bugün

woody allen'in 1975 tarihli filmi. napolyon'u oldurmek icin yola cikan bir rustur filmde. ayrica diane keaton'da rol almistir. filmin sonlarinda bir espri var, iki gun guldugumu hatirliyorum.

--spoiler--
boris grushenko hapisteyken, babasi ya da anasi bir yakini gelir, o yokken etrafta ne oldugunu anlatir. aralarinda su diyalog gecer.
-raskolnikov napiyor baba?
-ya sorma o da kendini kaybetmis, su tefeci kadini oldurmus, hapiste simdi.
-hadi ya..
--spoiler--
diğer woody allen filmlerine benzer tarzda bi film. ölümü, tanrıyı, aşkı sorgulayan yönleri mevcut.Ayrıca dikkatli izlendiği takdirde bir çok göndermenin yeraldığı görülüyor.Eğlenceli, izleyiciyi yormuyor.tavsiye edilir.*
Woody Allen'in ilk dönem filmlerindendir. Napolyon'u öldürmeyi planlayan bir rus gencinin macerası gibi görünür . Rus edebiyatına ciddi göndermeler içeren filmde Allen, aşk ve ölüm duygusunu irdeler. Aşka bakışındaki abartılı mizah ve zaman zaman moden toplum ilişkilerinden alınmışa benzer diyaloglar ön plana çıkar. Filmin tarihi örgüsü yok gibidir. Aslen mizahı, tarihin içinden günümüz toplumuna taşır. Filmde öyle komik sahneler vardır ki kahkaha atmadan durmak mümkün değildir. Filmin kahramanı Boris'in aşk konusundaki karamsar tavrı, modern yaşamı anlatan filmlerdeki mutsuz insan tiplemelerinden pek de farklı değildir. Diana Keaton'ın da zaman zaman safça diyalogları akışı hızlandırır niteliktedir. izlenmelidir mutlaka. Üstattır her şeydir.
(bkz: love is dead)
neredeyse gönderme'siz tek bir sahnesi bile olmayan film. sırf bu filmdeki göndermelerin muhatabı olan eserleri okuyarak, izleyerek, dinleyerek, yiyerek (yiyeceğe bile gönderme var lütfücüm, aklın çıkar!) minimal çaplı bir entelektüel olunabilir. evet. iddialıyım. bizzat deniicem. sonuç olumsuz olur ise lafımı yerim. haa, diyelim ki, işlem başarılı oldu. iddiacımız entel de oldu. peki bu oporçünizmle adam olabilir mi? portakal. ordakal.

bu arada diane keaton için +15'lik bir parantez açmak istiyorum. (woody abi ile yan yana durup, iç sesleri ile konuştukları sahne özelinde... olağanaltı hüzünlü bakışlarıyla saçlarını okşamak arzusu uyandırabilirken aynı zamanda hemen saniyeler sonra vahşi dudakları ve delici bakışları ile insanı tahrik etme yeteneğine sahip bir oyuncu, bir dişi. fena bişi. imiş.)

filmden:

- tanrı bizi test ediyor!
+ test ediyorsa neden yazılı olarak yapmıyor?

"hayat hakkında bir tek şey öğrendim. insanlar beden ve akıl olmak üzere ikiye ayrılıyor. akıl bütün asil emelleri kucaklıyor. şiir gibi, felsefe gibi. ama bütün zevki beden yaşıyor. bence en önemli şey acımasız olmamak. eğer bir tanrı varsa onun kötü biri olduğunu sanmıyorum. ancak temelde pek başarılı olmadığını söyleyebilirim."

şahane bir film diyebilirim, şahaneden daha lezzetli bir sıfat bulamazsam.
--spoiler--
+ woody new yorker olmadan antimilitarist bir rus olarak da eğlenceli.
+ diane keaton çok güzel. woody yi laf ebeliğinde geçen tek kadın.
+ göndermeleri yazmaya başlamamak gerek.
+ azrail ile woody nin ayni karede olduğu efsane sahneler bu filme ait. Hele azraille göbek atışı yok mu * *
--spoiler--
max wallace ve ian halper'in araştırmalarını paylaştığı, kurt cobain ölümünün intihar değil cinayet olduğunu iddia eden kitap. (bkz: http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=93304)
ayrıca bir adet gruptur kendileri.
Chemical şarkısı dinlenesi.
eleştirinin mizahla yoğurulduğu harikulade bir woody allen filmi. ne vakit diane keaton ve woody allen bir araya gelse ortaya harikulade bir şey çıkıyor.

filmde diane keaton'ın canlandırdığı karakterin adının sonya olduğunu öğrendiğimde acaba suç ve ceza'dan mı esinlendi diye düşündüm başlarda. ilerilere doğru suç ve ceza esintisinin filmde olduğu oldukça belli oluyor.
filmdeki sonya'nın kötü bir hale düşmesi, ardından boris'in sonya'yı bu hayattan kurtarmak gibi düşüncelere girmesi. boris'in tanrı ikileminde olması. boris'in kendini napolyon ile kıyaslayış biçimi. cinayet işlemekle-işlememek arasında gidip gelmesi. işte bunlar hep dostoyevski. ki filmin sonlarına doğru raskolnikov'un adı da geçer bir diyalogla.

filmde oldukça güzel göndermeler de mevcuttur. zeki, kültürlü ve duygusal erkek istiyorum deyip bir hödüğe aşık olan kadınlara da selam çakmıştır filmin başlarında woody allen. saymakla bitmeyecek göndermeler.
ve tabii bir de filmde geçen harikulade diyaloglar.

"Diyelim ki tanrı yok ve herkes istediğini yapmakta tamamen özgür. Bu durumda bir insanı öldürmeni ne engelleyecek?
- cinayet ahlaksızlıktır!
ahlaksızlık özneldir.
- evet ama öznellik nesnelliktir.
mantıklı algılamayla yaklaşırsan olamaz.
- algılama mantıklı olmaz. özünde sezinleme vardır.
ama bir sistemin ya da bir olayın önceki ilişkisinin takdiri, eşyanın kendisine ait veya
tabiatında bulunan ya da olabilecek olan abstrakt ya da ampirik kavramla tezat olan mantıksal,
metafizik bir olgunun içinde mevcuttur."

bu diyalogdan sonra buga girip bu konuşmayı başa almıştım.

görsel
güncel Önemli Başlıklar