bugün

ebedi sefimiz hakkında öğretilen ve doğru olup olmadığı tartışmaya bile açık olmayan iddiaların, aslında doğru olmadığını görmeye başlayınca, ağızdan salyalar akıtarak küfür etmeye başlamak en çarpıcı öreneklerden biri olsa gerek bu bozukluklara.

o bağnaz kafalara vura vura sokmak gerek bazı şeyleri.
islamcı marketlerden özellikle bira ister.
(bkz: allah muhammed deyince yobaz olarak etiketlenmek)
kemalist olmayan herkesi fetullahçı, yobaz ilan ederler. hem demokrasi yanlısı olup, hem darbe çığırtkanlığı yaparlar. üstüne bir de ergenekon'un avukatlığını üstlenirler.
(bkz: anıtkabir de bir sütunda ben olsam)
(bkz: aklını yıkamışlar yazık)
atatürk olmasa babam yunan olurdu diye yedi ceddini zan altında bırakır bu zırtolar.
(bkz: kemalizmin dinci eleşrisi)
(bkz: dinime küfreden müslüman olsa)
(bkz: kemalizmin çelişkileri)
cumhuriyetin altı uhdesinden sadece laikliğe sahip çıkarlar.
Şeriatla yönetilen bir ülkede kadınların zorla başlarının kapatılmasını kendilerine dert edinirler, bunun zulüm olduğunu, insan haklarını ihlal ettiğini savunurlar. Ama kendi ülkerinde başını kapattığı için okula gidemeyen kızlara yapılan haksızlığı kemalizmin bir gereği sayarlar.

Ya bu ülke şeriatla yönetiliyor olsaydıda başı açık kızlar okullara alınmıyor olsaydı diye düşünemezler.

Bu zihniyet kendisine demokrat demekten çekinmez.
her ne hikmetse komünist olduğunu iddia eden tkplilerin kemalistlerden daha çok tepki verdiği tanımlamadır. yoksa tkp artık gizliden gizliye değil de resmen türkiye kemalist partisi mi oldu da haberimiz mi olmadı.

ha bir de dini devletten ayırmak için din işlerini bir devlet kurumuna bağlamayı savunan laikçi zihniyet var ki ona gülmeye de kargalar benden önce başlamış. biz de bu zihniyete ayar verip kargaların eğlencelerini bozmayalım şimdi. yazıktır.
yobazın anlamını dindarlık zannedenlerin kemalizmin bir ideoloji olduğunu, tek bir evrensel ideolojiye bağlı olmadığını, tüm mirasının akıl ve bilim olduğunu bildiren mustafa kemal'in de belirttiği şekilde davranmanın gerekliliğine uygun davranış biçimlerini benimsemesi gerektiğini bilen insanların davranış biçimleridir.

yobazın anlamına bakacak olursak;

1- dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskıyapmaya yönelen (kimse).
2- bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse).
3- kaba saba, inceliksiz (kimse). kaynak (bkz: http://www.tdksozluk.com/s/yobaz/)

burada dinde bağnazlığı aşırılığa vardıranlardan bahsediyoruz. ancak okuduğunu anlama güçlüğü çekenlerin ilköğretim derslerini bir kez daha tekrar etmelerini tavsiye ederiz.*
tekrar mustafa kemal'e dönelim; yalnızca akıl ve bilimi miras bırakıyor, atatürk ilkeleri'nde de bunu ayrıca bir kez daha vurguluyor. yani bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse) tanımı, akıl ve bilim mirasına bağlı kalındığında düşeceği için bizim yobaz tanımladıklarımıza uymuyor tam olarak.

yobazın anlamını dindarlıkla bağdaştıranların, aslında dini siyasete ve toplumu kutuplara ayırma sevdalılarının ürünü olduğunu farketmeyenlerin kendileri hakkında hala yorum yapmaya çalıştığı, dogmaya körü körüne bağlanıp kendini peygambere neredeyse eşdeğer kıldığı için vahabiler'den çekinip hacca bile gidemeyen bir adamın peşinden sürüklenmeme davranış biçimidir.

buradan da anlaşılacağı üzere, kemalistler yobaz kelimesiyle dindarları değil, dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskıyapmaya yönelen (kimse)'leri kastediyorlar.

son dönemde yaşatılmaya çalışılan akıl bulandırma çalışmalarına katkıda bulunmak isteyen arkadaşların, kemalizm ve ittihatçılık konusunda birkaç ansiklopedi karıştırmalarını ve aradaki farklılıkları görmeye çalışmalarını salık veririz.**

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın dayanılmaz hafifliğinden sıyrılmanıza neden olacağımız için üzgünüz.*

ha bir de, dinin dogma olduğunu unutanların, dogmanın anlamını da öğrenmeleri gerektiğini ayrıca vurgulamak isteriz efendim.**
çoğu yobaz kelimesinin anlamını hiç bilmez, ama sık sık kullanır. bir yobaz varsa kendileridir, ancak insan anlamını bilmeyince yobazın anlamını dindar zannediyor.

yobaz; bir ideolojiye veya dogmaya körü körüne bağlanan, bağlandığı hakkında hayvanlar gibi aidiyet(bir yere ait olma psikolojisi)duygusu ile hareket eden, bilgisi olmadığı halde fikri olan, söylentilerle yaşayıp bilimsel yöntemleri es geçen, bir konuya delil getirmeden bulmadan inanan cahil insandır.

kemalistim deyipte kutsal kitabı nutku okumayan insanlara ne denir başka bilmiyorum.
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan onlarcasına laf anlatmaya çalışırlar. bırakacaklar aslında; dangoz gelen de dangoz gidecek, ama içlerine sinmiyor.

diyanet işleri din devletten ayrılsın diye var. siyasetten çıksın diye. zoruna gidecek ama, alet olmasın diye. din hakkında konuşmak gerektiği zaman bu, onun bunun, akların bilmem nelerin işi olmasın diye var.

ulan bir de diyanet işleri olmayacaktı da o zaman görecektim ben bu fethullarları, ak partilerini, sizin gibileri. milletin başına taşı da yağdırırdınız, başka şeyleri de.

edit: ulan komikleşmeyin. işin mantığı belli. dine mi inanıyorum da bilmem nesini savunayım. *
yobazları kaşıdıkları zaman yobazlardan tepki alırlar.*

özellikle ibn-i sina ve ömer hayyam'ı islamın büyük insanları zanneden yobazlar, tutundukları dalın çürük çıktığını anladıkları gün neye uğradıklarını şaşıracaklardır. öncelikle bu bilimadamlarının islam bilgini, filozofu ya da şairi olarak adlandırılma nedenlerinin, inandıkları din değil, yaşadıkları dönem ve mekan olduğunun bilinmesi gerektiğinden bihaber insanların polemik yaratma çabasına gülüp geçerler. kaynak için lütfen (bkz: ege üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümü).

hele ki cabir örneğinin verilmesi, özellikle de aleviler'in sünniler tarafından hala gizliden gizliye yerden yere vurulduğu bir dönemde örnek verilmesi ayrı bir neşe kaynağı oluşturmuştur.*
Hiçbirisinde pan islamist ve pan turanist yayılmacılıktan kaynaklanan hoşgörüyü bulamazsınız. Bu açıdan minimalist olarak kabul edilebilen kemalistler kendi içlerinde gayet anlaşılabilir ve tutarlıdır. Herkese yaranmak kisvesi altında kurtuluş savaşı yıllarından beri pusulasını şaşırmış türk-islamcıların o yüce hoşgörüsü bu insanlar da yoktur. Boşuna aramayınız. Bu da bir davranış bozukluğu değildir. Olsa olsa davranışa şeklini veren bir karakter özelliğidir. Mustafa Kemal'in adının verildiği bu "izm" , Mustafa Kemal'in hiçbir zaman peşinden gittiği ve savunduğu bir anlayış değildir. Olsa olsa Kazım Karabekir, ismet inönü'de mevcuttur bu hoşgörüsüzlük. Pusulasını şaşırmış olan Enver Paşa , Talat ve Cemal Paşa ise kime yaransa olmamıştır. Mandacılara gitmişler olmamış, bolşeviklere yanaşmışlar olmamış, orta doğu'ya ve kafkaslara inelim demişler olmamış. Neticede maksimalistlerin tasarladığı Büyük Türkiye projesi çuvallamış yerine minimalistlerin Türkiye'si kurulmuştur. Akabinde de istiklal mahkemeleri tarafından sınırları çizilmiş olan ülkenin maksimalistleri ya malta'ya sürülmüş, idam edilmiş ya da siyasi açıdan tasfiye edilmişlerdir.
mustafa kemalin en büyük nasihatlerinden biri olan, "bir ideolojiye asla bağlanmayın" sözünü unutan insanların, Her bir ideolojiye bağlanan insan ve hatta işbu başlığın sahibi gibi sergiledikleri, körü körüne karşıdakine saldırı ve kendi değerlerini uzayda uçururcasına övme davranışlarıdır.
hayatı ikiliklerden ibaret zannederler. düşünme gibi bir dertleri olmadığı için kemalizmin laiklik karşıtlığı sebebiyle eleştirildiğini zannederler, bu yüzden mete tunçay, ahmet altan gibilerini fethullahçı zannedebilecek bir zekaya sahiptirler.
buna karşın resmi bir din anlayışı oluşturan diyanet işleri'nin varlığını laiklikle bağdaştırabilirler.
insanları inandıkları değerleri bakımından inceleyip zeka ölçmeye, kültür ölçmeye kalkarlar.

ortaçağla ilgili kafaları çok karışıktır. ortaçağı bizim karanlık çağımız zannederler.

cabir, harezmi, ibn-i sina, ömer hayyam şu devirde yaşasalar onlarıda yobaz olarak yaftalarlar. nede olsa dinle bilim bir arada bulunmaz onlara göre. aslında dinle insan bir arada bulunmaz.

ha bir de birisi eleştirildiği zaman hakaretle cevap verme refleksine sahiptirler.
dinle devlet işlerini ayıralım derler, diyanet işlerini kurup başımıza kakarlar. maksatları dini tekelleşmekten kurtarmaktır ama alayını yaparlar farketmezler.
işin enterasan yanı müslüman olmayanı da fetullahçı zannederler.
yobazlarda yarattıkları hazımsızlık, yobazların bilmedikleri konularda sürekli atıp tutmalarına neden olur.*

öyle ki, inançla bilimi*, peygamberle devlet adamını*, mayın tarlalarını yahudilere satanları unutup bizim deniz* diyen komünistleri** karşılaştırmak şeklinde kavram karmaşalarına düşer yobazcıklar.

öyle davranış bozukluğuna can kurban.*
her müslümanı fetullahçı zannederler.

- namaz kılmayı biliyor musun?
+ evet abi.
- fethullahçı buldum beyler, vurun ağzını kırayım !
atatürk ü peygamber sanırlar.
oy uğruna faşistlerle aynı ağızdan konuşabilmeleri.

(bkz: 2009 yerel seçimleri)