bugün

birgün gazetesinin internet sitesinde 11 haziran tarihli bir yazının başlığı.
şimdi gelelim yazının kendisine. dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Kampusta vukuat var

HIDIR TOK

Üniversitelerde 2006-2007 öğrenim dönemi sonlanı-\J yor, tıpkı 2002 seçimleriyle oluşmuş olan Meclis'in görev süresinin sonlanması gibi. Meclis'in yeni yüzlerle ve yeni partilerle eylül ayında açılması büyük bir ihtimal olarak görünüyor şu günlerde. Ve yeni Meclis'le aynı dönemlerde kapılarını açacak olan üniversiteler de eski Meclis'in uzatma dakikalarında ofsayttan attığı golü ağlarında görecek.

Bu gol nasıl atıldı, ne getirecek ve amacı ne? Öncelikle sorunun ne kısmını cevaplayalım: Artık polisin ve jandarmanın üniversitelere rektör ve dekanların çağrısı ve izniyle girebileceğine dair kural değiştirildi ve güvenlik güçlerinin üniversitelere izinsiz olarak girmesinin yolu açıldı. Güvenlik güçlerinin kendi isteğine ve keyfine bırakılan bu giriş izninin yanında belirli yetkilerle de donatıldılar. Buna göre; polis 'tecrübesine dayanarak' kişileri ve araçları durdurabilecek. Gözaltına alınanların parmak izleri kaydedilecek. Polis ve jandarma izleri kendi sistemlerinde saklayabilecek. Parmak izleri kişinin ölümünden 10 yıl sonra silinebilecek. Ve son olarak da güvenlik güçlerine 'dur' ihtarını zanlının duyabileceği şeklinde yaptıktan sonra zanlıya 'ateş' edebilecek.

Şimdi gelin biraz beyin cimnastiği yapalım, aklımızın iplerini salalım ve yeni dönemde üniversitelerde neler olabilir bunları tahayyül etmeye çalışalım. Artık kendi öğrencilerini yani o üniversitelerin esas sahiplerini, deyim yerindeyse, 'şikâyet eden' adeta 'ispiyon'layan rektör ve dekanların derin bir 'oh' çektiklerini yönetim koridorlarında sıklıkla duyacağız.

Artık üniversitelere hem polis hem jandarma müdahale edeceğine göre müdahalenin hızlı bir biçimde gerçekleşmesi için, ne de olsa hiçbir izin almadığınız ve yetkilendirildiğiniz bir yerde hükümranlık hakkınız oluyor, kampuslarda birer adet polis ve jandarma karakolunun temel atma törenlerine şahit olacağız. Kampuslarda moda olarak haki renklerin ağırlıkta olduğu kıyafetlerle ve postallarla dolaşan gençlerin sayısındaki artışa ise şaşırılmamalı.

Polisin 'tecrübesine' dayanarak sakallıları, esmerleri, şiveli bir Türkçe konuşanları, Kürtçe konuşanları, ellerinde bir fırça, bir kova ve bir tomar afişle dolaşanları, broşür dağıtanları, bez bir afişin önünde müzik açıp halay çekenleri (ki bu büyük suçlar arasına girer!), bir masa üzerine özensiz biçimde dizdikleri dergi ve gazeteleri satanları, yüksek sesle konuşanları ki bu arkadaşlar da slogan atma potansiyeline sahip olabilirler, grup halinde kızlı-erkekli dolaşanları ki bu arkadaşlar da her an eylem yapabilme yeteneğine sahip, çimlerin üzerinde koşup oynayanları ki bunların da anarşist olmaları kuvvetle muhtemel, kızıl tonda giyinenleri ki komünisttir yüzde yüz bu arkadaşlar, feminen renkte kıyafet giyen erkekleri ki bunlar da eşcinsel olabilirler vb durduracak, üsderini arayacak ve büyük ihtimalle 'suç unsuru' taşıyan materyallerden ötürü gözaltına alınacaklardır.

'FiŞLEMELERLE TÖKEZLEYECEKLER'

Devamı da var: Öğrencilerin parmak izleri alınarak fişlenecekler ve bu fişin uzatma kablolarıyla hayatlarının sonuna kadar ve artı olarak öldükten 10 yıl sonraya kadar yaşamaya devam edecekler. Polisin tecrübesine dayanarak fişlediği gençler bu kaydedilmiş izlerini'cv'leri-ne yazmak zorunda kalacak ve sanki iş bulma için bin türlü zorluk yokmuş gibi bir de bu fişlemeler sayesinde hayatta iyice tökezleyecekler. Ve belki de öldükten 10 yıl sonra silinecek izlerden dolayı kendi çocukları ve torunları olumsuz etkilenecek.

En korkutucu, irkiltici ve vahim olanına geldik şimdi: Güvenlik mensubu kampusta dolaşırken yukarıda saydığımız eylemlerin taşıyıcısı olabileceğiniz hipote-ziyle size doğru koşturmaya başlıyor. Ve size 'dur' diye bağırıyor. Ama siz ne yazık ki farz-ı mahal yanınızdan millete caka satma amacıyla arabasına kurulmuş bir delikanlının hoparlörlerinden çıkan yüksek volümlü müzik nedeniyle bu seslenişi duyamadınız ve yolunuza devam ettiniz. Güvenlik güçlerine tanınan yetkiyle size 'ateş' edilebilir artık. Yani artık oldukça kanıksamış olduğumuz trafik kazası haberlerinin yanında haber bültenlerinde artık şu anonsu da duyacağız: 'Bugün üniversite kampuslarında dur ihtarına uymayan öğrencilere ateş edilmesi sonucunda şu kadar kişi öldü, şu kadar kişi yaralandı sayın seyirciler.'

Bunlara 'absürd' diyorsunuz ama aynı zamanda 'burası Türkiye olur mu olur!' da diyorsunuz di mi. Aslında söylenecek çok söz var ama bu tasarıyı geçiren TBMM Adalet Komisyonu'nun redci üyelerinden CHP'li Yüksel Çorbacıoğlu'nun sözlerini tekrarlarsak kafi: Görüşme sonucu maçın sonucunu ilan ediyorum. Polis Devletia Hukuk Devletho.

işte atılan gol bu. 'Ağlamak istiyorum sayın seyirciler!'

--spoiler--
http://www.birgun.net/bol...ber-42989.html#haber_basi
--spoiler--
(bkz: gırgıriye de şenlik var)