bugün

şüphesiz ki yazlar bu kadar sıcak değildi.
bursa misal yeşilliklerle doluydu.
fabrikalarımız belki çevreyi kirletiyordu, ama "baca filtresi taktık" deyip iklimi değiştirmiyorlardı.
hülasa bizde sıfır model doğan slx almıştık o dönem.
doğan slx lan, ne demek, boru mu amk?
doğan vardı, doğan l vardı, doğan sl vardı.
piyasalar bu arabayı bekliyorlardı çılgınca.
satan lavuk kalorifer sistemini gösterirken "abi valla klimadan daha iyi soğutuyor bu" dediydi.
kandırılmıştık yani.
tabi ki klima neyin yoktu doğan slx'te. ama güzel hava üflüyordu ne yalan.
sonra tempralar çıktı.
bak onlarda bile klima yoktu.
ta ki tempra sx ak çıkana kadar.
buradaki "ak" kısmı arka camlar otomatik ve klimalı model demekti.
tempra sx ak aldık. bu sefer çok yakıyor diye peder klimayı açtırmadı.
camları açarak bindik hep.
ama yine de arabamız klimalıydı. arkasında "sx ak" yazıyordu amına koyim.
ŞÜPHESiZ Ki zor yıllardır.

ankara'dan antalya'ya kampa gitmiştik o yaz. otobüsten indik.. antalyanın eski garajı..otobüsten iner inmez soyulmuş hıyar kokusu. hıyar satan seyyar yanaştırmış arabasını otobüse, inen yolculara hıyar gösteriyor..hava haza ateş. ellerde bavul..lara dolmuşuna bindik...kampın önünde indik..beynimize güneş geçe geçe kampın nizamiyesinde giriş yaptık. biraz daha yürüdükten sonra kampın resepsiyon kısmının bulunduğu binaya girdik. off içeri buz gibi..kızgın kumlardan serin sulara.. işte ben bu şekilde tanıştım klimayla. şaşırdım tabi. e çocuğuz nereden bilecez klimayı felan. zaten mahrumiyet yılları.. babanın bile karne ile alındığı..bu nedenle o yaz tatili benim için farklıdır. hatta supangle üzerinde dondurmayı da o yaz kampta tanımıştım.