bugün

Laiklik için, ilkokul düzeyindeki "din ve devlet işlerini birbirinden ayrılması" tanımlamasını kullanırsak eğer hala, işin içinden hiçbir zaman çıkamayız. Hiçbir zaman halka laikliğin gerçekte ne ifade ettiğini gösteremeyiz. Din veya dinsizlik, insan dediğin kavram ile iç içedir. insan dediğin kavram da, devleti oluşturanın ta kendisidir. Şimdi sen kalkıp da bu kadar iç içe geçmiş kavramları laps diye birbirinden ayırırsan, en hafif tabir ile biz biliriz saçmalamalarından bir kuple göstermiş olursun insanlara...

Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu hiçbir uygulamada, özgürlük kısıtlamasına rastlayamazsınız. Özgürlük kısıtlamasını geçtim, insanları daha özgür düşünmeye, daha geniş perspektiften hayatı sorgulamaya teşvik vardır her döneminde. Böyle bir tablonun gölgesinde olan laiklikten bahsederken, laikliği insanların haklarını ve özgürlüklerini yok etmek olarak tanımlamak, en başta Mustafa Kemal Atatürk'e büyük bir haksızlık yapmaktır. Zira bugüne kadar laikliğin bu şekilde uygulanmasının tek nedeni, işin kolayına kaçılmasıdır. Bu hem muhafazakar kesim hem de çağdaş kesim tarafından kabul gören bir kolaycılıktır. Hal böyle olunca da, sık sık laiklik insanların gözüne din düşmanlığıymış gibi sokulmaya çalışılmış, kısır tartışmalar içerisinde insanlar birbirleriyle boğuşturulmuştur.

Artık bayatlayan internet terimlerinden olacak belki ama yıl olmuş 2013 hala ve hala savunucuları tarafından yanlış tanımlanan, yanlış tanımlandığı için de belli kesimlerin eline koz verilmesine neden olan kavramdır.

Laiklik için, ilkokul düzeyindeki "din ve devlet işlerini birbirinden ayrılması" tanımlamasını kullanırsak eğer hala, işin içinden hiçbir zaman çıkamayız. Hiçbir zaman halka laikliğin gerçekte ne ifade ettiğini gösteremeyiz. Din veya dinsizlik, insan dediğin kavram ile iç içedir. insan dediğin kavram da, devleti oluşturanın ta kendisidir. Şimdi sen kalkıp da bu kadar iç içe geçmiş kavramları laps diye birbirinden ayırırsan, en hafif tabir ile biz biliriz saçmalamalarından bir kuple göstermiş olursun insanlara.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu hiçbir uygulamada, özgürlük kısıtlamasına rastlayamazsınız. Özgürlük kısıtlamasını geçtim, insanları daha özgür düşünmeye, daha geniş perspektiften hayatı sorgulamaya teşvik vardır her döneminde. Böyle bir tablonun gölgesinde olan laiklikten bahsederken, laikliği insanların haklarını ve özgürlüklerini yok etmek olarak tanımlamak, en başta Mustafa Kemal Atatürk'e büyük bir haksızlık yapmaktır. Zira bugüne kadar laikliğin bu şekilde uygulanmasının tek nedeni, işin kolayına kaçılmasıdır. Bu hem muhafazakar kesim hem de çağdaş kesim tarafından kabul gören bir kolaycılıktır. Hal böyle olunca da, sık sık laiklik insanların gözüne din düşmanlığıymış gibi sokulmaya çalışılmış, kısır tartışmalar içerisinde insanlar birbirleriyle boğuşturulmuştur.

Halbuki laiklik, dini veya dinsizliği, insanın varolduğu yerlerde görmezden gelmek değil, hiçkimsenin inanç veya inançsızlık tercihleri nedeniyle tecavüze uğramasını engellemektir. Laiklik, din ve devletin kırmızı bir çizgi ile birbirinden ayrılması değil, devletin taraf olmasını engellemektir. Bir ateist olarak, ister kamuda, ister özel sektörde, kendi inançsızlığım ile ilgili istediklerimi söyleyebilme özgürlüğümü talep ederken, başörtüsü ile inancını bütünleştiren bir kişinin bu inancını kapının önünde bırakmasını talep etmem abesle iştigal olacaktır. Laiklik dediğimiz kavram, bir ateistin, bir sünninin, bir alevinin, bir hıristiyanın, bir deistin, bir agnostiğin, herhangi bir ortamda, mahalle baskısı görmeden, hayatını yaşabilmesini sağlamaktır. Herhangi bir ortamda, herhangi bir kesim diğerine karşı baskı uyguluyorsa, devlet eliyle ezilenin yanında olmaktır.

işte böylesine zorlu ve mühim bir meseleyi, "din başka devlet başka, karıştırmıyoruz beyler" gibisinden basit bir tanıma dönüştüremezsiniz. Din başka, dinsizlik başka, devlet başka, insan başka değildir. Hepsi bir bütünün parçalarıdır, bütün inanç ve inançsızlıkların bir güvencesi varsa, o da zamanında laiklik hakkında atıp tutarak konuşanların aksine, laikliğin ta kendisidir.
Laikliğin halka öcü gibi gösterilmesine yardımcı olarak onu itibarsızlaştırmaya acilen son vermemiz gerekiyor. Özellikle özgürlüklerimiz için bu kadar sesli olarak kendimizi ifade ettiğimiz bu günlerde...
Halâ mustafa kemale büyük haksızlıktır diyorsun yazık ulan. Bize yazık bize.
Laikliği mustafa kemal kullanmıştır. Dini devletten ayıracam diye diyanet işlerini kurmuş sonra ne yapmış? Bu kurumu başbakanlığa bağlamış. Niye çünkü ona göre laiklik devletin dine karışmasıdır.

Tevhidi tedrisat kanunu; nedir tüm eğitim kurumları tek elden yönetilecek. Git dini eğitim veren kurumları kapat. Nice alimlerin din adamlarının yetiştiği bu kurumları kapatıp ilahiyat fakültesini aç. Buradan ne alim ne din adamı yetişir. Nitekim yetişmemiştir de. Burada din ezberlenmektedir. Bugüne kadar neden alim çıkmıyor şu topraklarda ?

Laiklik adı altında din bitirilmeye çalışılmıştır.

Artık şunu bilin amk. Devlet dine karışamaz. Eğer ki karışır diyorsan sen laik olduğun için değil dini bitirmeyi amaçladığın için karışır dersin. Nitekim laiklikte bu değildir.