bugün

bu pişkinliğiyle pek göremeyeceğimiz davranış. yani şaban dişli'nin gösterdiği cesaretin zerresini gösterememiştir.
pişkinlik konusunda deniz baykal'dan epey ders aldığı belli ki bugün yaşanan tartışmaya rağmen hala ben müfteriyim, iftiracıyım dememiştir.
yanlış bir ifade olur, çünkü iftiracı değildir, devletin zirvesindeki eroin mirlerini, milyon dolarları dişleyenleri ortaya çıkarmıştır. suçu budur, saldırın..
dengir mir mehmet fırat'ın hayali ihracat yapmadık, uyuşturucu kaçırmadık demesiyle birdir efenim. yalan mı söylesin illa?
artık mümkün değildir. sen karşındaki adamı belgelerle haşemat edeceksin. ondan sonra bir de kalkıp ''ben müfteriyim'' diyeceksin. gülerler adama.
duyduğunu, gördüğünü anlamayan/anlamak istemeyen yahut algıda seçicilik yaparaktan olguları kavramaya çalışan insanların beklentisi.

kılıçdaroğlu çıktı ve çatır çatır belge döktü. peki dengir ne dedi; "bu belge bende yok" , yani meali " ben buraya çalışmadım örtmenim "e gelen bir cümle sarfetti.bazı insanlar okuldaki sınavlar ile hayattaki sınavları karıştırırlar.bunlar birbirinden ayrıdır. zira birinde çalıştıktan,hazırlandıktan,eyleme geçtikten sonra sınav olursunuz diğerinde ise siz eylemleri yaptıktan sonra sınava çekilirsiniz. eğer yaptığınız eylemler yanlış ise,ahlaki değil ise milletin karşısında "kabadayı" pozlarını bırakıp ağlamaya başlarsınız.

buradan ağlamaya karşı olduğumuz manası çıkmasın sakın. ağlamaya karşı değiliz.çünkü biliriz ki; kabadayılar,erkekler, kadınlar, bebekler hatta hayvanlar da ağlar.bazen sokaktaki bir köpeğin ağlaması burkar içimizi.dolayısıyla birilerinin ekran karşısında ağlamasını küçümsemeyiz; insan olan, insanlığından bir şey kaybetmemiş olanın harcıdır ağlamak.lakin garibanın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen, sıkışınca da "ühü ühü ben ne zorluklarla o şirketi kurdum" didikten sonra önceki söylediklerini unutup "ben dededen zenginim diyen" insanların gözyaşları bize komik,bayağı ve kokuşmuş gelir.