bugün

en keyifli anları olur ya insanın; hiç bitmesin ister ama hep kötü biteceğini düşünür...
iyi niyetlidir ama iyi değildir.

güzel bir aile pikniğinde yağmur yağmasından korkar insan;
çaya 2 şeker atıp tadı tutturamamışken, üçüncü şekerin çok tatlı yapacağından korkar; 1 şeker yetmiyorken.
vizesinden 80 alıp rahatlarken en kredili dersinden, finallerden önce hastalanıp sınavı kaçırma ihtimali bok eder her şeyi.
bir pazar günü ayaklarını uzatıp televizyon izlerken bütün haftanın yorgunluğuyla, şehit haberleri geldiğinde "acaba o mu?" diye korkar, insan.

bir köpeğin sokağa atılmaktan korktuğu gibi,
karıncanın ezilmekten,
çocuğun yalnızlıktan,
yaşlıların hafıza kaybından,
gecenin aydan, yarasanın güneşten,
karanlığın aydınlıktan korktuğu gibi, korkuyorum beni sevememenden.

akrep ile yelkovan üst üste geldiğinde durdu hayat, kavuşmamıza bir "an" kala.
carpe diem...
artık tüm anlar bitsin demekten iyidir. ölmek istememek, aslında hep hiç doğmamış olmak istemekten milyon kat daha iyidir. en azından yeryüzünde hala birileri için keyifli anlar vardır.
beraberinde ortama yabancılaşmayı getirir.
* bu yüzden keyifli anlar bitmese bu sefer keyifli anlar artık bitsin deriz.