bugün

insanın başına gelmesi durumunda büyük ızdıraplar yaşayacağı can yakan bir hikayedir.
ben de kureyş kabilesinden bir kıza gönlümü kaptırmıştım vakti zamanında.
hikayeyi çok ayrıntılı anlatmak istemiyorum.. kısaltmaya çalışacağım.

on sene evvel henüz ben yirmi yaşındayken arabistan'a gitmem icap etti iş gereği.. yüksek tahsilimiz olmasa da işimizde uzman olmamız nedeniyle talep gören bir kişi olmuşuzdur daima. her neyse.
gel zaman git zaman kimsesizlik yüzünden o yaşlarda gurbet elde birini sevme ihtiyacı hissediyordum... fazla arkadaş da edinememiştim.
çalıştığım kurumda özellikle anne tarafından çok soylu bir aileden geldiğini duyduğum khafzia isimli bir arap kızına aşık oldum. hayatımda hiç öyle iri ve güzel gözlere sahip bir kadın görmemiştim... patronun da uzaktan yeğeniymiş kız. araplar akraba ilişkilerinde bizde olduğundan daha farklılar. daha sıkı ilişkilere sahipler... kız da konumu gereği iyi bir pozisyonu işgal ediyordu. patronun bana olan sevgisi, güveni ve hala daha eli üzerimdedir. ülkeye döndüğüm halde beni kendi ailesinden biri gibi gördüğü için arar, lüks yatıyla ülkemize teşrif ettiklerinde bile beni hatırlayıp, davet eder. gerçekten gönlü zengin ve dostluk ilişkilerine çok kıymet veren bir kişidir...

neyse konumuza dönelim. ben 3 sene boyunca gece gündüz demeyerek bütün gücümle çalışarak adeta kendimi yaptığım işe adayarak yaşadım. haliyle de kısa sürede çok iyi yerlere geldim. ve patronun uzaktan yeğeni olan ve o güne kadar kendisiyle saygı çerçevesinde konuştuğum khafizia isimli kıza olan sevgimi ne kadar saklamaya çalışsam da onun karşısındaki durumum duygularımı ele veriyordu. bunu bizzat khafizia anlamıştı..

ve bana dostça yakınlık ve büyük bir sevgi duyduğunu gösterir gibi konuşuyordu, güzel yüzü hep gülüyordu benle konuştuğunda...
bu yakınlıklarının en büyüğü ve en açık örneği olan bir gece olmuştu... yemekli davetlerin birinde...herkesin bana olan yüksek güveni nedeniyle ailenin kızları benimle rahatlıkla konuşabiliyor, senli benli olabiliyorlardı...
o gece gözden uzak bir yerde, milyarder patronumuzun büyük bahçeli lüks evinin bu bahçesinde, bu kureyşli güzel, sizin ülkenizdeki şairlerden bana bahsetmeni istiyorum bizim dilimize çevirebilir misin diye sormuştu... türk kültürünü ve tarihini merak ediyordu. bu gibi şeyler üzerine konuşabiliyorduk..
beni ilgiyle dinliyor yanındayken kendini mutlu hissettiğini söylüyordu. bir süre sonra
farkındayım, beni çok seviyorsun bunu uzun zamandır biliyorum ve bende seni canımdan daha çok seviyorum diyerek kolumdan tuttu ve başını omzuma dayadı. o an akıttığı gözyaşları hala daha yüreğimi derinden derine oymaktadır...

biliyor musunuz bilmem ama kureyşli kızların ancak kureyşli erkeklerle evlenmelerine izin verilir bugün hala daha..
evleneceği erkeğin arap olması dahi yetmez..

velhasıl ben sevmeye herkesten daha çok hakkım olan o kızın ellerine can bulmak, hayatta kalmak için su arayan ve tükendiği son noktada bir su kaynağına ulaşan bir insan gibi sarıldım, öptüm...
sevgiyi içtim onun ellerinden, bitmeyen özlemimi dindiremedim yine de bir türlü...
gözyaşlarım sel olmuş akıyordu...

ve bu acıyla daha fazla yaşayamayacağımızı anladığım için kısa bir süre sonra aldığım maaşı, işimi bırakarak ülkeme geri döndüm...

ona birbirimizi sevdiğimizi herkese açıklamamın bir karşılığı olup olmadığını sorduğumda bunu asla kabul etmezler ve seni de hayatlarından silerler demişti...
dostluğumuzu kaybetmeyelim. demişti. inançlı bir kızdı. öbür dünyada eşim olmanı diliyorum demişti. beni evlendirecekleri adamı senin kadar sevebileceğime hiçbir zaman inanma, aklından bile geçirme demişti...

ve benim de bir gün onu sevdiğim kadar sevebileceğim bir kadınla evlilik yapabilmemin önünü kesmişti bu sözüyle..
birini onun kadar seversem eğer onun sevgisine ihanet etmiş olur muyum diye çok düşünürdüm. ve sonra zaten kimseyi onu sevdiğim kadar sevemeyeceğimi düşünüp kendimi rahatlatırdım.

hikayem çok daha derin, çok daha acılarla örülü hepsini anlatamam burada...
sevdiğim kadın evlendi. şimdi iki çocuğu var. onu yıllar sonra gördüğümde bakışlarını yere düşürdü.
yıllar sonra seni gördüğümde eğer gözlerine bakamazsam bil ki sana olan sevgim aynı şekilde devam ediyor demektir bu demişti...
ve ben bu gerçek karşısında bir ölüden farksızım.
biri benim olanla beraberken ben bir ölüden de kötüyüm...
sözlükçülerin ilgisini çekmeyen bir hikayedir.
kureyşli batak oynamak gibidir.
bir de kureyşin en itibarlı mahzum kolundan ise mutlaka ebu cehil in mezarına gidip beraber fatiha okunmalıdır.