bugün

neoklasik uludag sozluk yazari olarak tanımlansa daha iyi bir şekilde amacina ulasabilecek olan olgu.
klasik uludağ sözlük yazarıdır. *
ekşi'nin çaylak listesinde beklemekten sıkılıp kendini uludağın serin sularına atan yazardır.
muhalif ve sinirlidir.
iyi ayar verir.
formata pek takmaz, eğlenir.
öyle bilgi paylaşacağım yok ufuk açacağım sevdasında değildir, geyik yapar.
türk kızını aşağılar, yerden yere vurur.
Hiçbir zaman yazdığı sözlüğün adını başka bir ağızdan duymaz.
x Sözlükte yazıyorum ben
y hadi ya ekşi mi?
x yok uludağ
y olsun oda güzel.**
(bkz: classic schmosby)
eskiden bi dergi vardı. unuttum adını şimdi. her ay aynı zırvalıkları tekrar eder dururdu bu dergi.

"5 haftada kaslanın!"
"30 dakikada forma girin!"
"iş dünyasında az çalışarak çok kazanma rehberi!"
"gerekirse iş arkadaşlarınızın üstüne basın geçin!"
"beyaz yakalı köle olmak süper bir şey!"
"kiranızı bile ödeyemeseniz de fitness'ı ihmal etmeyin!
"ofis'teki stajyeri yatağa atma sanatı!"
"mal gibi alışveriş manyağı olun!"
"tüketerek var olup özgüven açığınızı öyle kapatın!"
"öyle bir şevişin ki partneriniz portekizce konuşsun!"

vs vs.

işte bu dergideki kıytırık başlıkların hepsini harfiyen uygular klasik uludağ sözlük yazarı. ama aynı zamanda fight club'a bayılır!

saatte 200 km hızla giderken dinlediği grup rage against the machine'dir mesela.

götünden anlar çünkü, dinlediği/okuduğu/seyrettiği ne varsa. filmleri/kitapları/müziği sadece tüketir. üzerinde düşünmez. sonra celebrity'ler bunun hakkında ne yazmış diye sözlüğe şöyle bir bakar ve o "tükettiği" şeyleri sadece bir sınıf atlama aracı olarak kullanır. kendi fikri yoktur. çünkü başkaları onun yerine çoktan düşünmüştür. bu sınıf atlama kaygısı ve dalkavukluk, onu küçük burjuva yapar felsefecilerin tanımına göre. ama o kendisini hep mükemmel olarak nitelendirir.

kısacası işe yaramaz bir yazardır.
ama bu her yazar için geçerli değildir tabi.