jap.japon ruhu
kitaronun muhteşem gitar sololarının bulunduğu şarkısı.

http://www.youtube.com/watch?v=RgO81dKsL4Y
(bkz: blue smyrna)
natsume soseki adlı japon yazarın türkçeye 'gönül' ismiyle çevrilmiş eseridir ki kokoro zaten kalp, yürek gibi anlamlara gelir.

üç bölümden oluşur ve bölümler şu şekildedir;
-sensei and ı
-my parents and ı
-sensei and his testament

son bölüm kitabın iki ana karakterinden biri olan sensei'in intihar mektubudur.
ve japonyada liselerde bu bölüm tek başına bir kitapmış gibi okutulur.

kitapta modernite ve gelenek, taşra ile şehir ve baba figürlerinin karşılaştırılması vardır.

şehirdeki ölümler hep doğal olmayan şekildedir. karakterler intihar ederler veya cinayete kurban giderler. taşra ölümleri ise doğaldır. yaşlılıktan veya hastalıktan dolayı meydana gelirler.

kitaptaki bütün baba figürleri hastadır.
anlatıcının (narrator) babası fiziksel, sensei ruhsal, imparator fiziksel, general nogi ruhsal hastalardır.

kitabın en başında sensei ile anlatıcının tanışmasına ve samimileşmesine şahit oluyoruz. anlatıcı diyorum çünkü anlatıcı kendinden hep 'ı' yani 'ben' olarak bahsetmiş.
sensei'in adını da bilmiyoruz aynı şekilde. narrator ona sensei demek istiyor kendinden yaşça büyük olduğu ve onu bilge gördüğü için.

yıllar geçiyor kitapta, narrator üniversiteye gidiyor, mezun oluyor, iş arıyor...
ancak sensei bu kadar zaman içinde asla anlatmadığı bir sır saklıyor.
her ay mezarlığa birini ziyarete gidiyor ve kimsenin kendisiyle gelmesini istemiyor.
kimin mezarını ziyarete gittiğini kitap sonunda öğreniyoruz.
sensei her zaman karanlık, depresif, fazla duygu iniş-çıkışları yaşamayan bir adam.
anlatıcımız ise 18-25 yaşları arasında meraklı ve öğrenmeye istekli bir genç.

sensei evli bir adam. eşinin ismi shizu.
kitabın sonunda sensei intihar ediyor. tabii bu anlatılmıyor bize. nasıl öldüğü vesayire. kendini cezalandırıyor mu yoksa ödüllendiriyor mu? çünkü budizmde ölüm yeniden doğuşa işaret ediyor ve bu umut demek.
shizu ve sensei'in hiç çocuğu olmamış. narrator neden diye sorduğunda sensei 'divine punishment' yani 'tanrı cezalandırması' diyor.
buradan sensei'in bir vicdan azabı içinde olduğunu anlayabiliriz.

kitabın sonunda, sensei'in intihar mektubunda öğreniyoruz ki k. isimli bir arkadaşı varmış gençken. tam ismini öğrenemiyoruz. soseki bolca sembol kullanmış isimleri seçerken bile.
sensei'in gençliğindeki bu arkadaşı ailesiyle çeşitli problemler yaşıyor sensei hep yanında ancak ikisi daha sonra aynı kıza aşık oluyor.
sensei'nin bundan haberi var ancak k.' nin yok.

ve arkadaşına ihanet edip hiç ona söylemeden kızın büyüğüne gidip onunla evlenmek istediğini söylüyor.
k. bunu baya sonra öğreniyor ve zaten dipte olan k. daha fazla yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünerek ve sensei'ye bir not bırakarak şahdamarını keserek intihar ediyor.

yıllar boyunca sensei bununla güçlükle başa çıkıyor. k. nin ölümünden sonra gitgide içine kapanıyor. sevdiği kızla evleniyor ancak o bile onu mutlu edemiyor ve en sonunda dayanamayarak uzunca bir mektubu tüm bunları, gençliğinden başlayarak anlatıp narrator'a bırakıyor.
çünkü narrator her zaman bunları merak etmişti ve sensei anlatacağına söz vermişti.
kim bilirdi bu şekilde bir intihar mektubuyla anlatacağını?

benim beğendiğim, okuması kolay, akıcı, içinde gerçek anlamda boooolca semboller ve foreshadowingler bulunan * bir kitap.
sonunda üzerinde bolca düşünebileceğinize inanıyorum ancak kitabın yazıldığı dönem hakkında bilginiz yoksa kavrayamayacağınızı düşünüyorum.

kitabın meiji restorasyonu dönemine bolca göndermesi var. bu değerlerin üzerinde durmasının sebebi yazarın doğumunun o döneme denk gelmiş olması olsa gerek.

epistolary novel diyebiliriz. çünkü kitap içindeki mektup ve telegramlar bize kitap içinde bir kitap var olduğu hissini veriyor.