bugün

mümküniyetine pek inanmadığım hadise olsa da kitap tercihlerinde yapılan hatalar (ki bunlar her bünyede farklılık gösteren hatalardır) insanı kitap okumaktan zevk almamaya itebilir. baskı olmazsa, kitap tercihi özgürce yapılırsa ve kitap okumaya niyetlenilen zaman bilgi öğrenmekten sıkılma devrelerinden biri değilse kitap okumamayı sevmemek düşünülemez. en geniş örnek olarak futbol diyebilirim. takımının maçlarını her hafta izleyen ve diğer liglerin güzel maçlarını kaçırmayan insan albanaklardan futbol tarihini öğrenebilir, rıdvan dilmen'den dinlemek yerine efsane maç olaylarının ayrıntılarını kendi öğrenip paylaşabilir. her insanın kişisel zevkleri vardır ve bu uğurda öğrenecek bilgi hiç bitmez şeklinde düşünenlerdenim.

bence kitap televizyondan daha eğlencilidir ve her yaşta hobilenebilir ama televizyondan kitaba geçiş sürecinde kitap zappingi yapmaktan bıkmamak gerekir.
Doğallıktan ileri gelen samimi itiraf.
yaşamaktan düşünmeye vakit bulamayanların en olağan özelliklerindendir ve bunu düşünmekten yaşamaya fırsat bulamayanların anlaması mümkün değildir. düşünmeyi yaşamaya tercih edenler, yani kitap okumayı sevenler olarak bilinen güruh gerçek yaşamı kaldıramayanlardır ki onların bu durumu iyi bir şey midir, kötü bir şey midir sorusuna verilecek cevap hayatta durduğunuz noktaya ve baktığınız yöne göre değişir.
kitapları sevmeyenlerin kendilerine uydurdukları kılıf. beyler, bayanlar bu bahaneyle çıkmayın podyuma yoksa pot kırarsınız. okumak şart bu devirde.

genelde hiç kitap okumamış kişilerin, bulundukları entellektüel ortamlarda nıetzsche, tolstoy v.s yazarlardan dem vurulduğunda hiç konuşamadıklarından dolayı hemen bu yazarların kitaplarına baş vurmaları tabimki kitap okuma hevesini içten içe köreltir.

önce birikim.
cin ali, hansel ve gıratel, heidi, nasrettin hoca fıkraları, v.b kitaplarlan başlayın sonra bir bakmışsınızki kitap kurdu olmuşsunuz.
kitp okumanın ne demek olduğunu bilmemekle bağdaştırılan hadisedir. kitap ülkemizde bu gol çok güzel tespiti çoğu bünyeye uyabilir ama bu kitap güzel tespiti çoğu bünyeye uymaz. kitap tercihinin önemi üst seviyede önemlidir.
bana her dem kitabın hemdem olması yeter. *
kitap konusunda iyi tercih yapamamış yada kendi ilgi alanının farkına varıp özümseyememiş kişinin hissedeceği olay olarak düşünmekteyim. ayrıca bazı kişilerin savunduğu gibi "yaşam o kadar sıkı o kadar iç içedir ki hakkıyla kitap okumaya vakit kalmaz" düşüncesini anlamış değilim. hayata böyle bir çizgi çekme eğilimi neden? kısıtlı vakit olduğu düşünülse bile kitap okuyanlar ya über kitap okuyanlardır yada okumayanlar hayatlarında ellerinde kitap almamıştır diye bir çizgi çekildiğinde insanları kategorize etmek daha mı kolay oluyor? eğer yaşamınızı dışarıdan izlerseniz aslında ne kadar çok vaktimizin olduğunu ancak alışkanlıklarımızdan dolayı bunun farkına varmadığımızı da görebiliriz örneğin. "ben yaşıyorum abi kitap okuyamam bu hayat beni buna zorladı" gibi komik sözcüklerle kendimizi tatmin etmek yerine hayatı bir bütün olarak anlamaya çalışmanın daha mantıklı bir seçim olacağını düşünmekteyim.
yok öyle birşey?! eğer kendini geliştirmek istiyorsan okumak şart, ki bu ülkede her geçen gün kendini geliştirmek zorundasın. kitap okumayı sevmiyorum da sadece insanların ağzına sakızlaşmış bir cümle. oysa bir eline alsan, onun sayfalarının kokusuna kapılsan, öykünün içinde yer edinsen kendine emin ol asla pişman olmazsın.
Ya okuduğunu anlamıyodur, ya daha eğlenceli işleri vardır, yada ilgisini çekecek kitap yoktur(ki bu en son ihtimal).
gelişmenin ne kadar kitap okumaya bağlı olduğunu bile bile, zevk almadığı, tahammül edemediği şeyi yapmayan insandır.

hakkıdır. ona da okuyan anlatır.
kişinin suçu değil zamanında eğitim verdiğini düşünen eğitimcilerin ve ailenin suçu ve sonucudur.
kafanızın içindeki biriyle konuşamamaktır.
okulda ve evdeki eğitim sisteminin çarpıklığından ve ya olmamasından, ezberci mentalite yüzünden ülkemizde vuku bulan en büyük felaketlerden biridir. insanların bilinçlenmemesi için hükümetin bilerek ezberci sistemi dayatmak suretiyle bir çok bünyede varlığını sürdürmektedir. ve malesef sahip olduğum bir özelliktir, okumaya çalıştım ama olmadı, alternatif olarak yazmayı tercih ettim.
yemek yemeyi sevmemek, su içmeyi sevmemek vb. şeyler gibi saçmasapan bir şeydir.
benden uzak olmak ve yanıma yaklaşmamak.
*
insanlaşamadığının göstergesidir.
teknolojinin yokluğunda aranan alternatif olmaya mahkum olmuştur kitaplar.aksini iddia eden kişiler samimi değildir ve başka amaçlar peşindedir.
eksik yaşamaktır. teknolojinin kölesi olmaktır.
buyuk eksikliktir.
alternatif başlık önerileri: düşünmeyi sevmemek, düşünmenin bir insana zor gelmesi, düşünmek için beynin gerekmesi vs. vs.
dev boyutta bir eksiklik. kitap candır
türk insanın da bulunan özelliktir. dişlerini de fırçalamaz bunlar.
bir nasipsizliktir.
üniversitede ayaklı kütüphane ismiyle maruf bir hocamıza sorulmuştu.

kitap okuma zevki tanrının bir lütfudur, fakat kitap okuma zevki olmayan da kazanmak için kendisini zorlayacak demişti.

tabi kamyoncu erman dayı değil de, vazifesi icabı donanımlı olması gereken insanlar için söylenen sözler zannederim.
her insan aslında okumayı sever. ancak, okulda bizlere okuyun dedikleri kitaplar klasiklerdir. sonra neden okumuyoruz? şahsıma ait binlerce kitap olmasına rağmen aralarında sadece 3 5 tanesi klasiktir. (onlarda ortaokuldan kalma) herkes herşeyi okuyamaz. yani okur ama öncelikle okumaktan zevk alması gerekir. zorla bizlere kitap okutuyorlar, sonra zorla okutulan romanı sevmediğimiz için adı kitap okumayı sevmiyoruma çıkıyor. böylelerinin öncelikle her tarz kitabı denemesi lazım. birisi mutlaka sizin için.

(bkz: kapa çeneni ve okumaya devam et)
kitap sevilir abicim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar