bugün

-kamusal alanda dini devletin siyasi sembolleri kullanılamaz.

dünyanın hangi laik devletinde böyle bir kural var bilmiyorum ben. bir tek fransa'da devlet dairelerinde yasaktır. hayır bilen beri gelsin.

o değilde "dini devletin siyasi sembolü" nedir onu çok merak etmekteyim.
-kamusal alanda dini devletin siyasi sembolleri kullanılamaz.

dünya da türkiye cumhuriyetinde var. bildim ve beri geldim. işine gelmeyenler ileri(!) gidebilir.
muhtemelen tek parti döneminden kalan alışkanlıkla "katı laik" dediğimiz elit kesimin milletin malı olmaktan çıkartıp kendilerinin malıymış gibi kullandığı mevcut sistemdir...
üniversitelerin bilim yuvası olduğunu savunan bu kesimler perukla giren bayanların peruklarını çıkartıp türban bağlamaları halinde çeşitli komplo teorileriyle laik cumhuriyet' in sonunun geleceğini, türkiye' nin bir islam cumhuriyeti' ne dönüşeceğini savunur. aslında bu bile onların nazarında laikliğin millet tarafından kabul edilmediği, millet tarafından özümsenemediği ve yalnızca kendilerine ait olduğu, kendileri'nin malı olduğu görüşüne sahip olduklarını yansıtır. eğer gerçekten bayanların türban takmasıyla bu koca laik cumhuriyet yıkılacaksa zaten hiçbir zaman bu cumhuriyetin laik bir cumhuriyet olmadığı, yıkılmasının pamuk iplğine bağlı olduğu gerçeğiyle karşılaşmamamız sözkonusudur.
türkiye cumhuriyeti' ndeki mevcut laik sistemin üniversitelere türban girmesiyle yıkılacağı ya da yıkılma sürecine gireceğini düşünenler darbe çığırtkanlığı yapmaktan başka hiçbirşey yapmamaktadır. 1960 ve 28 şubat 1997 yılında orduyu harekete geçiren bu demokrasiyi sindirememiş darbe çığırtkanları artık darbelerin bile işe yaramadığı gerçeğini görmelidir. zira 1997'de iktidardan uzaklaştırılan kesim kısa bir süre sonra geri gelmiştir. bunun tarihimizde sayısız örnekleri vardır. *
demokrasiyi halktan esirgeyen bir siyasetin ve millete tepeden bakan bir yönetimin artık millet tarafından kabul görmediği anlaşılmalıdır.
din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı yönetim biçimine verilen ad. bu yönetim biçiminde din devlet işlerine karışmadığı gibi devlet de din işlerine karışamaz. (bkz: diyanet işleri başkanlığı)*

birde, "türkiye'deki bu, istemiyorsan iran'a git" kadar demokrat insanları ifşa etmiş başlık. "ya sev ya terk et" gibi.

canım arkadaşım, güzelim benim, bak kardeşim diyorum. burası benimde ülkem, niye gideyim ki? ayrıca kız olsam ve bu durumdan mağdur olsam iran'a değil avusturya'ya, bilemedin ingiltere'ye, ya da bilemedin avrupa'nın herhangi bir yerine giderim. amerika derdim ama malum, o amerikaya okumaya giden kızların hepsi "komprador" insanlar. emperyalist hepsi. tamam ben gideyim, onlar da gitsin başka ülkelere. o zaman komünistlerde moskovaya gitsin mi? hı? eğer evet diyemiyorsan yuh senin samimiyetine diyorum. ama bence kimse bir yere gitmesin olmaz mı güzel kardeşim?

bence sen git bi' çay koy. ya da bizde ıhlamur var, ister misin?

edit: dünya'da varsa nerede? yasaları ile göster güzel arkadaşım. "dünyada var" deyip kaçmak neyin nesi? kaynak götün mü? cevab?

edit 2: bir önceki entry silinmeyip, moderasyon tarafından silinmiştir.
hakkında uzun uzun yazılar yazılan ama sonucunda yalnız türbana bağlanan kavram. o uzun yazılardan yazanın ya türban yanlısı olduğu ya da olmadığı ortaya çıkıyor.
pek çok insanın idrak edemediği hatta hak etmediği düzendir. dünyanın pek çok ülkesinde böyle kurallar vardır. avrupa da örneğin almanya da büyük haç takmak ünv. ve kamusal kurumlarda yasak. yani kimse kimsenin inancına karışmıyor ayrıca devlete de inancı karıştırmıyor. bunu anlamak neden böyle zor?
özleminde olmaya ba$ladığımız cumhuriyet tipi. bir de $u $eriatçı keratalar yok mu? ayar verdiklerini zannedip kendi pipileriyle falan oynayanlar. baskısız bir toplum önerisidir laik cumhuriyet. dinini ve dinsizliğini istediğin gibi ifade edebilme özgürlüğüdür, ancak kamu alanları içerisinde sınırlandırılır, çünkü devlet kurumu kendini ifade etmenin değil, devleti ifade etmenin yeridir.

özetle, kamu alanları, sizin türbanlarınızla $ov yapmanız gereken alan değildir. diğer tüm yerlerde isterseniz çıplak dola$ıp üstüne türban takın.

(bkz: dostum cevab demi$sin ama mallamı$sın)**
"kamu alanı" nın ne olduğunun iyi tanımlanması gereken yönetim biçimdir. şimdi kamu ne demek önce ona bakalım.

1 . Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü.
2 . Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme

evet. gel gelelim, kamu alanında şov yapma işinin ne anlama geldiğinden? sanırım burada bir memur, ya da bir öğretmen, ya da bir mühendis başörtüsü ile çalışamaz diyor. ee biz ne diyoruz? buna karşı çıkan mı oldu?

fakat hastanelerde bir kamu kuruluşudur. orada kim bulunursa bulunsun başı açık olacaktır diyorsan afedersin ama cahilsin. o zaman başı kapalı kadınlara hizmet vermeyecek misin? başı açık insanlar ölecek mi? ölsünler mi yani?

eğer kamuyu ikinci anlamıyla algılıyorsak sokakta bir kamu alanıdır. sokaktaki tüm insanların başını açalım lan o zaman. geçenlerde fikri sağlar'ın " bu ilkede kimsenin başının örtüsüne karışılmıyor zaten" dediği aklıma geldi şimdi. e karışsaydın bari.

gel gelelim üniversite meselesine. okumak, eğitim almak, yaşama hakkı kadar kutsal bir haktır. özgürlükler ve haklar hiyerarşiye tabii tutulamaz. siz okurken bir devlet memuru veya çalışanı değilsinizdir. bu yüzden istediğniz gibi giyinebilmelisinizdir. ama doktor olduğunuzda 657 ne diyorsa onu yapacaksın mecburen. buna kimsenin itirazı yok.

kapiş?
hali hazırda tanımı ne resmi ideoloji ne de onu yöneten ve yayan hükümetler tarafından doğru dürüst yapılamamış muammadır. nerede kırılı nerede sağlamlaşır anlamak pek güçtür.
gereksiz laf kalabalığı yapılmak suretiyle altı doldurulan başlıktır. açık ve net olarak işine gelmeyenlerin sindiremediği yönetim biçimidir.
şu anki hükümetin sarsmaya çalıştığı (çabalarının beyhude olduğu) sistem.
atatürk'ün hayali.gerçekleştirdi gerçekleştirmesine de işte günümüz 6.yüzyıl insanları
mevcut rejimi bozma gayesinde ilerlemekte.
bu konuya şöyle bir parantez açılmalıdır. laik cumhuriyetimiz diyanet işleri gibi bir kurumu kurmuştur. din devlete karışmamaktadır ancak devlet dine karışmaktadır. bu yüzden bu ikilem ortadan kaldırılmalıdır. laik cumhuriyet dinle ilgili hiçbir icraatı olmayan bütün dinlere ve özgürlüklere eşit mesafede olmalıdır. bu bağlamda ülkemizin ciddi eksikleri vardır.
bu dünyâdaki tek tutar dalımız.

umarım bu halk bunun bilincine varır. efkâr-ı umûmî(kamuoyu) millet'in idame-i hayatını ilelebet payidar kılacaksa bunu idrak etmeye mecbur.
Hayalimiz.