bugün

Telif hakkı isterdi. Dünyada en çok basılan 2. Kitap sonuçta. Teliften ne para gelirdi off.
ulan norveçte oruç tutan mı var , allah elbet biliyordu kimsenin orada oruç tutmayacağını o yüzden müslümanları hep güneye yerleştirdi zaten allah herşeyi önceden görendir ...
allah yoksa devenin hörgücünü kim yarattı devenin hörgücünde temiz su var arada içiyo ordan be.
6 ay gece 6 ay gündüz kutuplarda değil miydi ? kutuplar nere norveç nere. ayrıca sürekli 6 ay gece 6 ay gündüz değil. yavaş yavaş uzayıp kısalıyor.

ayrıca kolayı var. kutuplarda yaşayanlar ,avrupa ülkelerine göre oruç tutar. saat var sonuçta.
Evet, bunları söyledin islamı çürüttün, aferim. alkış alalım arkadaşa...alkışlasanıza lan!
Oruç mevsunu aydınlatalim isterseniz

Gün icinde normal tutulması gereken süre saat neyse hesaplanır ona göre günlük oruç tutulur.

Bence siz kendinizi rezil etmeyin fazla

Zaten batmissiniz daha ne zorluyorsunuz.

6 ay gündüz 6 ay gece olunca insanlar 6 ay uyuyup 6 ay uyanık mı duruyorlar gerizekalı.
her daim önce olurdu. tanrı kelamından bahsediyorsak onda mükemmel bilgiler olması lazımdır. bu da o kitabı okuyan herkesi o bilgileri almasına olanak sağlar.
ancak islam dünyasına bakınca o kitabı okumanın onlara hiçbir şey katmadığı da ortadadır. zaten iyi bir şey olsa diğerleri de ondan faydalanmak için okurdu. ancak böyle bir durum yoktur.

evrensel bir kitap her zamanda mükemmeliğini korur ve onu okuyanlar( geri zekalı değilse) her zamanda o bilgileri kullanırlar ve her zamanda o mükemmelliğini sabitler.

böyle bir durumun olmamasının nedeni de diyalektikle açıklanabilir. fikirler doğar, büyür ve ölür.

siz dinamik bir toplum için şunu diyemezsiniz: tamam biz şimdi devrim yaptık ve bunla sonsuza kadar gideriz. işte dinlerin uhrevi yanı ve değişmezliği bu fikrin diyalektiğine ters kalıyor ve zamanla çöktüğünü kabullenmenin zorluğu onları teselliye itiyor.

meselam, gerçek islam bu değil gibi. bu bir kendini kandırmadır, zaten geri kalmanın bedelini de islam dünyası ödüyor ama bunu kim ne denli farkında bu önemli. yoksa gene insan kendini her alanda teselli edebilir bence.
Alıntıdır;

Bilindiği üzere bulunduğumuz ülkede, günün saatleri fazlaca farklılık arz etmez. Gece ve gündüzler her ne kadar bazı mevsimlerde uzayıp kısalırsa da normal uzunluk ve kısalıktan ileri geçmez. Ancak bu normal uzayıp kısalmalar kutuplara doğru yaklaşıldıkça çok farklı hale gelir. Kırk beşinci enlemden başlayarak kısalmaya başlayan geceler (90) ıncı enleme varınca iyice kısalır, bazı mevsimde tam altı ay uzunluğunda bir gün sürer, arkasından da kış mevsiminde yine altı ay uzunluğunda bir gece devam eder.
Bu altı ay kadar uzun süren günde tek günlük namaz mı kılınır? Yoksa bu uzun günün saatleri günlere taksim edilir, yirmi dört saatte bir gece gelip geçtiği tasavvur edilerek, namazlar bu saata göre mi ayarlanır?
Bu suale çeşitli cevaplar verilmiştir. Bu cevapların özetini kısaca arzedecek olursak şöyle ifade edebiliriz:
— Kutuplara doğru yaklaşıldıkça iyice uzayan gün ve gecelerde namaz vakitleri (takdir edilir). işte bu (Takdir), mes'eleyi karışıklıktan çıkarır, sıhhate kavuşturur.
— Takdir, hadîsten geliyor. Peygamberimizin (asm) ifadesidir bu. Resûlüllah Aleyhisselam günleri iyice uzun olmayan yerden çıkacak olan Deccalı haber verirken,
-- "Deccalın bir günü sizin bir seneniz kadar uzun olacaktır. Sonraki günleri de beri geldikçe kısalacaktır." buyurduğunda sormuşlar:
— Ya Resûlâllah, bir günü bizim bir senemiz kadar uzun olacağını bildirdiğiniz o günde namazlar nasıl kılınacaktır? Şöyle cevap vermiştir:
— Takdir olunarak! Yani uzun günün saatleri takdir edilerek. Hesaplanarak. (Müslim, Kitabu’l-Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat, 20)
— Nasıl takdir edilip, nasıl hesaplanacak?

— En yakın normal vakitli ülkenin takvimi ve saatıyla takdir olunup, hesap edilerek.

Demek ki, Resûlüllah (asm)'ın haber verdiği (takdir olunarak) kelimesi bize meseleyi hallettirmektedir. Böylece beş vakit namazını en yakın normal vakitli ülkenin saatına ayarlayarak kılan kimse huzura kavuşur, yanılmaktan kurtulmuş olur.
Burada cevabı gerekecek bir diğer sual de şudur:
— Bazı mevsimlerde gecenin başlamasıyla hemen arkasından şafak söker, yatsının vakti hiç olmaz. Böylesine kısa gecelerde namazlarımızı nasıl kılacağız?

Cevabı şöyledir:
— Öyle kısa gecelerin başlangıcında, önce akşam namazına durulur, kılınınca vakit bulunursa hemen yatsıya başlanır, bitirilince de hemen sabah namazına girişilir. Böylece kısa gecenin namazları arka arkaya eklenerek kılınır. Bundan sonrası yine takdir olunarak edâ edilir.
Bu mevzuda Prof. Hamidullah "islâm'a Giriş" kitabında şöyle diyor:
— islâm din-hukuk âlimleri umumiyetle (45) arz dâiresindeki saatlerin (vakitlerin) (90) derecede yâni kutuplarda muteber olduğunu açıklar. (45) derece ile (90) derece arasındaki bölgelerde güneşe değil, saate göre hareket edilir. Namaz için böyle olduğu gibi, oruç v.s. için de böyledir."
Bu mevzuu etraflıca inceleyen "kaynaklarıyla islâm Hukuku"nda ise nihaî hüküm şöyle verilmektedir:

— Altı ay gece, altı ay gündüzün devam ettiği ülkelerde normal vakitleri (yâni gece ile gündüzü) bulunan en yakın -45 enlemdeki- ülkelerin saatleri uygulanarak namaz ve oruç ibadeti yerine getirilir."

Hac ibadeti ise zaten hiçbir ülkenin takdirine bağlı değildir. Suudî Arabistan'ın takvimi esastır. Onların ilân ettikleri günü Arafat'a çıkılır, Müzdelife'ye gidilir, Kâbe tavâfı yapılır. Bu mevzuda normal vakitli ülke ile normal olmayan vakitli ülke müsavidir. Hepsi de mukaddes bölgeye hizmet veren ülkenin takvimine tâbi olarak hac ibadetini ifa etmektedir.
Aynen karsim aynen (hala şunlara açıklama yapıyorsunuz bosverinn).
ulan saat dilimi diye bisey var. paralellere gore degil meridyenlere gore. en az 4 saat aksam olmayan yer yok. aydinliga degil saat dilimine bakin.
download hızında artış olurdu. cebraille olacak iş değil ki o.