bugün

mahalle takımlarının vazgeçilmezi, mahalle kalecilerinin korkulu rüyası, mahallenin irfan abisidir. beton sahada kullandığı halı saha ayakkabılarının içine bir çorap giyer ve üzerine yemyeşil konçunu eşofmanın üzerinden diz kapağına kadar geçirir. bir elinde marlboro sigarası diğerinde doğan görünümlü şahin'in anahtarı, sağ kolunda çağma rolex sahaya önce göbeği ardından da geri kalanı olmak üzere emin adımlarla girer. takımına iki kaş göz hareketi ile mevkilerini anlattıktan sonra sahanın - ve ya betonun- 100 metreden yakın olmak üzere etrafından geçen tüm dişi varlıklara bir kesik atar. maç başladığında sol bekten yaptığı bir iki bindirmeden sonra tıkanan abimiz artık defansa dönemez ve ileride top beklemeye başlar. fakat kollektif futbol anlayışından kopan takım kaptırdığı her topta sol kanattan akın akın atak yemeye başlamaktadır. yapılacak tek şey vardır. irfan abiye gelen ilk topta arkadan gelen sert müdahaleyle abimiz kendini yerde bulur.

"oha la çekil fağul!"

nidalarıyla sahayı inleten abimiz topu barajın yakınlığına göre geri çekerek istediği noktaya getirir.

-irfan abi çok gerilmedin mi abi? ortasahaya geldin abi?
+la oğlum abanmıycam teknik vurcam.
-abi bacaklarını açmana gerek yoktu. abi çok açtın yav ronaldo gibi durmuyo sende.
+izle bağ izle öğren oglum.

uzak mesafeden yaptığı etkili vuruşlarla mahallede ün salan irfan abimiz "burun tekniği" ismini verdiğimiz kendine has tekniği bir kez daha sergileyip arkadan geçen yaşlı teyzenin kafasında topu patlatır.

"deyze n'apıyon maç yapıyoz burda?"

gibi savlarla kendini haklı çıkaran irfan abimiz 9 numaralı, ismi hiçbir zaman öğrenilemeyen takımın formasını çıkartıp imzalayarak teyzeye verir.

gelecek maçlarını bekliyoruz irfan ağbi. camda yine seni izliyor olacağım.
(bkz: fahriye abla)