bugün

efendim bunlar enteresan kişiliklerdir. bırakırsınız evine yakın bir yerde. kavşaktı şuydu buydu hiç uğraşmazlar direkt çimlere basa basa geçerler istedikleri yere. sonraki seferlerde uyarırsınız: "a benim mal oglum niye çimlere basıyorsun. kaldırım var yürüsene az biraz" diye. dinlerler kuzu kuzu sizi. ama bir bakarsınız gene aynı oku yemişler. (bkz: öküzün önde gideni)
çimler basılmak için vardır.
yurt dışında herhangi bir park veya yeşillik alan gördüğünüzde çimlere basmamaya gayret eden ve döşenmiş (eğer varsa) taşların üstünde sek sek oynar gibi yürümeye çalışan 2 millet vardır. biri hindistanlılar diğeri türklerdir.
çimlere basmak ve üstünde boğuşmak güzeldir.
almanya'da "türkçe" çimlere basmayınız diye uyarı levhaları vardır.
bu güruh sıcak havalarda trafik ışıklarının yanındaki 3 metrekarelik yeşilliklerde mangal yakan güruhtur aynı zamanda.
bizi biz yapan özelliklerimizdendir.
nev-i şahsına münhasır görgüsüzlükler...
urfa'da kırmızı ışıkta geçen sürücüyü trafik polisi durdurur. niye geçtiğini sorar. sürücü çok sinirli şekilde "kendi memleketimizde bir kırmızı ışıkta da mı geçemeyeceğiz? der.
henüz çevre bilinci oluşmamış insanlardır.