bugün

Bilindiği gibi HearthMath'deki bilimciler kalp ile ilgili çok önemli bir keşifte bulundular. insan kalbinin, bedende kafatasının içindeki beyin de dahil olmak üzere herhangi bir organdan daha geniş ve kuvvetli bir enerji alanı yarattığını ispat etmişlerdi.
Bu elektromanyetik alanın çapının sekiz ila on feet olduğunu ve merkezinin de kalpte bulunduğunu ortaya çıkardılar.
Şekli, genellikle evrende benzersiz ve başlıca şekil olarak kabul edilen Torus'un formunu(simit şekli) anımsatmaktadır.
Kalbin enerji ürettiği evvelden de biliniyordu ancak bir beyin gibi komplike özellikleri olması ve değerlendirilmesi bu bilgiyle vurgulanıyor,
Kalbe etki eden sinir sistemi tamamen koptuğunda kalp kendi kendine çalışmasına devam eder,zira üzerindeki jeneratörler (kabaca),Sino atrial düğüm,Ashoff Tavara düğümü,ve Purkinje sistemi şeklinde adlandırılır ve eğer kriz dolayısıyla bir kas harabiyeti varsa bu üç düğümden uygun olanı kalbin çalışmasını devam ettirir.
Ancak kalbin bu beyin özelliği çok önemli ve ilginç,
işleyen zihnimiz ,bedendeki her organlaşmış ve bir iş bölümü içerisinde olan gurubun mesela karaciğerin beyni olamaz mı diye sorguluyor..
Kalbimizin beynimizden 100 kere daha güçlü elektrik alan ve 5000 kere daha güçlü manyetik alan ürettiği çoktandır biliniyor.O kadar güçlü manyetik bir alan ki 22.000 mil uzaktaki uydudan bile ölçülebiliyor.
Dünyanın manyetik alanındaki dalgalanmalardan biz insanların etkilendiği biliniyordu, ancak bizim kalbimizin yaydığı manyetik alanın dünya manyetik alanını etkilediği de gündemde.
Yeryüzünün manyetik alanları ve bu alandaki dalgalanmalar uydulardan düzenli olarak ölçülüyor.
Örneğin ikiz kulelerin yıkıldığı 11 Eylül günü dünyanın manyetik alanlarında bilim adamlarının anlayamadığı anormal bir sapma olmuş.
Sonradan araştırdıklarında o gün televizyonlardan kulelerin yıkılma görüntüsünü dünyanın çeşitli yerlerinden izleyen insanların duyduğu üzüntüden kaynaklandığı anlaşılmış.
Kalbe dayalı yaşamı geliştirmek için bir Kalp Matematiği Enstitüsü bile kurulmuş.
Başında Howard Martin adında bir bilim adamı var. Sürekli kalp zekası ve kalpten evrene yayılan dalgalarla ilgili çeşitli bilimsel araştırmalar yapıyorlar.
Bu enstitünün misyonu kalbe dayalı yaşamı geliştirmek, insanların stres düzeylerini azaltıp kalp ve beyin ilişkisinin COHERENCE dedikleri durumda kalabilmelerini sağlamak.
Bir de Global Coherence adını verdikleri bir yeryüzü manyetik alanı ile insan kalbi ve beyin manyetik dalgaları arasındaki ilişkiyi gözlemleyen bir proje ya da sistem kurmuşlar. Coherence (uyum, ahenk , eş fazlı) durumunda kalp ve beyin dalgaları arasındaki ilişki uyumlu oluyor ve ölçülebiliyor.
0.10 hertz olduğunda coherence yani uyum gerçekleşiyor.
Ve bu dalga boyuna gelebilmek ise ancak bir başkası için şefkat, (çare, takdir, affetme ve şükran duyguları hissettiğinizde oluyor.
Bu durumda olmak ise sizin bağışıklık sisteminizin güçlenmesine, hastalıklarınız varsa iyileşmesine yardımcı oluyor, stres hormanları düzeyi düşüyor.
Aynı zamanda yeryüzü manyetik alanı ile de uyum içerisinde oluyorsunuz.
Hatta coherence durumunda olup olmadığınızı ölçmek için bir alet bile geliştirmişler.
Aletin adı da EM Wave. Artık bazı bilim adamları bu aleti takıp dolaşıyor.
Eğer uyum durumunda değilseniz alet de kırmızı ışık yanıyor.
Kalp ve beyin arsındaki iletişim uyumlu ise yani takdir, şükran ve sevgi duyguları içerisindeyseniz alet yeşil yanıyor.
Tabii kırmızı görünce hemen toparlanıp, bir dakika ben ne düşünüyorum, hissediyorum da kırmızı yanıyor diye kendinizi yoklamanız gerekiyor.
Ve hemen zorla da olsa kendinizi daha ölümlü duygular hissetmeye yönlendiriyorsunuz.
Sizdeki yeşil ışıktan hem sağlığınız, hem de dünya manyetik alanı olumlu etkileniyor.
Bir süre sonra kendinizi iyice eğitip muhtemelen artık çoğunlukla yeşil ışıkta kalmayı başarıyorsunuz.
Bir de elinizi bizzat kalbiniz üzerine koymak da, elin yarattığı baskı yüzünden zihnin dikkatini oraya çekip kalbe inmeyi, kalple bağlantı kurmayı kolaylaştırıyormuş.
Kısacası artık analitik zihinlerimizden uzaklaşıp daha çok kalp boyutunda yaşamayı mutlaka öğrenmemiz gerekiyor.
Bilim de bunu söylüyor.
Bilindik evreni “holografik evren” olarak açıklayan bilim insanları, bu holografik gerçekliği sadece makro düzeyde değil, mikro düzeyde de açıklamaktalar.
Öyle ki, “insan” adlı birimde beyin ve son olarak da kalbin işleyiş mekanizmasının holografik gerçekliğe dayandırılması noktasına gelinmiştir.
Burada belki de sorgulanması gereken nokta; holografik gerçeklik doğrultusunda işlemekte olan kalbin sadece biyolojik açıdan işleyen kalp olma fonksiyonundan yola çıkarak, birimin öncellikle kendini “insan” olma noktasında keşfetmesine nasıl araç olabileceğidir.
Kalbin elektromenyetik alanının daha güçlü olması, string teorisi doğrultusunda bakıldığında beyinle olan iletişimindeki beyne ve dolayısıyla bilincimize katkısı ne olabilir?
Holografik gerçeklik doğrultusunda açıklanan holografik kalbin “holografik” olmasının hakikatimizi anlamadaki rolü nedir?
Kalbin, beynin limbik kısmında bulunan amigdala ve cingulate korteks ve prefrontal lob’la girdiği iletişim, birimin biyolojik evrimi dışında, hakikatine ulaşmadaki katkısı ne olabilir?
Hologram ilkesi, holografik modelin her parçasının bütünsel modelin bir kopyasını içermesidir. Böylece temel DNA modeliniz, yani rahimde bedeninizin nasıl oluşacağını belirleyen kimyasal öncül eskiz, bedeninizdeki her hücrede kopyalanmıştır.
Bu modeller sabit değildir. Sadece bedeninizin özel ihtiyaçlarına göre değil aynı zamanda evrenin elektromanyetik nabzına uygun olarak yükselip alçalan enerji frekanslarından oluşur.
Bir başka deyişle bedeniniz hem kişisel olarak (yani bedeninizle) hem de evrensel olarak (yani Doğa'nın bir parçası olarak sizinle) karşılıklı etkileşim halindedir. Kendinizi özel olarak odaklanmış hissediyorsanız veya bir "akış" içindeyseniz, hissettiğiniz şey aslında bedeninizin evrenin nabzıyla -Ruhla- veya Tanrıyla olan dengeli ve yakın ilişkinize verdiği derin karşılıktır.
Bu yüzden maddenin içindeki can veya Doğayla bir olmak kavramlarının ne kadar gerçek -ne kadar geçerli- olduğunu merak ediyorsanız, bunların kendi hücresel oluşumunuz hakkındaki farkındalığınız kadar gerçek olduğunu bilmelisiniz.
California'daki Boulder Creek Kalp Matematiği Enstitüsü, bu ilişkinin bir tek boyutuna odaklı bir araştırma yürütmektedir: insan cevherinin sevginin iyileştirici enerjisini aktif hale geçirme ve yayma kapasitesi araştırılmaktadır. Kalp enerjilerinin elektromanyetik etkisi ile ilgili bildiklerimizin çoğu bu araştırmanın eseridir.
Saf bir sevgi ile sanrım kalp torus alanınız çok geniş alanlara ayrılıyor.
Bir pompadan daha fazlası olan organdır.
"Kalp yumuşadıkça sağlamlaşır.''
Sezai Karakoç
aşkla hiç bir ilgisi olmayan, görevi sadece vucudumuza kan pompalamak olan, ve şekli bildiğimiz kalp şekli olmayan organdır.
O kadar acıya ragmen hala nasil calistigini merak ettigim organ. Dur artik dur..
Huzurun, sevginin, acının ve özlemin yuvası.. bazen nefretin de.. ama en çok aşkın.. en çok aşık olunca kalbinin varlığını hisseder insan.. atıyor der, acıyor der, sevgilim kalbimde der.. kocaman olur kalbin, aşkının ağırlığından taşıyamaz olursun bazen.. ama onu hissetmek tatlıdır.. sevdiğin adamı görünce kalbin yerinden çıkacak sanırsın.. büyüdükçe büyür kalbin, kocaman olur, mutluluktan uçarsın...
bu: ♥ ♥ ♥
bu burda kalsın bazı entrylerde kullanmak suretiyle kopyalayıp yapıştırcam. temin bi entryde gördüm de ne yazınca çıktıklarını bilmiyorum.
3'müş hacı. ♥♥♥♥♥♥ bi sürü bak.
iyi insanlar kalp kırmamaya çalışır, özellikle yüz yüze konuşurken, çünkü karşıdakinin moralini bozulmasının yüzüne yansıması iyi insanların içini en çok üzen şeylerden biri.. iyi kalpli olmayanlar bilmez...
Pompacı bir organ.
Eski insanlar Duyguların beyin değil kalpte yaşandığını sanırlardı.

Bekle bir dakika... eski insanlar hala var.
tam bir memur gibi çalışan organdır. kanın tamamı elinden geçer, lakin kendisi çok azını kullanır.
Mehmet Öz'ün en iyi dostudur.
arapça bir kelime olan kalb, kalebe fiilinin mastarıdır. çoğulu kulûb, eklâb, kılebe ya da eklubtur.

manası ise değişimdir. çünkü allah kalpleri evirip çevirmektedir. kalbe kalb denilmesi, çeşitli etkiler sebebiyle sürekli bir değişim içinde bulunmasından ya da insanın maddî ve manevî varlığının özünü oluşturmasındandır, şeklinde değerlendirilmiştir.

umûmiyetle gönül derken kastettiğimiz bu kalb, âdeta ruhumuzun bir gözüdür. basiret, bunun nazarı; akıl, ruhu; irâde, bir kuvvetidir. bunu ruhumuzun kendisi telakki edenler de çoktur. kur'an'da, kur'an ilimlerinde, din ilminde, ahlâk ilminde ve edebiyatta kalb denilince bu ikinci mâna kastedilir. Kur'an'da çoğu kez de beyin ile zikredilmiştir zira bilimsel kanıtlara göre de mantık ve duygu beraber çalışmaktadır.

bir insan göremediği bazı şeyleri kalp gözüyle görür. temiz kalp, temuz sinelerde mevcuttur.

"Kalp kırmak yetmiş kere kâbe yıkmaktan daha günahtır."
"dikkat ediniz bedende bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur; bozuk olursa bütün beden de bozulur. işte o kalbdir."
"ey kalpleri evirip çeviren allah'ım, kalbimi dininin üzerinde sabit kıl." (tirmizî) - hadis- i şerifler.
Şöyle bir şeydir: ♡❤♡
Etten diye kırılmaz sanılan organımızdır.
görsel
görsel
Söküp atmayı düşündüğüm hayati bir organdır kendisi.
bu organa zararlı harektler şunlardır;

Geç kalkıp geç yemek
Acıkmadan yemek
Yatmadan önce yemek
Kötü beslenmek
Sürekli oturmak, hareketsiz kalmak
Spor yapmamak
Sürekli aşırı strese maruz kalmak
Yağ dokusu artışı ile kilo almak
Aşırı alkol tüketmek
Sigara içmek ve Kalbimizi bir şikayet oluncaya kadar hiç aklımıza getirmemektir.
çok önemli bir organ.

http://www.eurohoops.net/...yasinda-hayatini-kaybetti
http://www.gazetevatan.co...evlat-acisi-993109-yasam/
http://www.basketfaul.com...ncu-yasamini-yitirdi.html
http://www.ntv.com.tr/sag...di,oj4BYKR6TEWBlUK1GOrecw
http://www.haberturk.com/...vinde-fenalasan-genc-oldu
http://www.milliyet.com.t...ren-tekme-gundem-2356919/
http://www.posta.com.tr/1...enik-dustu-haberi-1291574
http://www.mynet.com/habe...tm_campaign=haberwallpost
http://www.ntvspor.net/fu...-59fc337b9df97416c8235db9
atarlı bir organ. şakası yok.
Nezaman çarpacağı belli olmayan organ bazen bir çarpıyorki hayatlar mahvoluyor!!!
Budur. ❤. Yess!
Neydi o söz ? Kalp dedigin atıyor zaten...Marifet ritmi değistirende.
Atma artık yeterince yorulmadın mı diye haykırdığım çılgın bir organ..
Hayır neden bu kadar ısrar neden bitip tükenmeyen bir his bir anlam verebilsem kendime..