bugün

" ya ben bu kitaba inanıyorum ama ne diyor acaba mk ? " diye düşünmeden, sorgusuz sualsiz, içinde ne yazdığını bilmediğin bir kitaba inanmaktır.

(bkz: sürü psikolojisi)
inanıyorum dediği din için hayatına şekil verip yeri geldiğinde canını, malını esirgemeyeceği halde; inanıyorum dediği dinin ilan edildiği, emirlerini, yasaklarını, kurallarını, içeren; inanıyorum demenin bu kitaba da inanmak olduğunu bilerek bu kitabı okumamış olmak nasıl bir şey nasıl bir akla mantığa sığıyor ben anlamıyorum. he okumadığın şeye inanmak zaten bambaşka bi olay..

kim bilir kuranı baştan sona okumadan ölen kaç tane müslüman (kimsenin imanı için bişey söylemek benim haddim değil) var. hayır yani bir insan dini için canını vermeye hazır olup nasıl dininin kitabını okumaz, bu nasıl bi akıl durgunluğudur. 5 vakit namaz kılıp oruç tutan insanlar kuranı hiç okumamışlar. nasıl kuran'dan korkutulduysak, din alimlerince(!) uyutulduysak artık. günümüzde kuran ölünün arkasından okunan kitap durumunda. ki zaten orda da arapça okunuyor ya o da başka mevzu. heralde kuran'ı anlamamızı istemeyip birilerine muhtaç kalmamızı isteyenler tarafından olsa gerek kuran'ı türkçe okumak bilinçaltlarımızda hep kötü bişey olarak kalmış. tamam arapça okunsun tabiki ama anlamını bilmedikten sonra arap spikerin her cümlesinden sonra amin diyen teyzeden ne farkımız kalıyor?

he ben de atıp tutuyorum da, ben de ilk defa bu yaşımda okudum. din hakkındaki kafamdaki soru işaretlerine bakarken kuranla biraz haşır neşir olunca, her şeyin sahibi, yaratıcısı olduğuna inandığım halde allah'ın gönderdiği kitabı okumadığımı farkettim. hani böyle insan birden şok oluyo çünkü daha önce gerçekten hiç aklıma böyle bişey gelmemişti. yani hiç böyle düşünmemiştim. sonra çevremdeki çoğu insanın da aynı durumda olduğunu gördüm. bunu düşünüp düşünüp üzülüyorum. ümmet niye bu halde'nin bence güzel bi cevabıdır bu.

kuranın ilk ayetinin oku olduğunu bilip de kulaktan dolma kuran ayetleriyle ölmek kadar üzücü ne olabilir?