü23
- islamı tartışamamak17
- cehaletle mücadele etmek16
- oktay kaynarca'nın türkiyeliyim açıklaması23
- antalya daki engelli çocuğa toplu tecavüz18
- bik bik'in kurban etlerini buzdolabında saklaması9
- dekolte memeye bakan kişinin aklından geçen15
- manyak olmaya karar verdim17
- ne zaman evleneceksin diye soran akraba13
- salda gölü'nün son hali13
- sağlığı etkileyen en temel faktör13
- izmirli sude vs karslı rojda10
- sözlükteki en iyi 15 yazar9
- 10 ayda evlenen insanlar8
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var20
- arda güler14
- nervionun kedisi9
- erkeklerde meme ne işe yarıyor sorunsalı10
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı17
- türkiyeyi mülteci kampına dönüştüren abd17
- geniş kalçalı kadın ahlaklıdır25
- karizma10
- sözlükteki elit yazarlar20
- türk mü türkiyeli mi sorunsalı9
- okula gitmeden yüzlük karne alan afgan ve suriler18
- evlenmeyenlerin seks yapmadan ölüp gitmesi12
- atatürk kafir cumhuriyetini ilan etti11
- ups boobs beni favladı'ne yapmalıyım17
- knowledge13
- 18 haziran 2024 türkiye gürcistan maçı36
- rus sovyet düşmanı amerikancı kemalistler11
- kocam boşalacağı esnada geliyorum bacanak dedi16
- diamond tema28
- kimsenin saraca'nın doğum gününü kutlamaması21
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi8
- kabataş yalanı9
- içsel yolculuk enerji frekans 69 bin lira19
- vladimir putin11
- diamond tema için yakalama kararı17
- ben bu yazıyı sana yazdım9
- millet öğle yemeğine çıkarken yeni uyanan tipler9
- true bir martı olsa olacaklar9
- thusneldaa12
- saraca silsüpüroğlu15
- diamond tema'nın arnavutluğa kaçması9
- ülkesi savaştayken başka ülkede keyif süren kansız9
abi gerçekten boşa yaşıyoruz ya bu filmle onu öğrendim. doğa ile iç içe yaşayamadıktan sonra hayat boşşş...
çok boş film. köy hayatını ütopik anlatıyor. ben de bir köylü çocuğu olarak arzide anamızın sikildiği günleri hatırlıyorum. öyle ki hastalandığımda bile ama şu iş bitsin diye hastaneye gitmedim. sonra motorla ayağım da kestim ve kanı önlemek için ayağımı sıkıp kendi kendimi tedavi ettim.
öyle tavuktan çıkan yumurtayı almaya benzemez köy hayatı. köy hayatı şehir hayatından bile zordur. herkes haddini bilecek.
öyle tavuktan çıkan yumurtayı almaya benzemez köy hayatı. köy hayatı şehir hayatından bile zordur. herkes haddini bilecek.
On yargiyla izlemeye başladığım ama izlerken bolca güldüğüm,cok beğendiğim film.
Birde bir şeytan tüyü var soylediklerinde tasi tarağı topla git gidebildigin kadar buralardan kafasına sokuyor insanı.
Ben senin ananın feysine girip beğendim yazsam babana ayıp olmaz mı?
Birde bir şeytan tüyü var soylediklerinde tasi tarağı topla git gidebildigin kadar buralardan kafasına sokuyor insanı.
Ben senin ananın feysine girip beğendim yazsam babana ayıp olmaz mı?
Pek de tutmamış üçüncü sınıf yerli bir film. gazetelerin boktan pazar ilavelerini yazan burjuva çocuklar bu filmi "köy devrimi" diye nitelendirip övüyorlardı...
neymiş efendim? Bu, "istanbul'u terk edip köyde huzura kavuşma" devrimini anlatan bir filmmiş. yemin ediyorum götümle gülmekten, ağzımla gülmeyi unuttum... o kadar yavan artık her şey bu ülkede!
Filmde Mustafa Ali diye bir adam var, felsefe mezunuymuş, elbette uzun sakallı. Çökertme'de ıssız bir kulübeye yerleşiyor (oralarda ıssız noktalar kalmışmış meğer!), doğayla iç içe yaşıyor, eh, bol bol da kitap okuyor.
Mustafa Ali (filozof olduğunu sanan amca) orada "arazi sahibi".. Yani tuzu kuru... Varlıklı... Ve de "çalışmaya" karşı. Evet, çalışmamanın felsefesini ve edebiyatını yapıyor. Bu solculukmuş(!)
Arazisini satın alıp oraya otel yapmaya, yani işe yarar hale getirmeye, değer üretmeye çalışan işadamı Cavit'e de bol bol "çift sarılı köy yumurtasının, kütür kütür hıyarın, mis gibi domatesin, billur gibi zeytinyağının" erdemlerinden söz ediyor. Filmin sonunda elbette Cavit de ona katılacak, otel yapmak gibi "pis kapitalist" işlerden vazgeçecek...
Bu dandik film başlığında neden paragraf paragraf yazı yazıyorum?
Bu saçmalığı "solculuk" sanan dangalakları uyarmak için...
Çalışmayacaksın (ama arazilerin olacak tabii), yan gelip yatacaksın, sana filozof diyecekler.
Arkadaşlar, "köye dönüş" özlemi, faşist bir hayaldir!
Alman faşistleri, özellikle tavuk çiftliği işletmeciliğinden gelen Heinrich Himmler, başta Berlin olmak üzere büyük şehirleri hiç sevmezlerdi, kadının evinde oturacağı gibi köylünün de köyünde kalacağı bir çeşit "kapitalizm öncesi düzen", bir çeşit "yeniden üretilmiş Ortaçağ" hayal ederlerdi...
Köylünün köyünde kalacağı mı? (ismet Paşa'nın kulakları çınlasın)
istanbul'u terk edip Bodrum'a (neden ille Bodrum'a?) yerleşme hayali de, çok uzun süre, kendini solcu sanan Türk haybecilerinin zihinlerini süsledi. Kısa yoldan "hayattan kaçmaya" çalışan her küçük burjuva, günün birinde oralarda "bar açma" umuduyla yaşadı. (Neden kuru temizleyici değil?)
Kös kös geri dönenler oldu. Çökertme'nin mis gibi kebabıyla iş bitmiyordu. Eşkıya Halil'i jandarmaya kurşun attığı için devrimci sanıp, "arkadaşım ibram Çavuş Allah'ıma emanet" dizesini de "arkadaşım ibram Çavuş yoldaşlara emanet" yaparak dumanlı kafayla türkü söylemek, ancak yazın oralara aşk yaşamaya gelen bunalımlı kadıncağızları etkileyebilirdi...
Mandıra haybecisi, gel bak, bizim piyasada deniz otobüsü iskelesine ve metro istasyonuna karşı çıkıp "buz gibi kuyu suyuyla sulanmış Langa bostanı hıyarını" özleyen kızlar var, seni tanıştırayım istersen...
Yumurtayla zeytinyağını da Migros'ta satıyorlar gayet kapitalist bir şekilde. Eline "saman yapışmış tavuk dışkısı" bulaştırarak mutluluk aramana gerek yok...
neymiş efendim? Bu, "istanbul'u terk edip köyde huzura kavuşma" devrimini anlatan bir filmmiş. yemin ediyorum götümle gülmekten, ağzımla gülmeyi unuttum... o kadar yavan artık her şey bu ülkede!
Filmde Mustafa Ali diye bir adam var, felsefe mezunuymuş, elbette uzun sakallı. Çökertme'de ıssız bir kulübeye yerleşiyor (oralarda ıssız noktalar kalmışmış meğer!), doğayla iç içe yaşıyor, eh, bol bol da kitap okuyor.
Mustafa Ali (filozof olduğunu sanan amca) orada "arazi sahibi".. Yani tuzu kuru... Varlıklı... Ve de "çalışmaya" karşı. Evet, çalışmamanın felsefesini ve edebiyatını yapıyor. Bu solculukmuş(!)
Arazisini satın alıp oraya otel yapmaya, yani işe yarar hale getirmeye, değer üretmeye çalışan işadamı Cavit'e de bol bol "çift sarılı köy yumurtasının, kütür kütür hıyarın, mis gibi domatesin, billur gibi zeytinyağının" erdemlerinden söz ediyor. Filmin sonunda elbette Cavit de ona katılacak, otel yapmak gibi "pis kapitalist" işlerden vazgeçecek...
Bu dandik film başlığında neden paragraf paragraf yazı yazıyorum?
Bu saçmalığı "solculuk" sanan dangalakları uyarmak için...
Çalışmayacaksın (ama arazilerin olacak tabii), yan gelip yatacaksın, sana filozof diyecekler.
Arkadaşlar, "köye dönüş" özlemi, faşist bir hayaldir!
Alman faşistleri, özellikle tavuk çiftliği işletmeciliğinden gelen Heinrich Himmler, başta Berlin olmak üzere büyük şehirleri hiç sevmezlerdi, kadının evinde oturacağı gibi köylünün de köyünde kalacağı bir çeşit "kapitalizm öncesi düzen", bir çeşit "yeniden üretilmiş Ortaçağ" hayal ederlerdi...
Köylünün köyünde kalacağı mı? (ismet Paşa'nın kulakları çınlasın)
istanbul'u terk edip Bodrum'a (neden ille Bodrum'a?) yerleşme hayali de, çok uzun süre, kendini solcu sanan Türk haybecilerinin zihinlerini süsledi. Kısa yoldan "hayattan kaçmaya" çalışan her küçük burjuva, günün birinde oralarda "bar açma" umuduyla yaşadı. (Neden kuru temizleyici değil?)
Kös kös geri dönenler oldu. Çökertme'nin mis gibi kebabıyla iş bitmiyordu. Eşkıya Halil'i jandarmaya kurşun attığı için devrimci sanıp, "arkadaşım ibram Çavuş Allah'ıma emanet" dizesini de "arkadaşım ibram Çavuş yoldaşlara emanet" yaparak dumanlı kafayla türkü söylemek, ancak yazın oralara aşk yaşamaya gelen bunalımlı kadıncağızları etkileyebilirdi...
Mandıra haybecisi, gel bak, bizim piyasada deniz otobüsü iskelesine ve metro istasyonuna karşı çıkıp "buz gibi kuyu suyuyla sulanmış Langa bostanı hıyarını" özleyen kızlar var, seni tanıştırayım istersen...
Yumurtayla zeytinyağını da Migros'ta satıyorlar gayet kapitalist bir şekilde. Eline "saman yapışmış tavuk dışkısı" bulaştırarak mutluluk aramana gerek yok...
üzücü olan ne biliyor musunuz.
bu şekilde insanların yaşam tarzını eleştiren , hayatın gittikçe sıradanlaştığını anlatan bir filmin oyuncuları filmde anlatılan bu saçma yaşam tarzı içinde yaşıyor.
kaçış yok diyorum yani. illa ki bir insan düzene girmek , saat 8 de kalkıp sevmediği işine gitmek zorunda.
kurallar bizi ele geçirdi.
bu şekilde insanların yaşam tarzını eleştiren , hayatın gittikçe sıradanlaştığını anlatan bir filmin oyuncuları filmde anlatılan bu saçma yaşam tarzı içinde yaşıyor.
kaçış yok diyorum yani. illa ki bir insan düzene girmek , saat 8 de kalkıp sevmediği işine gitmek zorunda.
kurallar bizi ele geçirdi.
entryleri baştan sona okudum da ne çok kapitalizm meraklısı varmış böyle. adamlar bu ütopya ya diye karşı çıkıyor. ütopya olabilir ama izlerken hiç hayat gerçekten orada anlatılıdığı gibi olsa diye düşünülmedi mi? hastanesi ücretsiz olsa, veterineri ücretsiz olsa, gerçekten çalışmak zorunda olmasa. insanoğlu günümüzden önce sadece hayatta kalmak için çalışır, avlanır, eker, biçermiş. şimdi hayatta kalmak için belki de günün yarısını harcıyor. sadece hayatta kalabilmek için. bu filmi izleyipte aktarmak istediğine laf eden benim gözümde bunlara sahip olmayı hayal bile edemeyen hayal yoksunu kölelerdir.
kahvedeki dayıları temsil ediyor galiba.. allah allah..
bu konuda kahvehanelerin sesi olarak erector kardeşimizi açıklama yapmaya davet ediyorum..
bu konuda kahvehanelerin sesi olarak erector kardeşimizi açıklama yapmaya davet ediyorum..
şu an da kanal d de tam 30 kez gosterilmiştir ama her defasın da ilk kez izlemiş tadı veriyor. müfit can saçıntılının ve tüm ekibin emeğine sağlık.
(bkz: şenol güneş)
Bomboş felsefesi olan vasat film. Gerekenden fazla üretmeyin falan filan. Hadi abi yormayın insanı.
güncel Önemli Başlıklar