bugün

(bkz: kadına uzanan eller kırılsın)
Kadınları saf gören zihniyette beyin kapasitesi %10 bile çalışmıyordur. O yüzden bu kişilerin zeka mefhumunu anlamalarını bekleyemeyiz. Kişi kendinden bilir işi demiş atalarımız. Ayrıca göze göz,dişe diş de demişlerdir. Kadına yönelik şiddete aynı şiddette karşılık verilmelidir.
unifemin imza kampanyası;

http://www.saynotoviolence.org/
mental olarak güçsüz olan erkek bünyesinin, yaradılış gereği kadınlardan üstün olan kas gücünü kullanarak kadınlara uyguladıkları güç. mental güçsüzlüklerinin verdiği ezikliği bu şekilde ortadan kaldıracaklarını düşünmektedirler herhalde.
bildiğin ayıp davranış.
rahmetli duygu asena'nın, "'Kocandır, döver de sever de' lafını nasıl yok edeceğiz dilimizden?" diyerek yakındığı bir gerçek.

1993 yılında yapılan bir araştırmaya göre her üç kadından biri kocasından dayak yediğini söylüyordu. 2007 yılında yapılan anketin sonucu da aynı. 14 yıl içerisinde erkeklerin eşlerini dövme alışkanlığı değişmemiş.

ancak, olumlu bir gelişme var. önceki araştırmalarda türk kadınının yüzde 40'ı, geleceğin eş ve anneleri olan 15-19 yaş grubundaki genç kızların yüzde 63'ü kadının eşi tarafından dövülmesini 'bazı' durumlarda hoşgörülebilir olduğunu düşünüyordu. bugün ise her 10 kadından dokuzu, "haklı görülebilecek dayak yoktur" diyor. bu yüzümüzü güldüren sonuç, türkiye'de hızla güçlenen kadın hakları girişimcilerinin bir başarısıdır.

"türkiye'de kadına yönelik şiddet" adı altında, 56 ilde 1800 kadınla yapılan bir anket gösteriyor ki, erkeğin eğitim düzeyi ne kadar düşükse, dayak atma aktivitesi o kadar yükseliyor. "kocanız sizi neden dövüyor?" sorusuna kadınların verdiği yanıt şöyle. "güçsüzlüklerinden, acizliklerin, kendilerini ancak bu şekilde güçlü hissettiklerinden".

cahil erkekler, kendilerini aciz gören erkekler karılarını dövüyor. bu tespiti destekleyen, belki de en çarpıcı rakam şu. kocasından daha fazla kazanan kadınlar arasında, kocalarından dayak yiyenlerin oranı % 63. yani dayak ortalamasının iki katı.
her türk erkeğinin kabul etmediği, 'ben asla yapmam' deyip de bal gibi yaptığı şiddettir.

kadınlar da kendilerini koruyacak tedbirleri zamanında almalıdır.

kendi düşen ağlamaz.
dışarda süt dökmüş kedi, hatta pısırık erkeğimsilerin, eve gelince kendilerini herkül gibi hissetmek, gün içinde yaşadıkları eziklikleri bir şekilde telafi etmek*, kendilerini kanıtlamak için başvurdukları yöntem. alkol eşliğinde uygulamak hobisidir çoğunun. tek marifetleri içmek ve sıçmaktır çünkü. arada çocuklara yönelik şiddet olarak da kendini gösterir bu.
ne erkeklerin hayvanligiyla ne kocandir doverde severde mantigiyla ne ataerkil sistemle alakasi vardir bunun. mevzu tamamen, siddetin sorun cozmek icin kaniksanmis bir yontem olmasi. insanin insana vurmasi normal geliyor bunda anormal bir sey gorulmuyor. istedigini yapmak yolunda her seyin mubah olmasi butun problem. 5 lira mi istiyorsun vermedi mi? cek vur. o kadinla birlikte mi olmak istiyorsun, vermedi mi? o zaman tecavuz et. onde giden araba sana sollaman icin yol vermiyor mu? kap levyeyi.
kadinlara yonelik siddetin tarihini gormezden gelip icinde bulundugumuz yuzyil da bir sorun ararsak, sorunlari boyle cozer olmamizin etkisi cokmus gibi geliyor bana. sonucta kaniksanan siddetten kadinda payina duseni aliyor.
son günlerde siyasi parti mitinglerinin gözde eylemi.
kadına yönelik şiddet erkeğin ruh halinin bozuk,erkeğin kadın karşısında aciz ve savunmasız olduğunu gösterir.allah erkekleri yaratırken onları kadından daha kuvvetli yaratmıştır erkeklerde bu avantajı kullanırlar.kadınlar biraz daha güçsüz olduğu için dayak yemek zorunda kalırlar.ama bu durum kadının güçsüz olduğu anlamına gelmez.aksine erkeğin savunmasız olduğu ve kendini sadece dayak atarak bir şekilde göstereceği aptalca bir olaydır.
dışarıda kedi evde aslan olan karektersiz insanlar tarafından yapılan davranış bozukluğu, çift kişilik taşıyan insanın yaptığı davranıştır. malesef günümüzde basın ve haberlerden duyduğumuz kadarıyla ölümle bile sonuçlanıyor.
bastırılmış ve baskınlanmış, beyni ve kafası kara çarşafa bürünmüş türk kadınınıN asla karşı tepki gösteremediği ve içinden çıkamadığı durumdur. dinen de onaylanmış bu kronik hastalık, geçmişimizi çürüttüğü gibi geleceğimizi de esir almıştır. kadın, ülkedeki bütün çocukların ilk elden etkileyici ve kokuşmuş toplum yapımızın temel dinamiklerinden biri olan baskılanmışlık ve haksızlığa karşı baş kaldıramama tohumlarının yereşmesindeki ilk unsur olduğu için, toplumuzun koyunluğunun dolaylı yoldan sorumlusudur. eğer yüz binlerce öğrenci üniversite harçlarına yapılan zamma karşı ayaklanmıyorsa, bunun temellerinden biri annelerimize uygulanan şiddettir.

kadınlarımız
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon'a doğru.

n.h.r.
eğitimli ve kariyerli kadınların daha çok maruz kaldığı şiddettir.
sefilliktir, cahilliktir, acizliktir.
ne yazık ki yaşadığımız çağda halen devam etmektedir.
döveceksen beraber olma kardeşim.
haklı bile olsa aklını, zekasını, dil yetenegini kullanamayan erkeğin yöneldigi kaba kuvvet. ki çoğu zaman haklı da olmazlar. iş yerinde canları sıkılır kadından çıkartır, çocuklara bir şey olsa yine kadından çıkartır. sanki kendisi korkulukmuş gibi. böyle yapar çünkü dışarda uğradıkları eziklikleri bir şekilde tamir etmeleri gerekmektedir. kadını stres topu yapmaktan zevk alırlar. hal böyleyken kadının hiç sucu yok mudur? elbette vardır. kadın annelik duygusuyla, toplumda kötü bir iz bırakmamak amacıyla hep yutar. o eşek oldukça kocası onun sırtına daha çok biner. keşke gün gelse de dayak magduru kadınların soyu tükense.her kadın da en az erkekler kadar özgür olup kendilerini olabilseler...
kadına yönelik hiddetin daha çirkin halidir.
(bkz: kadına yönelik hiddet)
hakeden kadına uygulanması gereken.
hizaya getiren.
sadece özel bir konu olmayan; toplumsal, politik anlamlar taşıyan bir şiddettir. (bkz: 4320 sayılı ailenin korunmasına dair kanun)
geçtiğimiz yıl türkiye'nin, aile-içi şiddetten kadını koruyamayan ilk ülke olarak AiHM'de mahkum edildiğini de belirtmeden geçemiyorum ne yazık ki.
ataerkil bla bla gibi moron düşünceleri bir kenara bırakırsak, tam anlamıyla orospu çocukluğudur. bu kadar açık ve net.
bunun acı örneklerini hemen hergün gazetelerde görüyoruz. bu günkü vatan gazetesinde gene böyle bir haber var. yalnız bu defa bu olayda devletin de rolü var. bile bile kadını caninin ellerine teslim etmiş bu devlet.

haber aşağıdaki linkte...

http://www18.gazetevatan....aleri/resim.asp?kat=15222
şiddetin her türlüsü, uygulayanın acizliğinin, yalnızlığının göstergesi ve sonucudur. söz konusu eşler arası olan ve birliktelik içersinde erkeğin kadına gösterdiği şiddet ise erkek bilmelidir ki bir daha asla o kadın tarafından eskisi gibi sevilmeyecektir. o birliktelikte eninde sonunda son bulacaktır.
kültür seviyesiyle alakalı olmayan tamamen ruhsal yönden hastalıklı insanların başının altından çıkan acizlik ,şerefsizliktir!!! iki üniversite bitirmiş şerefsizlerde bulunmaktadır kadına el kaldıran hatta agzını burnunu kıran sırf istedikleri olmuyor diye.bunun okulla kariyerle alakası yoktur . yaptıktan sonra pişmanda olur bunlar ama işte bir kere böylesine caniliği yapan asla uslanmaz birdaha birdaha yapar eğer kadın kanarsa yalanlarına. bu insanlar sorunlu insanlardır . ciddi şekilde destek almaları lazımdır.
kötüdür hem de ço kötüdür. basit bir olay değildir. kadın, toplumun temel taşlarından biridir. 'ana' kimliğinden ötürü kadın gelecektir. şiddetten daha da kötüsü kadınların şiddete alışması, ses çıkaramaması, devletin yeterince kadına sahip çıkamamasıdır. şiddete ses çıkaramayan, 'kocamdır vurur' diyen kadının yetiştereceği çocuk da ilerde baş kaldıramayacak. her baş kaldırdığında anası gibi ezileceğini bilecek. yürekli olamayacak. kadına şiddet uygulamak, onu bastırmak geleceği ciddi anlamda etkileyecektir. şiddetin temelinde eğer kadın çalışıyorsa maaşı, vazifesi, iş saatleri, çalışma arkadaşları gibi faktörler vardır. çünkü erkekten yüksek maaş alamaz, ondan geç eve gelemez ve erkek iş arkadaşları olamaz. eğer çalışmayıp evde oturan bir kadınsa da uçan kuş bile dayak sebebi olabilir. şiddetin kaynağı çoktur ve her neden zincirleme birbirine bağlıdır. sürekli konuşulan ama bir türlü istenilen amaçları ulaşılamayan bu konuda elimi taşın altına sokmak istedim. bitirme tezimde bu konuyu 'kadına yönelik aile içi şiddet araştırması' dahilinde ele alıp nedenlerini, demografik özelliklerini sıralayıp sosyal politikalar üretmeye çalışacağız. umarım faydası olur.
çağdaşlaşırken gelişim sadece bazı değerlere ilişkin aşama kaydediyor ne yazık ki.