bugün

kurbanın hayata katilin intikama yenik düşmek için çırpındığı telaştır.. katilin pişmanlıkla anacağı fakat kurbanın sonu olacak telaştır.. katilin unutmayacağı kurbanın sonu olan telaş..

ya da,

--spoiler--
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
Sevmiştim Seni... (bkz: küçük iskender)
--spoiler--
olmayan telaştır, biri öldürmeye, diğeri ölmemeye şartlanmıştır, o an her şey nesneldir, ortamda insanlar, duygular değil, hareket eden nesneler vardır iki taraf için.
öldürüp de ardından ağlayan katilim ben.
küçük iskender'in bir şiirinde geçen mükemmel ifade.

bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi
sevmiştim seni...
çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
aslında işin açıkçası;
rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi
sevmiştim seni...

ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
ortalık yerde durup dururken
sevmiştim seni...
atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
mızraklar kırıldı,kalkanlar delindi,ganimetler paylaşıldı.
kasaba meydanında birbirini dövmekten
yorulan iki kovboy gibi,
bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
kendisinden farklı,
kendisinden ayrı,
bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
sevmiştim seni...
gereksiz bir çabadır. herşey olacağına varır. allah geride kalanlara sabır versindir. ölenle ölünmez. ölende mi öldürende midir kabahat aslında.