kanadı kırılmış kuşlar gibiyim...
der şarkı.
(bkz: çocukluğuna hapsolan yazar entrysi)
Bak, uçurtmam tellere takıldı, kanadı kırıldı. Hiç ister miydim böyle olmasını. Parmaklarımın kapkara kiriyle ağlayan gözlerimi ovuşturuyorum, gözyaşlarım siyah ince çizgiler gibi yanaklarımdan aşağı süzülüyor. Başımı eğmem, çömelip olduğum yerde durmam ve beklemem bir şeyi değiştirmeyecek, ayağıma dolanıp üzüntüme ortak olan kediyi tekmeleyemem. Zaten bilyelerimi de bu uçurtma için feda etmiştim, şimdi toz toprak içerisindeyim. Git kedi, git buradan, beni uçurtmamla başbaşa bırak. Ben hiç büyümeyeceğim, git; seni başkası sevsin. Ben burada uçurtmamı bekleyeceğim.