bugün

hep sanılır ki, kadının kalbi daha önemlidir...
oysa gerçek bu klişenin tam tersidir...
kadın çelişkili, erkek düzdür...
kadın kararları iki şekilde verdiğini düşünür...
hem kalbi, hem aklıyla verdiğine inanır...
aklıyla düşündüğünü kalbine geçiremez...
kalbiyle hissettiğini ise aklına...
aklın ve kalbin aynı hissettiği durumlar nadirdir...
gerçekte kadında mantık ve kalp çelişir...
kadın bir ilişkiye kalbiyle değil, aklıyla girişir...
sonra duyguların ön plana geçtiğini düşünür...
ilişkiyi duyguların götürdüğünü, aklın ise birçok şeyi doğru bulmadığına kanaat getirir...
iki kutup arasında sürekli gider gelir...
aklı ön plana çıktığında erkeğe çektirir...
bu durumlarda sonsuz acımasızdır...
acıtır ve kanatır...Akıl kadının savunmasıdır...
duygusallığını zehir, aklını ise panzehir görür...
kadına kendi duygusallığı ürküntü verir...
kadının iki kutuplu gelgitlerini erkek anlamaz...
sürekli çelişkilerine anlam veremez...
bir öyle bir böyle giden düzene akıl sır erdiremez...
takip etmeye çalışırken yorulur...
yere serilir, yıkılır...
erkek hayata , kalp ve beyin diyerek ikiye bölüp bakmaz...
içinden geçenler neyse odur...
hiç sorgulanmaz...
dolayısıyla çelişkiye düşmez...
çelişkisizlik erkekte duyarsızlıktır...
hödüklüktür...
kadın çelişkilerinden erkeklere daral gelir...
erkek hödüklüklerinde ise kadınlarda intikam egemendir...
kadın, erkek hödüklüğünü mutlak cezalandırır...
cezalandırırken intikamı ağırdır...
acımasızdır...
bir erkek sevdiği kadını bile bile acıtamaz...
sevdiği kadın kendisinin olduğu için acıtacağı da kendisidir...
öyle inanır...
erkek aslında kadının canını çok kereler acıtır...
ama acıtmış olmak için acıtmaz...
kendi isteklerini yapabilmek uğruna acıtır...
isteklerini yaptıktan sonra olayı unutur...
kadın unutmaz...
erkek unutur...
kadın bir yerde hıncını mutlaka çıkartır...
erkek şaşırır...
acı o anda şırıngalanır...
kalbi ve aklı arasında kendini ikiye bölen kadın, huzursuzlaşır...
iki cepheyi çatıştırarak, içindeki savaşı sonsuzlaştırır...
huzursuzluk bâki...
keyif fanidir...
kadın ilişkileri aklıyla bitirdiğini düşünür...
kalp ise aklın bitiremeyeceğini gösterir...
akıl kalbe egemen olmaz...
çelişkiler bir türlü sona ermez...
kadının en acı anı, erkeğinin başkasına yar olduğu andır...
o an akıl tamamen yıkılır...
bir meçhule savrulur...
kalp kadını esir alır...
aklını silip savurur...
herşey o an yapılır...
sınırsız ve sonsuz tahribat o an yaratılır...
Bir daha geri dönüşü olmayan virajlar o anda geçilir...
kopuş esasen o anda gerçekleşir...
kalp ve beyin diye insanı ayırmak aslında yanlıştır...
esas olan kalbin sesini dinlemektir...
kalp zaten bir gün yapılan kötü şeyi mutlaka görecektir...
gördüğünde, o kişi için atmaktan vazgeçecektir...
kalbe nasıl olsa söz geçirilememektedir...
öyleyse kalp yürümeli, beyin onu desteklemelidir...
bu; beyinsiz bile kalabilirim...
ama kalpsiz olamam anlamına gelir.

alıntı
ablam yine her zaman ki gibi son noktayı koymuş noktasına kadar katılıyorum sen çok yaşa domestik abla.
*`*`* bir daha geri dönüşü olmayan vajinalar...
*spoiler*
ilahi serbest çağrışım.
Aslında her ikisi de hem acımasız hem duyarsız olabilir.
ikisi de boktandir asil cevap budur mesele çıkarlar dır .
Kadınlar acımasızlık konusunda erkeklerle kıyaslama yapılamayacak şekilde üstündür. Erkeklerin biraz duyarsız olduğu doğrudur.
Diyorum ki ben sana kırgınım ama sen bunu hiçte umursuyo gibi görünmüyosun cevap: umrumda deme öyle bak. Ne kadar inandırıcı bir cevap değil mi.... kolay harcadım tabi ben de onun için iki cümle kurmuyosun tabii neyse söyleme bir şey ya iyi geceler dedim bu kadar basit. Bitti gitti olay tamamen benden çıktı. Zamanla benim boşvermişliğimi hissettiğinde kendisi arayacak ama iş işten geçmiş olucak.
Evet arkadaşlar kadın kırılırsa ve sevmiyorsa acımasızdır ancak seven bir erkek asla duyarsız kalamıyor onu da ekleyim.