bugün

20. yüzyılın ortasından itibaren kadınlar daha fazla özgürlük ve saygı arayışı içerisine girdi. Artık geleneksel anne ve ev hanımı rollerinden memnun değiller. Bu durumu tetikleyen üç şey oldu: etkili doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi, ev işlerinin hafiflemesi ve savaşlar.

Kadını özgürleştiren ilk şey kadını sonsuz çocuk bakma döngüsünden kurtaran doğum kontrol metodlarının geliştirilmesidir. Sonuç olarak, kadın ne zaman çocuk doğuracağı ve doğurup doğurmayacağı konusunda söz sahibi olduğundan kadın özgürleşmiş ve ev dışındaki ilgi alanlarına zaman ayırabilmiştir. Yani doğum kontrolünün gelişmesi sonucunda kadın çocuk sahibi olmayı ertelemiş ya da bundan tamamen kaçınmıştır. böylece kadın eğitim görme ve kariyer sahibi olma fırsatı yakalamıştır.

Kadını daha fazla özgür kılan ve boş zamana sahip olmasını sağlayan diğer bir gelişme de makinelerdir. Örneğin, bundan 50 yıl önce, bir ev hanımı ev işlerine günde ortalama 12-14 saat ayırırken günümüzde çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve elektrik süpürgesi sayesinde sadece beş saat ayırmaktadır (aslında bu da çok fazla bir süre, özellikle her gün olduğunu düşünürsek).

Son olarak, kadınların özgürleşmesine hız katan son gelişme savaşlardır. Savaşlar esnasında çoğu adam askerdeydi. Bu nedenle iş gücündeki boşluğu kadınlar doldurmak zorunda kaldı. Binlerce kadın eşlerinin yokluğunda fabrikalarda çalışmak zorunda kaldı. Böylelikle kadınlar hem bez değiştirme, kurabiye pişirme gibi işlerde hem de uçak yapma ve şirket idare etme gibi işlerde başarılı olduklarını gördüler.

Erkekler bu değişimden memnun olmasalar da şunu bilmeliler ki kadınların özgürleşmesine yol açan elverişli koşulları onlar sağladılar: savaşları erkekler çıkardı, erkek bilim adamları doğum kontrol yöntemlerini geliştirdi ve iş adamları elektrik süpürgesi ve çamaşır makinesi gibi aletler satarak parayı vurdu.
(bkz: feminizm/#24625359)
kadınların özgürleşmesi denince akla neden çıplaklık geliyor, çünkü özgürlük isteyen kadınların derdi rahat rahat soyunmak. söylesenize bi kadın neden özgür değil, hadi bana çıplaklık dan başka 2. şıkkı bulana ödül var. olaya kadın olarak baktığında bilki eşit görmüyosundur kadınla erkeği. kadını aşağılıyosun, kadın diceğine insan de mk. ciddi ciddi 2. şıkkı bekliyorum, düşünün bakalım hadi. bi başlık açıyosanız, bana 2 madde sayın, kadın zaten özgür, ama erkekler kadar istekli değil iş konusunda, çünkü bunu kendileri istiyor, erkek çalışsın ben çocuğuma bakayım olayını onlar istiyor, profosör olcam dediğinde onları durduran yok. özgürlük isteyen kadınların %90 ı, aslında ben rahat rahat soyunmak istiyorum diyor, barlara diskolara gitmek istiyorum diyor. boşuna lafı dolandırmayın tek dertleri ona buna vermek. bana katılmayan dahi haklı olduğumu bilir. hatta asıl amaçları, "namus" denen yükü kaldıramadıklarından, insani vicdan meselesi olan özgürlüğü kullanır.
erkekleri korkutur.
Soyunmak değildir.
Kadın bundan çok değil 100 150 yıl önce kadar osmanlı, o çok bilmiş avrupa ülkeleri ve tüm dünyada 2. Sınıf insan muamelesi görüp yok sayılıyor yalnızca çoğalma gereci olarak görülüyordu.
Bilinen bazı yazarların aslında kadın olduğu fakat yazmaya hakları olmadıkları için erkek ismiyle yazdıkları bilinen bir gerçek.
Güçlü diye belirttiğimiz çoğu kadın da bir erkeğin gölgesinde.
Kadınların özgürleşmesi demek bugün suudi arabistanda yapılanın yapılmaması demek oluyor.
Kara çarşaftan soyunmak.
Yani soyunmaktan kasıt erkek nefsiyle hareket eden bir robot yerine kendi istediği gibi davranan, giyen, gezen bir birey olmak.
Mahkemeye çıktığında yarım söz sahibi olmak değil.
Ve bir kadının özgürlüğü yine vucüdü sergilemesi değil zira bu da bir esaret.
Bir araba reklamında, fuarında boyaküpünden çıkmış ultra mini eteyle göz kırpan kadınlar var ya onlar da aynı rengin koyusu.
Özürgürlük demek birey olmak demektir.
Para için 70 yaşındaki adamla, sokakta yüzüne bakmayacağı adamla evlenmek değil.
Yine özgürlük kendi ayakları üzerinde durmak demektir. ister inşaatta çimento taşısın isterse koca bir bankayı yönetsin zerre farkı yok.
Kadınların özgürleşmesi demek yine bugün 14 yaşında bir çocuğun anne olmasının sadece oyun bitene kadar olması demek, başlık parasının olmaması demek.
Bir kadın yükselince acaba kimin yatağından geçti diye düşünmemek demek.
Yani kısacası kadınların özgürleşmesine daha var en azından hepsi için.
bide kendini köle yerine koyan dine inanıp feminist takılan dingiller var tabi.

kocamızın dördüncü karısı olmak istiyoruz diye eylem yapıyorlar.

kaynak: islami feminizm.
bugünkü iktidarın asla istemediğidir.

evlilik ve doğum konusunda ki teşvikler bunu gösteriyor. mesaj şu;

sen yeter ki evlen ve doğur devlet arkanda.
anaerkil toplum düzenini yıkmak adına eril dinler ortaya çıkarılmıştır.
en gelişmiş toplumlarda bile kadının tamamen özgürleşmesi için artık çok geç. ataerkil düzenin ortadan kalkması gerekiyor.
kendini özgür addeden kadınlar, malesef ki, erkeklerin onlara müsade ettiği kadar özgürdürler ancak. sistem böyle kurulmuş.
abd gibi, "dünyanın en gelişmiş" sayılan ülkesinde bile, 2016'da ilk defa kadın başkan adayı çıktı. ikinci sınıf sayılan siyahi ırka mensup olan biri 10 sene önce başkan olmuştu. yani orda bile kadınlar, hiç haz etmedikleri "zenci"lerden sonra geliyor.

not: abd başkanlığı gercek mânâda "dünya liderliği" makamı olduğu için örnek orayı verdim. yoksa piyon baskanliklara kadınlar gelmekte. (bkz: tansu çiller)
Aklı hür vicdanı hür nesiller yetişmesi için elzemdir.

Kadınıb özgür olduğu toplumların ekonomisi de ilmi de fenni de sanatı da gelişkindir.

Kadın değişmeden toplum değişmez.
Anti feministleri uzer.
Türkiyede olmayan şeydir.
Kadınların %70'i çalışmak istemiyor(istatistik sonucu),erkeklere yamanmayı uygun görüyorlar.