bugün

bu felfeseye giriş...

bu da felsefeden çıkış...
'Hiçbir şeyin lüzumsuz olmadığı bu dünyada güneş; kaplanın, kuzunun, filin, sineğin, akrebin, kelebeğin, yılanın, güvercinin, tavşanın, aslanın, çiçeğin, meşe ağacının, dilencinin ve kralın üzerinde eşit derecede parıldar. Hastalık iyiyi, kötüyü, güçlüyü, zayıfı, akıllıyı, aptalı aynı şekilde vurur. Ne zaman mutlu olacağımız ne zaman acılarla boğuşacağımız belli değildir. Ve yaşayan herkesi aynı son bekler. Ölüm. ''

Vladimir Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut
on kez kendini aşman gerekir gündüz vakti... bu, iyi bir yorgunluk getirir ve afyonudur ruhun.

on kez kendinle hep yeniden barışman gerekir; çünkü kendini aşmak acılıdır ve kötü uyur kendisiyle barışık olmayan

on kez gülmen ve neşeli olman gerekir gündüz vakti... yoksa geceleyin rahatsız eder seni bütün dertlerin babası miden.

(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
inanın dostlarım, eylemin fiziksel görü­nümü, gövdedeki belirtiler, odadaki dağınıklık, benzeri bütün izler, yalnızca ikinci dereceden ayrıntılardır, doğrusunu söylemek gerekirse, gerçek bir cinayetin basit tamamlayıcılarıdır, birer adli tıp formalitesi, adalet önünde suçlunun bir nezaket gösterisidir, hepsi o kadar. Bir insanı yaşarken de öldürebilirsin.Çünkü Cinayet tam anlamıyla ruhlarda gerçekleşir.
Witold Gombrowicz - Taammüden Cinayet
''Nen var Zeze?''
''Hiç. Şarkı söylüyordum.''
''Şarkı mı söylüyordun?''
''Evet.''
''Öyleyse ben sağır olmalıyım.''
insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.

Jose Mauro de Vasconcelos - Şeker Portakalı
"Dışarıdan, açık bir pencereden içeriye bakan kişi, kapalı bir pencereye bakanın gördüğü kadarını göremez hiçbir zaman. Bir mumla aydınlanmış bir pencereden daha derin, daha anlaşılmaz, daha verimli, daha karanlık, daha göz kamaştırıcı nesne yoktur. Güneş altında görülen, bir cam ardında olup biten kadar ilginç değildir hiçbir zaman.
Bu karanlık ya da ışıklı delikte yaşam yaşar, yaşam düşe dalar, yaşam acı çeker."
Charles Baudelaire - Paris Sıkıntısı
"aptalca davranışlarım olabilir ama yinede iyi biriyim." tolstoy/kazaklar.
Zekamız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder.
Kalbimizin dili sükuttur.
Çünkü hiçbir duyguya isim verilemez..

Peyami Safa

Kolektif - Lugat 365 - Bazı Kelimeler Çok Güzel
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır.
Ağlayamadığımız zamanlar bizde o gücün de yok olduğu vakitlerdir ki, onun yerine geçen sessizlik en şiddetli acıya eştir.

Sergüzeşt - Samipaşazade Sezai
avrasyacıların önemli gayelerinden biri, cengiz han imparatorluğunu yeniden tesis edebilmektir.
Genç, çitos bi kız vardı. Bi kaç buluşmuştuk, sonra stop. Öyle kalmıştı olayımız…
Bundan bi sinyal aldım şimdi. Gel mel ehe ehe çekiyo. Yarım saat evinin balkonunu övdü. Şöyle otururuz, böyle serinleriz, tam muhabbetlik… Böyle eve davet etme şekli de görmedim. Emlakçı övgülü. Neyse ben hemen konum at konum at diye çıldırdım tabikisi. Attı, ezberledim konumu.
Tuvaletime atladım. Maymunlar büyütmüş gibiydim. Yüz nakli hariç tüm süslenme numaralarını yaptım. Rabbim hep sev onları tişörtümü giydim. O kadar yakışıklı oldum ki cinayet işlesem hapis yatmam. Saldım kendimi dışarı. Konuma…
***
Chopin’in efso klasiğinin Ümit Besen tarafından çalınmış halli ziline bastım. Bu “ıyk” teneffüs zili bütün romantik genlerimi sildi. Derken kapı açıldı lank diye. Genler geri üredi. Kız yüzüne yüz yapmış makyajdan. O kadar güzel olmuş ki kapıda alkışladım resmen, kendimi tutamadım…
Derken eve adımımı atmamla insanlığımı yere bıraktım! Salon. Salonda çarşaf gibi uzanan bir kedi bulunuyo. Kedi ama Egzotik! Şu dünyada alerjimin olduğu 3 kedi cinsinden biri yani! Voink voink etti bünyem. Mecbur koşup sarıldım kediye, taklalar attım, agular yaptım. Ayayayayay. “Çok tatliş ya con con” diye onun kedisini ona anlattım bi saat. Kediden hiç bahsetmemişti bu salo. insan hiç mi kedisiyle hava atmaz ya, feyse koyup ben hayvancıyım diye bağırmaz? Ne kaliteli kızmış, tebrik. O değil benim göz hemen akmaya başladı. Alerjik sinyaller geliyo. Kediden uzaklaştım, “Kediler özgürlüğü sever ablası, bırakalım gezsin” dedim. Gözüm boksör göz oldu. Yaptığım onca süs püs çalışması boşa gidiyodu lan.
Tuvalete yettim. Ananı! Ayna Gollum efekti veriyo sanki. Kız bu halimi görürse “Oldu iyi günler” uygulayabilir. Açtım dolabı. Baktım bunun kozmetik dünyasına. Bi tane fondöten hırsızladım, yarıladım. Eh hafif kapadı şişliği. Of. Çıktım tuvaletten. Çiçekler gibi gülümseyerek salona geçtim belli olmasın diye ama hemen “GÖZÜNE NOLDUU” dedi bu! Yavaş. “Yüzümü yıkarken musluğa gözüm girdi ya” dedim. “Gel gel şöyle” dedi, güreş hareketiyle beni dizine yatırdı. Ov, romantiklik. Bu biraz beni sevdi saydı kucağında sonra kedi geldi fondötenli gözümü yalamaya. “Bak abisi uf olduğunu anladı” diyo benimki. Uf yapıcam şimdi ona ablasııı! Benim göz şarıl şarıl git. Alerjim mevsim normallerinin üzerine çıktı. Nerden çıkıyo bu kadar su bilmiyorum ki. Fondöten çakılcak diye zıpladım kalktım ben artık. Bu kediden kurtulmam lazım. Sinir üretiyorum boyuna. Buluşmayı bozuyo, bi şey olucaksa da olmıycak bu tipimle.
“Ben balkona çıkıyım O 2 alıyım biraz” dedim. “Ben de şarap servisi yapıyım bari” dedi, kayboldu kız. Ünlü balkona çıktım. Kedi de geldi benle piti piti. Heh. Kediyi aldım. Baktım balkondan aşağı, ölçtüm, 2. kat sadece. Aşağı attım bunu. Hayde. Mivv filan dedi ama bi şey yok. Bahçede gezinsin o.
***
5 dakka sonra benim göz durdu. Uzuvlarım insana döndü. Balkonda şaraplıyoruz kızla. Bu bana önemli bi şey söyliycek gibi bi konuşmaya girdi. Ön kekelemesini yaptı. Ne çıkıcak acaba? Bi şey gelicek ama… “Yaa şeyy” filan yaptı. Hadi geliyo. Hıkınımını yaptııı. Vat dedim, söle artık atıcam balkondan.
“Birlikte yaşamak ister misin? Kirayı bölüşürüz, faturalar falan…” dedi!

Vurulmuşum gibi olduğum yerde bedenim sallandı, gitti gitti geldi. Kalbimden ses geldi ses. Üzül üzül iç organlarımı çürüttüm. Buymuş bunun ağrısı… Ben de hoşlanılıyorum sanıyom. Ah safım. Para cadısı çıktı kız. Kira ortağı olarak beni evde tutcak, canı çektiğinde de töbe töbe… Resmen kullanılmak. Neyse düz hayır demiyim. Kestirip atmıyım. Bi şey olur belki.
“Benim göz patlıycak gibi oldu ya demin. Sana yalan dedim. O aslında kediden oldu. Benim senin kedine alerjim var. O yüzden yaşayamam bu evde.”
Cümlem bitince sevinme geldi buna. Durdu durdu.
“O zaman benden de bir itiraf. Kedi benim değil. Komşudan ödünç almıştım. Senin gözüne girmek için…”
Piiiiiiis. itildim itildim. Bırak bırak bırak.
“Bu arada Mır Mır nerde ki. Yarım saattir yok” dedi. Ananı.
***
Mır Mırr diye ev çalkalanıyo. Beni ateşler ele geçirdi. iki tane arıyo numarası yaptım. Bu bulaşık makinesine bile baktı. En son döndü bana. Gözüme zum yaptı.
“Senin gözün geçmiş? Bayadır normal?” dedi soru işaretleri atarak! Susma hakkımı kullandım.
“Naptın kediye söleseneee” diye baskı kurdu ses dalgalarıyla. Terden ve korkudan makyajı intihar etmiş, her anlamda gerçek yüzü görünmüştü. iğrendirdi yani. Artık ben de gemileri yaktım. Kestim bütün umutları. Tak tak tak “Balkondan attım” dedim böyle… Kız kendini dövüyo. Balkona atladı. Aşağı bakıyo sarkıp sarkıp. Bi sn. Balkondaki şarap şişesine gözüm gitti. Piiiiiiis. Köpek öldürücünün üzerine milyarlık şarap etiketi yapıştırmış Google’dan! Kafam attı, attı, attı. Onu da balkondan atasım geliyo. Ne umutlarla çıkmıştım evden be. Süslenmekten cinsel tercihim değişicekti az kalsın. Duş almaktan buharlaşıcaktım. Oysa beni param için çağırdı, sahte şaraplarla kandırdı, alerji yapan kedilerle kör etti…
Şimdi balkondan aşağı sarkıyodu. Yanına ilerledim. Arkadan yaklaştım, yaklaştım…
Kaynak: Gırgır dergisi
Bugünü düşünürüm. Dün geçti, yarın var mı? Gençliğe de güvenmem, ölen hep ihtiyar mı? Ebu Turab
Dostum, sen pek; iyisin, özelsin, uslusun; hatta ve hatta sen harikasın ve ben de seninle usluca ve özenli bir şekilde konuşuyorum. Ancak ben bir deliyim. Ama deliliğimi senden saklarım. Bir başıma deli olabilmek arzumdur.

Halil Cibran.

Deli.
görsel
Aşk güzellik aracılığıyla çoğalma arzusudur.
Montaigne denemeler
görsel
Dostoyevski - Beyaz Geceler
insan dostunu düşmanından daha zor affediyor.

Nietzsche Ağladığında --- ırvin D. Yalom.
Bazen insanlar çok güzel oluyordu.
Görünüşleriyle değil.
Söyledikleriyle değil.
Sadece varlıklarıyla.
-Hiç, Marcus Zusak
(bkz: Hangi alıntıyı paylaşsam kararsızlığı)
görsel
"oturdum yine yalnız kalabildiğim o dağın tam tepesine- istedi rüzgar götüreyim gel senide- ama ne sensiz giderdi bu beden ne de isterdi sensiz olsun uçup gidebilmek. "
"Bir tek şeyi iyice öğreniyorum," dedi. "Her zaman,her gün,hep aynı şeyi öğreniyorum. Başın dertteyse, canın yanmışsa,bir şeye ihtiyacın varsa...fakir insanlara git. Sana ancak onlar yardım eder...yalnız onlar."
John Steinbeck - Gazap Üzümleri
"özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. buna izin verilirse, arkası gelir."
george orwell - 1984
görsel
"çünkü demian annemden ve babamdan fazla, çok daha fazla şey isteyecekti benden; beni teşvik edecek, uyaracak, benimle alay edecek, eğlenecek, böylece beni daha bağımsız bir duruma getirmeye çalışacaktı. ah, bugün biliyorum ki, insanın kendini kendisine götüren yolu izlemesi kadar dünyada nefret ettiği başka bir şey daha yoktur."

(bkz: demian)
(bkz: hermann hesse)
Ben kötü bir insan değildim. Ne aksi bir adamım, ne de uysal biriyim. Ne alçağın biriyim, ne de namuslu ,ne onurlu biriyim ,ne bir kahramanım, ne de bir korkak. Ben hiçbir şey olamadım.

Yeraltından notlar --- dostoyevski.