bugün

Küçükken aklın ermemesinden dolayı yapılan zalimliklerdir. Kurbağaya dirgen saplama, yavru kediyi tren yoluna bırakıp kaçma, köpeği yüksek yerden aşağıya salma gibi ibneliklerim vardır. Allah affetsin.
karıncaları alıp köpüklü suda ölmelerini beklerdim.
salyangozların etrafına tuz döküp çaresizliğini izledim.

edit: pişmanım ama yaptık bir haa.
Sineklerin kanatlarını koparıp izlemektir zalimlik.
Herkesin gözünün önünde çikolata yemektir zalimlik.

edit:yine olsa yine yaparım.
yazlıkta kuzenimle top oynuyoruz. bizim eve giden yolun sağ tarafı çalı çırpı şeklinde uçurum. topa vuruyorum karanlık çalı çırpılar arasında kayboluyor. kuzenime tutamadın in al diyorum. diretiyor. sonunda ağlaya ağlaya indiriyorum gidiyor alıyor. çok sinirlenmiştim ama.
-topraktan çıkartılan solucanları, anneyi ikna edip eve alana kadar çimento deposunda saklamak...
-dereden toplanan iribaşlar suyla doldurulmuş kireç kovasının içine konur üstüne de tuz dökülürdü deniz suyu olsun diye. Çünkü zavallılar renkleri yüzünden hep mürekkep balığı sanıldılar... çok ahları var üstümde çok..
büyüteçle karınca yakmak.
evdeki karıncaların üzerine parmakla basmak ve ölmesini beklemek.
eti puf kutularıyla dut ağacının altında * sinekleri yakalayıp kanatlarını koparmak.

(bkz: yatacak yerimiz yok gürkan)
kedilere bonculku tabanca ile saldırmak, karınca yuvalarını patlatmak ve kaplumbağaları ters çevirip üstüne taş koymak. allah effetsin çocuklarımız yapmasın o hayvanlar allahın bize emaneti.
yere vura vura kedi öldürmüştüm ya da sakatlamıştım tam emin değilim.
ölen balığı alırken süzgeçin kenarıyla balığı ezmek.
sümüklüböceğin üzerine tuz dökerek eriyişini izlemek.*
komşumuzun tavuklarını 4. kattan aşağı atardım.
Karasineğin kanadına ip bağlayıp uçurmak.
dalin reklamına özenip yapılan köpüklü suya civcivleri hadi oynayın diye atmak.
çırpınan civcivleri yüzüyor sanmak.

edit: hayır,ölmediler.
bi süre sonra yüzemediklerini anladım. sudan çıkardım. tüyleri yapışmış çok üşümüş civcivleri kalorifer peteğinin üzerine koydum. bu sefer de orada çırpınmaya başladılar. meğer ayakları yanmış.
zaten sonra çok yaşamadılar.*
at sineğinin götüne süpürge çöpü sokup uçmasını izlemek... deneyin, izlemesi hoş oluyor.
alt komşunun kedisini 5. kattan aşağı atmak.
ama bunu sebepsiz yapacak kadar zalim değildim lan, valla bak. kediler hep dört ayak üzerine düşer sözünü yeni duymuştum, sanıyordum ki nereden düşerlerse düşsünler 4 ayak üzerine düşüp hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. meğerse öyle değilmiş, gene 4 ayak üzerine düştü hayvan ama son düşüşü oldu. çoüzülmüştüm sonra.
Arıları yakalayıp pet şişesine koyarak şişeyle top oynamak, futbol topuyla kedileri vurmaya çalışmak, tepenin zirvesine ulaşan kaplumbağayı, tekrar aşağıya indirmek.
sineği yakalayıp ayağına ucu masaya bantlanmış bir ip bağlayıp havada ipin boyunun izin verdiği ölçüde uçması ve bir süre işkence çektikten sonra ölüme terk.
dün kız arkadaşımı tenhada kıstırıp öpmem.

insanı hüzünlendiren zalimliktir.
3 yaşındaki kardeşin iki buçuk lirasına göz dikip onu almak için eski oyuncaklarını bant yardımıyla birleştirmek. sonrada sanki yeni bir şeymiş gibi kardeşe satmak. kardeşin bunu anlaması için gerekli olan 5 saniyeyi çok iyi kullanmak ve arazi olmak. *
(bkz: sümüklü böceğin üstüne tuz dökmek)
solucanları bir poşete doldurup üstüne tuz döküp erimesini izlerdik. nasıl bir zalimlik nasıl bir vicdan.
Yeni alan silgime yaptığım türlü işkenceler. Bundan kötüsü yok .
bir yerde karıncı yuvası sezdiğinde gidip üstüne su dökmek. ardından karıncalar şehrinde sel yarattığını düşünüp gülmek.

evet, çok kötüymüşüm kabul ediyorum.