bugün

KPSSzede öğretmen adayları Başbakan'a yazdıkları elektronik postada yaşadıkları dramı anlatıyorlar...

işte o elektronik posta;

Bizler 2010 KPSS mağduru öğretmenler olarak, size sorunlarımızı bir nebze olsun anlatabilmek, meramımızı dillendirmek üzere, içinde bulunduğumuz ahvalin vehametini izah edebilmek amacıyla bir mektup yazmayı münasip gördük. Sizin bu mektubu okuyacağınıza ve göstereceğiniz samimiyete yürekten inanıyoruz.

Sayın Başbakanımız,

Şunu bilmenizi isteriz ki, mağdur öğretmenler olarak artık her şeye ve herkese olan itimadımızı kaybettik ve istinad noktalarımızın tek tek devrildiğini idrak ettik. 2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı artık tarihe bir kara leke olarak geçmiş ve biz iğdar olmuş öğretmenlerin inanç konusundaki melekelerinin daha duyarlı bir halde gelmesi açısından önemli bir ders olmuştur.

Bilindiği üzere 10 Temmuz 2010 tarihinde yapılan KPSS, olaya binlerce kişinin karıştığı kopya skandalı sebebiyle iptal edilmiş ve iptal edilen sınav 31 Ekim 2010 tarihinde tekrar yapılmıştı. Bunun sonucunda; hakkıyla atanabilecek durumda olan,aylarca, belki yıllarca emek veren, alın teri döken, gecesini gündüzüne katarak çalışan ve üstelik tek cürmü dürüst olmak olan binlerce kişi bu çirkin olay sonucu maddi ve manevi bir yıkıma uğramış ve en büyük hayalleri olan öğretmenlik mesleğine atanabilecekken maalesef atanamayacak duruma gelmiştir. Çünkü onların yerine; hiçbir emek vermeyen, ahlaken ve vicdanen sukut etmiş, zelil olmuş,hırsızlığı, bir başkasının mesleğini de elinden almakla ikiye katlamış , soruları çalan,insan haklarına saygısı olmayan ve o kadrolara hakkıyla atanması gereken kişilerin ve ailelerinin umutlarını hiçe sayan, insanlıktan nasibini almamış kişiler, 70 milyon insanın gözleri önünde elini kolunu sallayarak atanmışlardır.

Yaşanan bu rezillik dolayısıyla bir çok dava açılmış, ancak hepsi akim kalmış, sonuçlanmamıştır. Elimizdeki bilgilere göre, kopya çektiği iddia edilen bir çok kişinin sabah oturumunda gerçekleşen genel yetenek ve genel kültür sınavında, netlerinin yüksek olması dolayısıyla 31 Ekim’de tekrarlanan Eğitim Bilimleri sınavının getirisi çok düşük olmuş, eğitimde yüksek sayıda net çıkaran arkadaşların puanları çok az derecede değişmiştir.Hatta netlerini yükselttikleri halde, puanlarını düşürenler olmuştur. Bu durum da tekrarlanan eğitim sınavının mağduriyeti gidermediğini ve çalışanların emeğinin karşılığını almadığını göstermektedir.

Bu vicdanları sızlatan zalimane hadisenin sebep olduğu haksızlık meslektaşlarımızın intiharına kadar varmış ve hem iktisadi hem de ictimai hayatlarının mahvolmasına sebebiyet vermiştir. Yüksek puan aldığı halde, yıllardır mesaisinin tamamını sarfederek edindiği birikimin karşılığını alamadığı için, bazı kardeşlerimiz ya çevrelerine duydukları mahcubiyetten ya iaşe derdinden ya da geçirdikleri ruhi hezeyandan canlarına kıymışlardır. Ali KÜRKLÜ , Uygar ŞENOCAK, Mahmut AYTEKiN, Elif iŞLER ve diğer, canına kıymış olan meslektaşlarımız; bu, kopya caniliğinin maktülü, bizim nazarımızda ise eğitim şehitleridirler. Yarın ruz i mahşerde hesaba çekilirken, yüksek puan aldıkları halde atamalarının yapılmadığı için öldüklerini şikayet edecekleri makan Mahkeme i Kübradır!!

Sayın Başbakanımız,

Bir toplumun ahlaki nizamının ve dünya görüşünün temellerinin atıldığı eller, öğretmenlerin ta kendileridirler. Geleceğin yönetici kadrosu şu anda bu ellerde işlenmektedir ve siz de takdir edersiniz ki bu eller ne kadar mahir olursa onlardan çıkacak cevher de aynı oranda başarılı ve kendisinden müstefid olunacak düzeyde bireyler olurlar. Ehil olmayanın iş başına geldiği dönem, Peygamber Efendimiz tarafından kıyametin alameti olarak tespit edilmiş ve yine kendisi başarılı toplumları, işi sahibine teslim eden toplumlar olarak tanımlamıştır. Mezkur skandalın sebep olduğu atamalar, bu tespitin göstediği haksızlığı özetlemiştir. Suçsuz günahsız çocuklarımızın ehil olmayan insanlara teslim edilerek par u pak bir eğitimin beklenmesi bu açıdan ayrı bir hezeyandır; zira kem aletle kemalat olmaz.

Sayın Başbakanımız,

Öğretmenler olarak bizi çevreleyen yegâne sıkıntı maalesef kopya skandalı değildir. Birbiri arasında uçurum sayılacak düzeyde farkın olduğu taban puanı vakıası da bir adaletsizlik numunesidir. Mesela pdr, okul öncesi öğretmenliği gibi branşların taban puanlarının 12 olması, buna mukabil 80-90 puan almalarına rağmen atanamayan branşlarda öğretmenlerin olması fırsat eşitliği açısından büyük bir haksızlıktır. Bir konuşmanızda kalite mefhumuna vurgu yaparak, zat ı alinizin de beyan ettiği üzere 70 puan alamayan zaten atanamasın! demiştiniz.Ama şu da bir gerçek ki birçok arkadaşımız branşları yüksek puanla kapattığı için 86-87 gibi yüksek puanlar alsalar bile atanamıyorlar. Geçen senenin kpss birincisi, fizik öğretmeni meslektaşımız, fizik branşından atama yapılmadığı için atanamamıştı. Yine, Geleneksel Türk El Sanatları alanında türkiye birincisi Hüsnü KOÇOĞLU kardeşimiz alanında kadro açılmadığı için sınava girmemiş muamelesi görmüştü. Bu sıkıntımızı size anlatamayacaksak, sesimizi siz duymayacaksanız kim duyacak Sayın Başbakaınm!

Saygıdeğer Başbakanımız,

Bunlar yetmezmiş gibi, bizler ücretli öğretmenlik adı altında; sarf edilen enerjinin, zamanın, özverinin ve göz nurunun yanında komik kalacak düşük maaşlarla çalışmaya mahkûm bırakılıyoruz. Bu konuda da çok sıkıntılarımız var. Branş hocaları derslere girmiyorlar, aynı zamanda öğretmenlik mesleğiyle alakası olmayanlar, pedagojik alt yapısı olmayan insanlar ve hatta yüksekokul mezunlar bile öğretmenlik yapabiliyor. Öğrenciler bir dönem içerisinde 2–3 hoca değiştiği için eğitim sürecinde adaptasyon sorunu yaşıyorlar. Bunun dışında sözleşmeli öğretmenlik de tam bir garabet içerisinde. Kadrolu öğretmenle aynı işi yapan öğretmenler, sözleşmeli öğretmen olarak kadrolu öğretmenin imkânlarından yararlanamıyor. Son zamanlarda bu haklar konusunda düzenlemeye gidilmiştir, bunun için sizlere teşekkür ediyoruz, ancak bu garabetliklerin de bir an önce ortadan kaldırılmasını, aynı işi yapan öğretmenlerin tek bir sınıfta toplanmalarını arz ediyoruz.

Saygıdeğer Başbakanımız,

Ayrıca bundan önceki senelerde öğretmenler bu denli mağdur edilmediği halde, birçok defa ek alım yapılmıştır. Ayrıca Şubat ayında yapılacak olası bir ek alımın yaratacağı aksaklığın, eğitimi ve öğretimi aksatan onca uygulamanın yanında devede kulak kalacağını düşünmekteyiz. Bizler biliyoruz ki, bu yapılan rezillik bizi üzdüğü kadar, bizi zor durumda bıraktığı kadar; sizi ve bakanlığınızı da üzmüş ve zor durumda bırakmıştır. Yetkili makamlardan maillerimize cevaben gelen maillerde de bize bunları defalarca söylemişlerdir. Bu hizmetiniz için, maillerimizle tek tek ilgilenildiği ve cevap verildiği için tüm mağdur öğretmenler olarak teşekkür ediyoruz. Bizler mağdur öğretmenler olarak, bu sene bizlere yapılan haksızlığı hükümetinizi bir nevi karalama politikası olarak görmekteyiz. Bu karalama politikaları nezdinde bizlerin mağduriyeti katlanmaktadır.

Sayın Başbakanımız,

Zulme maruz kalmış insanların, zulmü işleyenler kadar zavallı olmadıklarının onur veren şuuruyla, haksızın haklıdan hakkını bir gün muhakkak alacağı itikadıyla, eğitim için yola çıkmış insanların eğitimi katletmeyi göze alanlara fırsat vermeyeceği bilinciyle, bütün davası hak ile batılı ayırmayı talim etmek olan eğitim neferlerine reva görülen bu haksızlığı engelleme ve bu batıl uygulamayı durdurma konusundaki hassasiyetinize duyduğumuz güven tamdır. Bu vesileyle yüce makamınızdan ve hassas vicdanınızdan temennimiz, iyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek ölçüsünde belirecek olan, bu zulmün önüne set çekecek uygulamaları bir an evvel başlatmanız ve on binlerce eğitimciyi gerçek yuvaları olan okularına kavuşturmak için gereken talimatları vermeniz olacaktır.

Saygılarımızla..

kaynak aşağıdaki gibidir:
`http://www.abbasguclu.com.tr`
rte'nin doğrudan çöp kutusuna attığı e-postadır.
(bkz: empati)
çeribaşına çingene şikayet etmekten başka bişey değil.