bugün

tipik görüntü: dışarıda kar yağar. tam camın önüne yerleştirilmiş bir koltukta, üzerine bir battaniye almış, elinde saleple ya dışarıyı seyreden ya da kitap okuyan insan."
hoş ve yaşanması gereken bir an.
"kar yağarken şarap içmek" kadar zevk vermeyen eylem.
salep bitene kadar sizi bir süreliğine hayattan uzaklaştıran eylemdir.
böyle dışarıya bakarsınız huzurlu bir beyazlık görürsünüz, otururken üstünüze örttüğünüz battaniyeye daha da sıkı sarılırsınız garip bir mutluluk oluşur o an kendi kendinize gülümsersiniz. dışarı baktıkça içiniz üşür, üşüdükçe salep içersiniz. o yumuşak tadıyla huzur verir. hafif tarçın kokusunu da yavaşça içinize çekersiniz.. çok güzeldir. ve kısa süreliğine de olsa o 10 dakika dünya çok daha güzel bir yerdir sizin için.
O da güzel de o sıcacık salebin içerisine kakaolu dondurma koyarak içmenin verdiği haz başka yerde olamaz denilesi fiiliyat.
müthiş bir keyif.
(bkz: kar yağsın da sıcak bir şeyler içeyim)
tarçınla taçlandırıldığında tadına doyulmayan bir eylem.
(bkz: hayatta anlık mutluluk veren şeyler)
böyle bir haz başka bir şeyde yoktur heralde. müthiş birşey ya bu.
perde açık olacak, dışarı izlenilecek ve dışarda gökten dökülen kar taneleri. elde buharı görünen bir kupa dolusu salep. üzerinde birazcık tarçın. koku müthiş, ee görüntü müthiş. daha ne olsun yahu.

şu anlattığım sahneleri bırakıp sözlüğe bile koşmam ya. ama bir şey eksik sanırım. sesi fazla açılmamış, enstrümantal bir de müzik olacak yani bence olmalı, işte o anda değmeyin keyfime.
nedense bana hep ankara'yı hatırlatan eylemdir. ankara hiç bulundum mu, hayır bir kaç saat dışında hiç bulunmadım. karını filan da görmedim. ama kar yağarken salep içmek benim için ankara demek. sıcaklığı, soğuk karın samimiyetinde vücut bulan cumhuriyetin başkenti demek. salep ve kar.
birilerinin dışarıda inşaatlarda kalıp çaktığını harç falan kardığını birilerinin şu anda götünün donduğunu düşündükçe bana elimde salep fincanıyla ve polar battaniyeyle "yapacağım tribin sevimliliğini sikeyim" dedirtmiştir.

boş işler bunlar.
Dünyanın en güzel zevkidir üstüne birde tarçın ekledikten sonra.
boğazı vapurla geçerken yapılmadığı durumlarda eksik kalan aktivitedir.

Ne kadar bildiğin odun da olsanız, boğazlı yünlü kazağınız ve biraz gevşetilmiş atkınızla vapurda tam camın kenarındasınızdır. Bir taraftan çıkartmış olduğunuz paltonuzu yanınıza katlayarak koymuş, tek elinizde kulpundan değil de elinizi ısıtmak istermişçesine avuç içinizle tuttuğunuz salep fincanını ağzınıza götürmekte, diğer elinizle de kitabınızın sayfasını çevirmektesinizdir. Bir anlığına başınızı sola doğru çevirip camın kenarında bir parça simit kapmak için birbirleriyle yarışan martılara bakarsınız.

Eğer yanınızda bir karşı cins var ise bu durumunuzdan fena etkilenecektir. Ve yine eğer bir vapur yolculuğunda bu şekilde bir erkek görürseniz o benimdir...
salep içmeyince dışarıda çöpten ekmek toplayanların karnının doyacağını, harç karan amelenin üstün yaşam standartlarına erişeceğini düşünen bireylerce saçma olarak gözüken eylemdir.

Gören de sizin gibileri harbi düşünceli sanacak a.k. Yolda gördüğünüz dilenciye bakışınızı da biliyoruz biz sizin.
(bkz: salep/#10603062)