bugün

kızların zaman kaybetmeden okulu vs bitirip iş hayatına biran önce atılma çabalarıdır.

anlamak mümkün değildir. bu acelelerini sorduğunuz da yıllardır kendi paramı kazanmayı hayal ediyordum gibi cevaplar verirler. erkeklerin geneli tarafından gülünçle karşılanır.
ben çalışan kızlara çok gülüyorum.ben erkeklerin geneliyim
(bkz: böyle kıza can kurban)
efenim bende girişimci ruhlu biri olarak böyle kızları desteklerim.zaten yıllardan beri kendi paralarını kazanamadıkları için bu kadar ezildiler.
çalışmanın zorluğundan bihaber, çalışmayı üstünlük zannedenlerin anlamsız çabasıdır. oysa ki, iş hayatı, kadını hem psikolojik hem de fizyolojik yönden yıpratmaktadır. bir çalışan pişmandır, bir çalışmayan. verdiğini başa kakmayan, hayırlı bir erkek bulunduğunda ve çocuk sahibi olunduğunda vazgeçilebilecek hevestir aynı zamanda.
sanki işe girip de kazandıkları parayla bir boka merhem olacak kızlardır. kazançları kuaföre makyaja cep telefonuna bayılacaklardır.fakir işsiz bir gençle evlenip bir bireyin sosyal kurtuluşuna yardım mı edecekler zannediyorsunuz? geçiniz efendim..
kendi ayakları üstünde durmak için, belki annesi veya annesi olmasa bile yakını komşusu vs kadının ekonomik özgürlüğü olmadığı için bi öküzle aynı hayatı paylaşmak zorunda kalmasına şahit olmuş olduğu için iş hayatına atılmaya heveslenen kızdır.
hele üniversite okumuşsa emeğinin karşılığını almak isteyen ve bu isteğinde son derece haklı ve normaldir ama asıl çalışan kadınla evlenmek isteyen erkek neye heves eder o düşündürücü!!
kendi ekonomik özgürlüğünü kazanıp hayatını yaşamak istemesinden dolayı iş hayatına atılmakta acele ederler. erkekler boş durmayı sevdiklerinden iş hayatına atılmayı yavaştan alırlar. bu yüzden onlara bu durum gülünç gelir.
başkalarının eline baktıklarında özgürlükleri kısıtlandığı için acele ederler. genellikle zengin koca arayışı olmayanlardır.
iki veya daha çok kategoride değerlendirebileceğimiz kızların işe atılma hevesleridir. bunların başları bağlı üniversiteye girmek için yırtınanları vardır. daha sonra öğretmen çıkacak, çalışıp eve ekmek getirecektirler ya da öyle sanmaktadırlar.

Ya da bizim bölümdeki (Sinema ve TV) genç arkadaşımızı örnek verebiliriz. "Benim başımdakini kimse çıkaramaz" sözüne sahip kişiliktir. kendisi NTV'nin ana haber bültenini sunacakmış. Heves işte...
ekonomik özgürlük güzel amma ve lakin bu hatun kişilere iş yaşamında cinsiyetleri nedeniyle ne kadar acı çektirilebilecekleri hatırlatılmalıdır. hele sapık bir göbekli kart zamparaya denk gelirseniz vay halinize. üstüne bu kişi birde patronunuz olursa vay ki vayyy.
iş hayatına atılmak heves değildir.yaşamını devam ettirebilmenin gerekliliğidir.bir şeyler üretmek isteyen,bilgisini başka insanlara verirken cebinide doldurmak ister.özgürlüğünü kazanmak ister.kapitalist bir dünyada para kazanmayı istemesinden doğal bir şey yoktur.
toplum içinde bayanların omuzlarına yaşıtı bir erkeğe nazaran çok fazla yük verilir ve iş hayatına atılmayan ortalama bir bayan, hayatını kumanda edebilme gücünü zorlukla ya elinde tutar ya da tamamen ipleri zorla başkası tarafından alınır, bunu ne iş olsa yapabilecek ve yıpratılma olasılığı daha düşük olan erkekler pek bir güçlükle anlar. mühendislik fakultesinden mezun olmuş ve ortalama bir maaşla işe girmiş bir kız ile sosyo-ekonomik düzeyi aynı olan mühendislik fakultesi öğrencisi bir kız arasında bile konum ve saygınlık bakımından çok büyük farklar vardır. bu, bir nevi dokunulmazlıktır.
kesinlikle haklı olarak kadınlar/kızlar iş hayatına atılmak istiyorlar daha rahat yaşamak için, daha iyi bir gelecek için bunda bir sorun yoktur.
çalışan, azimli bir kız buluyum hemen evlenecem kendim de evde pc başında oturup keyif yapacam.
kızların gereksiz aktiviteleri, boşa zaman harcadıkları mekanlar pek yoktur. bu sebepten dolayı okulu bitirdikten sonraki ilk işleri, iş bulmaktır. hatta erkeklerin bir çoğu işe girmek için okulun bitmesini beklerken, birçok kadın daha okul bitmeden iş hayatına atılıyor. artı ekonomik özgürlük onlar için önemli. bir kızın, bir erkeğe muhtaç kalması demek, hayatına son vermesi demektir. bu kadar vahim durum. onur meselesi. ben de kadın olsaydım, bir erkeğe muhtaç bir şekilde yaşam sürmeyi kabullenemezdim. "senin paran senin", "benim param benim" şeklinde ayrımcılık teşkil edecek durumlar meydana getirmezdim ama çorbada benim de tuzumun olmasını isterdim.