bugün

Eğer bir kişi, sahte olarak peygamberlik iddiasında ise mantıki olarak iki şeyi amaçlar:

1) Döneminde şöhret olmak, kendini yüceltmek, insanları kendisine itaat ettirmek.

2) Tarihe geçmek ve hep yüce namlar ile anılmak.

Fakat Kuran'a bakıldığında, peygamberin hatalarının açıkça Allah tarafından ortaya döküldüğünü, Allah'ın kendi peygamberini sert bir dille eleştirdiğini görüyoruz:

Abese suresinde peygamber efendimiz, nüfuzlu birinin Müslüman olmasına vesile olup onun kabilesinin komple iman etmesini istediğinden ötürü o kişiye yönelirken, kör fakir bir adam geliyor ve resulullah ona beklemesini söylüyor. Allah ise bu hareketi çok sert bir şekilde eleştiriyor:

"O (garib, fakir) kör kişinin gelmesinden ötürü yüz çevirdi ve döndü. Ne biliyorsun belki temizlenecek! Yahut öğüt alacak. Kendini yeterli görene gelince, sen gidip ona yöneliyorsun! Oysa onun arınmasından sorumlu olan sen değilsin! Fakat Allah'tan korkarak koşanla ise sen ilgilenmiyorsun. Hayır, O Kuran bir öğüttür. Dileyen alır!" Ahzab 1-10

Ayette açıkça resulullah'ın insanı yönü, kıyamete kadar açığa vuruluyor ve alemlerin rabbi, o tertemiz peygamberi, kıyamete kadar o kitabı okuyacak milyarlarca kişinin önünde tenkit ediyor.

Bu bağlamda, hata yapıp yanılabilen bir insanın yüceltilmesinin önü kesiliyor.

Yine resulullah(sav) ın cihada gtmemek için munafıklık yapanları serbest bırakmasına dair bir eleştiri geliyor:

"Allah seni affetsin! Nasıl oluyor da hakkı anlamadan onlara izin verdin!" Tevbe 43

Peygamberlik öncesi halinin bir boşluk ve hiçbir şey üzerinde olmama hali olduğu ifade ediliyor:

"Sen şaşırıp ne yapacağın bilemez bir durumda iken, sana yol göstererek ne yapman gerektiğini öğretmedi mi ?" Duha 7

Statü yüceltilmiyor:

""De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. Farklılık yalnızca, 'ilahınız tek bir ilahtır' şeklinde bana vahiy gelmesidir." Kehf Suresi 110

Allah resulunun diğer insanlar gibi aciz olduğu ifade ediliyor:

"Eğer Muhammed, bize karşı ona bazı sözler katmış olsaydı. Biz onu kuvvetle yakalar, Sonra onun şah damarını koparırdık! Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız!" (Hakka 44-45-46)

Bunun gibi sahih hadislerle gelen birçok insani hata ve yanılmalar mevcuttur.

Biriniz de çıkıp derseniz, "Kuranı kendi eliyle yazdığı belli olmasın diye bunları yazdı", komik duruma düşmüş olursunuz. Zira buradaki mantık önermesinde, kendisinin peygamberlik iddia etme ve kitap uydurma sebebi "bilinmek, şöhret olmak ve insan üstü olarak adlandırılmak" olmalı idi.

Yani bu tezleri ortadan kaldırdığımızda, Kuranın hak bilinip bilinmemesinin onun nefsi için bir faydası yoktur. Eğer ben eleştirilebilir, yüce olmayan bir insan olarak bilineceksem, uydurduğum kitaba inanılsa ne, inanılmasa ne?

Bu sebeple islam dışındaki tüm dinlerde birilerini yüceltme vardır. Ve mutlaka şirk bulaşmıştır. Kişileri, belirli ruhları, din adamlarını, havarilerden birini, mutlaka haddinden fazla övme mevcuttur. islam'da ise, peygamberlerin dahi gaybı(gizli sırları) vahiy dışı bilme yeteneği olmadığı açıkça ifade edilir:

"Ey muhammed! De ki: De ki: “Ben kendim için Allah'ın dilediğinden başka bir yarara da bir zarara da sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana kimse bir kötülük dokunduramazdı. [Araf 188]

iKiNCi DELiL:

Biliyorsunuz ki namazlardan en zor namaz, teheccüd(gece namazıdır). Bu islam ümmeti için sünnettir, yani farz değildir. insanın uykusunun en tatlı olduğu gece 3 suları gibi uykusundan uyanması, en büyük ecirli namaz kabul edilir ve salihler dışında ikame edilmesi zordur.

işte bu namaz, islam dinine göre sadece Hz Muhammed'e farzdır. Düşünün, bir din uyduruyorsunuz ve o dinde kendinize siz ölene kadar gece namazı kılmanın farz olduğunu yazıyorsunuz. Sahabeler istisnasız her gece, nerede olursa olsun resulullah'ın gece namazı kıldığına, uzun süre secdede kaldığına şahitlik etmişlerdir. Ölümüne yakın zamanında dahil, hasta hasta, zor bir şekilde dahi olsa resulullahın o namazı terk etmediği nakillerle sabittir.

Yani eğer din uydurulduysa gece namazı koymak aptallık olurdu.

Bu gibi deliller Kuranın akli olarak hak din olduğunu gsterir. islam'a karşı yöneltilen 1400 yılda aşağı yukarı 15-16 argüman vardır ve hepsi defalarca çürütülmüştür. Hakka dönün, eğer nefes alıyorsanız rabbiniz size hala şans veriyor demektir. Evet, bir gün her şey çok geç olacak...
" yoksa onu muhammed uydurdumu diyorlar! deki; haydi sizde onun denginde bir sure getirin ve allah tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onlarıda yardıma çağırın. sözünüzde samimi iseniz bunu yapın"

" göğü büyük bir kudretle bina ettik ve biz onu genişletmekteyiz "
zariyat 47

"
o, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. her biri bir yörüngede yüzmektedirler "

enbiya 33.

" insanların işlemiş oldukları günahlar yüzünden karada ve denizlerde bozulmalar ortaya çıkmıştır. dönmeleri için allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını dünyada onlara tattıracaktır "

rum 41.
Kuran, tarih içinde etkileyici gücü en yüksek olan kitaptır.
Var mı başka kitap, böyle bir hacmi olup tamamı ezberlenen, şayet ezberleyen insanları gözümle görmeseydim böyle bir durumun olabileceğine inanmazdım.
Kitap öyle bir dönüştürme gücüne sahip ki, peygamber efendimiz gibi toplum içinde doğruluğundan başka gücü olmayan bir kişinin tebliğiyle kısa sürede bilinen dünyanın uzak noktalarında inananları olmuştur.

Allah'a, kitabına ve peygamberlerine inanmak iman işidir. Adam nasipsizse bizim duyurmaktan başka yapacağımız bir şey yok.
Kuran zaten peygamber sözü değil allah sözüdür.
Yoktur. Gerçekten binlerce yıl geçmesine rağmen mantıksız bir şey yoktur ama peygamber döneminde yaşamadığımız için uyması zordur.