bugün

lise iki, ders kimya. karı zamanının oddu birincisi. deli bir şey. neyse..

dersin ortalarına doğru birden sormaya başladı, kimler dersaneye gidiyor? herkes el kaldırdı mına kodum zenginleri, 20 kişilik sınıfta sadece 2 kişi tavana bakıyordu, biri de bendim. birden bana döndü ve ambaşar diye defalarca söylenmeye başladı. herkes şaşkınlıkla ne dediğini anlamaya çalışıyordu. sonra sürü psikolojisi gibi birşey oldu, bütün sınıf ambaşar demeye başladı. derken dengesiz bir arkadaş çıkıp amçıkbaşar dedi. hoca birden ciddileşti. çocuğa çık sınıftan dedi. sözüne bir verdim diye ekledi.

sonradan anladık ki kadın 5 sene ingilizce okumanın verdiği alışkanlıkla unbaşar demeye çalışıyormuş. olmadı başar ayarında birşey işte.

neyse böyleydi bu anıda.
bir arkadaş serviste en arka cam kenarına yerleşmiş beklerken biz ise okul önünde toplanıp sinemaya gidecektik. bense bu gruba dahildim ama grubun dışında olan biteni izliyordum.* sonra grubun en hareketli çocuğu* servisteki masumla dalga geçerek yürümeye başladı. ona bakıyordu ve ilerlemeye başladı servis harekete geçmiş olduğu için bu da koşmaya başladı ve iki adım sonra elektrik direğine kafa attı kısa süreli bi baygınlı geçirdi bense gülmekten yerle yeksan olmuştum*
okula lahmacun söyleyip sınıfta afiyetle yemek bütün okula soğan kokusu yaymak kokuya gelenleri kapıdan geri çevirmek.
günlerden birgün...

bilgisayar hocası ile eluard yılsonunda oynanacak için jenerik hazırlamaktadır. aslında eluard jeneriği hazırlamıştır. çokta kral olmuştur. ama hoca; "saksı değilim. ben yapıcam. en çok ben bilirim." çabasında olduğu için aynı videoyu kendi elleriyle yanında elu'dan talimat alarak yapmaktadır.

h: gel elu, lazımsın bana. göster bakalım nasıl kesiyoruz videoyu?
e: hocam orda bi noktayı seçip dileyt ediyorsunuz. tabi önce video ile sesi ayırmanız gerekiyor. zira şu anda grup halindeler. yani videoyu kestiğinizde seste gidecek. sağ tıklayın, gurups diyin, ardından rimovu klikliyin.
h: ...
e: hocam sağ tıklayın bi.
alakasız biyerde sağ tıklar mal.
e: videonun üzerinde hocam.
h: neresi burası mı?
e: yok hocam, o az önce yazdığımız yazı. video biraz daha sağ tarafta olanı. (seni buraya hoca diye oturtanı)
sağ tıklar. talimatlar doğrultusunda ayırır sesle videoyu.
e: evet. hocam şimdi sileceğiniz noktadan başlayıp, şifte basılı tutarak silmek istediğiniz yere kadar kursör tuşlarıyla geliyorsunuz.
h: ??
e: hocam vegas zaten zahmetli. movie maker'dan yapalım. daha güzel olur. (ulan..)
h: olur mu dersin.
e: daha iyi olur hatta. valla.
h: iyi madem...

sonuç: elu'nun sony vegas'ta yılların sonucu edindiği tecrübe çarçur edilir. hor görülür. sie çekilir. imla hatalarıyla dolu, son derece embesilce işlenmiş bir video gösteride kullanılır. altına bilgisayarcının imzası atılır.

dipnot: mütevazı oluşuma çakayım.
sıra arkadaşı tenefüste kantindeki mikrofon ayaklığının en üstündeki mikrofon takılan plastik parçayı koparıp sınıfa getirmiştir *. neyse, almış eline tabanca gibi tutup ateş eder gibi yapıyor sağa sola. bana doğrultmasıyla beynimde şimşekler çaktı. baktığım açıdan küçük bir kameraya o kadar çok benziyordu ki, gerçek bir kamera bile bir kameraya daha az benziyordur o derece yani. içinde cam mercek var gibi de parlıyor. bi sonraki derste boş. tabi hemen tuvalete koşup yüksek bir yere asıp, bir de ayakkabı bağı sardırıdık etrafına kablo niyetine. sonra tenefüsü beklemeye koyulduk. zil çaldı ve beklenen an geldi. herkes tuvalete sigara içmeye. biz köşede olan biteni izliyoruz. ama içerisi, sır kapısında dede dumanların içinden çıkıyo ya, aynı öyle. bir milyon kişi sigara içiyo. içlerinden biri farkedip "olum kamera koymuşlar lan!!" diye bağırdı. herkes sigaraları atıyo falan. birisi yüksek medeni cesaretiyle kameranın altından ilerleyip pisuvara ayağını bastı ve yukarıya kameraya doğru tırmandı biraz. o plastik parçasına 10 santimetre yakınlığa ulaştı ve dönüp "olum harbi kamera lan!!" dedi. bir ara dışarı çıktık bütün okula iki dakika içinde yayılmış. herkes onu konuşuyo. kamera da kamera. müdürün yanına gidip "hocam biraz izletseniz ya tuvaleti bilgisayardan" diyenler de olmuş. bizim müdür de "oğlum işim var sonra" demiş, bize kendisi anlattı. çok değil, bir ders sonra tuvalete tekrar gittik ve bir şeyler atılıp kameramızın düşürüldüğünü gördük. böylece gerçekten kamera takılırsa neler olabileceğini de öğrenmiş olduk. *
kelebek usulü yapılan bir sınavda hocanın telefonunun çalması üzerine dışarı çıkıp 5 dakika gelmemesi, geldiğinde de muhtemelen ulan yeterince kopya çekmişlerdir diye düşünerek ayakkabılarını çıakrması ve çoraplarıyla öğretmen masasının üstüne çıkması... * *
her dönem sonunda kırık veren lise hocasının arabası çizilir denilirdi. ancak hiç kimseninde rabayı çizdiği görülmemiştir.
kimileri yüzde tebessüm bıraktırırken, kimileride hatırladıkça utandıran anılardır.

yıl: 2002

belkide çoğumuz için tabu olan birşeydi o yıllarda cinsellik. sürekli muhabbeti dönerdi mesela ''cüzdanda prezervatif taşıma'' olayının. ama çoğunun cüzdanında öğrenci pasosu ve kentkart'tan başkada birşey yoktu.

bir sabah yine kafada iki kilo jöle ile müdürün konuşmasını bitirip içeri girmeyi beklerken, yanda bir kızın beni kestiğini farkettim.
hayır yanılmıyordum! açık açık süzüyordu.
valla... yeminle...

müdür konuşmasını bitirdi ve biz içeri girdik.
sıra arkadaşım murat'la dersten iyice sıkılıp sessizce konuşmaya başladık.
hileli zar: olum sabah kızın biri beni kesiyodu
murat: hadi be!
hileli zar: valla!
murat: kız güzelmiydi?
hileli zar: fena değil =)
murat: vayy piççç ehehehe

sonra zil çaldı. yılgın bedenlerimizi okul bahçesine taşıyıp, muhabbetimize orda devam edecektik.
lakin sabah beni kesen kız, karşımda dikilmiş aynı işlemi yapmaya devam ediyordu!
hileli zar: aha olum kız bu lan
murat: hadi be... iyimiş

ve kız bana yaklaşmaya başladı. ne diyeceğini bilmiyordum. kendimce birkaç tahminde bulunmuştum ama kız sorusunu sorduğunda apışıp kalmıştım.
kız: yanında prezervatifin varmı?
hileli zar: ... eee.. aa.. yok.
kız: iyi. bye =)
hileli zar:...

bu neydi lan? ne demek istemişti?
konuşmaya şahit olan murat hemen anlamıştı olayı.
murat: olum kız sana verecek!
hileli zar: ne nasıl yani!?!?
murat: olum anlamadınmı, kız vermek istiyo. hemen koş bi tane al
hileli zar: tamam
murat: paran varmı?
hileli zar: tamam
murat: paran varmı diyom mal!
hileli zar: haa var
murat: hadi koş
hileli zar: tamam

okuldan kaçmıştım. markete gitmemiştim. onun yerine kaçak sigara,prezervatif,parfüm falan satan bi adamdan almıştım.
hangisi iyi diye sormuştum.
''golden'' demişti.
bende hiçbirinden anlamadığım için onu almıştım.
adam parayı alıp, kutuyu uzatırken yüzüme bakıp, pis pis sırıtmıştı.
cebimdeki tek parada buna gitmişti
ama hayırlı bir işti
öyleydi
evet evet öyleydi!

okula dönüp, muratı buldum. ''hadi olum kızı bul'' dedi.
ve kızı buldum
yanına yanaştım
hileli zar: merhaba
kız: merhaba
hileli zar: prezervatif aldım
kız: öylemi? alabilirmiyim?
hileli zar: tabi (cebinden çıkarıp, kıza verir)
kız: halilll
halil: efendim aşkım?
kız: bak buldum. akşam bize gideriz.
halil: kızım nerden buldun? para yok demiştim.
kız: şu çocuk sağolsun. çok iyi biri
halil: sağol birader bu iyliğini hiç unutmayacam.
hileli zar: ... (nasıl yani)
kız: hadi aşkım gidelim
halil: tamam aşkım
hileli zar: ... (nasıl yani)

ve ondan sonra her prezervatif reklamı gördüğümde gülerim.

edit: murattt allah belanı versiiinnnnnn!

edit1: pardon beyefendi prezervatifiniz varmı?
edit2: na na nasıl yani!
üç liseli genç okul bahçesinde dolaşmaktadır. karşıdan güzel bir bağyan gelir.en sondaki çocuk ortadakini dürterek;
ahmet ananıskm hatuna bak lan der.

ahmet bakaar bakar;
annem lan o benim der.

sonuç: okul bahçesinde vahşet.
(#5259114)
hey gidi günler hey...
ders sırasında deprem olması, yanımdaki adamın soru çözmeye devam etmesi, hocanın masanın altına girmeye çalışması, sınıfın piçinin hepimiz ölüceeez diye bağırması. okulun tatil edilmesinin ardından artçı depremler altında pes turnuvası düzenlenmesi. **
yine sıradan bir gün, sıradan bir tenefüs ve sigara içen gençlik her zamanki gibi okulun arkasında.

kimisi son tekini içiyor, kimisi arkadaşından aldığını içiyor, tam o sırada ortama girilir, afiyet olsun beyler denilir.

herkes saolasın, saol la, eyvallah gibi cevaplar verirken, uşak tırsmayın da müdür yardımcısı geliyor yalanı atılır, bütün herkes sigaraları atar kimisi hemen söndürüp ayağının altına alır, kimisi duvardan dışarı atar, o sırada şaka yaptım denilir ve kaçılır.

deneyeceklere; böyle şakalarda hızlı koşmak esastır, koştun koştun, koşamadın son sigara yerine sizi püfürdetirler haberiniz olsun.
ilk gün derse gitmemişim. ancak arkadasların bana verdiği gazla yeni biyolojiciden yeterince nefret etmiştim. ulan görmedin daha noluyoruz diyen yoktu cevremde. herkes kadından öyle bir bahsediyordu ki dedim kendime yandık. bişeyler yapmak lazım. sınıfı örgütledim ve olaganüstü süper bir plan yaptık. imza toplamak gibi.*
tamam kabul. pek de olaganüstü değildi bu yaptıgımız. ama genclik işte. henüz bir defa bile görmediğim bir hocadan (evet hoca.liselilik olsun o kadar) kurtulmak için yaptık bunu. uygulanması pek de orjinal olmamıstı. harita metod(kareli bildiğin) defterinden kopartılan saçakları hala kenarından sarkan bir kagıda imzalar atılmaya baslandı. tabi sınıfta herkesle aramız iyi olmadıgı için onların yerine de imza atmıstık. her sey hazırdı artık. agzı laf yapan bir grup olarak müdürün yanına çıktık.

derdimizi anlattık. daha dogrusu arkadaslar anlattı ben de hınk diyicileri olmustum onların. arada lafa girip ilk intibanın öneminden bahsediyordum. konusmamızı tamamladık ve müdürle orta yolu bulamasak da adam bize konuyu gözden geçirecegini söyledi. mutlu olduk tabi. bana noluyorsa ben de mutlu olmustum. zevk verici bir şeymiş ama. bir an kendimi işçi tayfasının güçlü patrona karsı elde ettiği zaferi elde etmiş de davul zurnayla oynayan grubun arasında hissettim.

bu konumdan kurtulmam kızgın kumlardan soguk sulara atlamak gibi oldu. çünkü süpersonik zeki, akıllı, devrimci gencliğin unuttugu bir şey vardı. bu konusmayı biyoloji dersinden önce yapmak gibi bir şeydi bu. konusma da biraz uzayınca sınıfta homurtular yükseliyor ve hoca nerde bunlar diyor. gerizekalının biri de müdürün yanındalar demesin mi? desin tabi. olay cıkacak ya. müdürün odasının kapısını açtık ve karsımızda o. biyolojiciymiş. ilk defa karsımda gördüğüm insandı. arkadasların dürtüklemesi ile kendime geldim. irkildim. arkadan müdürün sesi geldi.

-hocam gencler sizinle birsey konusmak istiyormus.* gelin gencler ne yapmak istiyorsanız bir de hocanıza söyleyin. *
kapının aralıgından sıyrılan 1-2 kişi kadar sanslı olamamıstım. müdür odasında biyoloji hocasına sizi sevmedik girmeyin dersimize istemiyoruz dedik. hatun inat etti bu hak bana verilmiş valla da girerim billa da girerim diyor. hatta bunla da kalmıyor cancagazım sözlükcüm bide sey diyor bize beni çekmek zorundasınız. daha görüşürüz sizinle.

sayısalcılar bilir. biyoloji sayısalda tu kaka böghh iğrenç bir derstir. yani genel itibariyle. dönem boyunca köpek gibi çalısacagım bir ders haline gelmişti biyoloji. yaa göt korkusu sen nelere kadirsin. hala da sokakta gördüğümüzde selam verip bana halimi hatrımı soran, gülümseyip iyi dileklerde bulunan bir biyolojicim var benim. geriliyorum lan her defasında. ah genclik ah. *
devlet okulların da * bir tane sigaranın 4-5 öğrenci tarafından ağızdan ağıza dolaşmasıdır. *
lisede bir din ögretmenimiz vardi. bir gün derste "bundan sonra benim dersimde kizlar öne oturmasin gözüm kayiyor" demisti. ne hayvan hocaymis o ya?!
aynı suçtan ikinici kez disipline giderken suç ortakları ile yapılan konuşmalar ve çözüm üretme arayışı.
okulun duvarından kaçmak için atlarken ingilizce öğretmenine yakalanmak. ''burada ne yapıyorsun'' diye sorduğunda ise ''hocam okul çok daralttı beni bahçe falan biraz yukarılara çıkayım dedim'' diye cevap vermek. akabinde öğretmen gidince kaçma işlemine devam etmek. * *
Lise 2. sınıftayız ve o gün kimya sınavımız vardır. O dönemlerde biraz inek olduğumdan sınava sağlam bi şekilde çalışmıştım. adı lazım değil bi laz arkadaşım benden kopya çekmek istedi. bende arkama geçmesini söyledim. Sınav çıkışında arkadaşım benim kağıdın aynısını yazdığını söyledi. bende "iyi en az bi 70 alırız" dedim. Hoca ertesi hafta sınav sonuçlarını açıklamadan önce beni ve laz arkadaşımı ayağa kaldırıp arkadaşıma:" Arkadaşının kağıdını olduğu gibi geçirmişsin kağıdına"der. arkadaş tabii hemen inkar eder. ve hoca kağıtlarımızı çıkarı, sınıfa gösterir. arkadaşımın kağıdında benim adım ve soyadım yazılıdır. Bütün sınıf kopar. bu olay sınıfın ortak kararıyla yılın en komik olayı seçilir.
lise 2 deyiz, çocuğun derslerinin başarısız olduğunu anlayan coğrafyacı bizim barış a sordu;

-olum senin bu rahatlığın nerden geliyor, ne bu derslerinin hali.
*hocam ilk sınavlar hep böyle olur zaten 2, dönem çok çalışırım, merak etmeyin.

bunun üzerine çocuğun rahatlığının babasının maddi durumunun iyiliğinden kaynaklandığını sana hoca yine sordu;

-ne iş yapıyo peki senin baban???

bu lafın üzerine ön sıradaki her b*k a atlayan kız tüm iyi niyetiyle yine daldı lafın arasına, cevabı bildiğini sanıp birden bağırdı hocaya;

_-_ hocam! barışın babası 'kaşar' satıyor. toptan.

bütün sınıf gülmekten resmen kırılmıştı. koptuk bir an için. hoca hala anlamamaştı.
sınıf sustuktan sonra barış doğrusunu söyledi.

*hocam toptan beyaz ve kaşar peynir satıyoruz. mega center da.
bos 9 saati degerlendirmek icin cimlerde yatarak muzik keyfi yapan ogrencinin uykuya dalmasi sonucu okul muduresi tarafindan uyandirilmasidir. *
sigaradan bir nefes çekebilmek için okul tualetinde 9 kişinin aynı kabine girmesi. sonunda o sigara 2 dk içinde bitiyor olsa da bunu inatla yapmak. tuvalet kapısında bırakılan nöbetçinin müdür yardımcısından tokat yemesi sonucu ıslık çalamaması ve müdür yardımcısının tuvaletin kabinini zorla açtırıp içeriden çıkan 9 kişiyi teker teker sayması. bunun da sonunda ise ''sizi disipline vereceğim fakat okulda sigara içiyorlar diye mi yoksa tuvalette grup seks yapıyorlar diye mi vereceğim onu düşünüyorum!'' demesi. en sonunda ise lan ibneler defolun gözüm görmesin sizi diyerek önüne gelene tekme atması. ah ah ne günlerdi...
sevgilinle beden dersinde sınıf nöbeti tutmak.
anlatılmakla bitmeyen kitap yapılması gereken anılardır. hele bir de gurbet ellerde yatılı okuduysanız her günün sabahında akşamında gecesinde ayrı bir anı vardır.
herkesin abartarak anlattığı, ama duymaktaki hazzı sadece kendisinin yaşadığı anılardır
Başkasına anlatınca komik gelmeyen ama o liseden arkadaşlarınla konuşunca gülmekten dumur eden anılardır. ---Özellikle benimkiler tam bir baş yapıt.